Mansur Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yeniden aday olduğunu açıklamak için 30 Ağustos kutlamalarını tercih etti. Siyasi çizgisinden ötürü ona yakışan bu.
Fakat 30 Ağustos’taki Yavaş açıklamasının 26 Ağustos’ta Kocatepe’de konuşan Akşener’le ahenk oluşturduğunu da görmek lazım.
Mansur Yavaş’ın adaylığını duyururken CHP bahsini etmemesi de bir başka düşündürücü ayrıntı.
Ama işte Roma bir gecede yıkılmıyor.
CHP içerisinde başından beri süregelen kronik Mansur Yavaş düşmanlığı sır değil. Bunda içerideki etkin kliklerin ideolojik şımarıklığı kadar duygusal sebeplerin de payı var.
Ama son tahlilde belirleyici olan, Demokrat(!) Dede’yle taçlanan parti içi demokrasidir. Dolayısıyla Mansur Yavaş’a düşmanlık süreci de bizzat Kılıçdaroğlu’nun yanındaki kliklerle birlikte yönettiğini kabul etmeliyiz.
21 Ağustos’ta Cumhuriyet gazetesi üzerinden startı verilen kampanya, adeta Mansur Yavaş’a yönelik bir tacizdi. Dolaşıma sokulan argümanlar ise son derece komik.
Yapılan habere göre partililer “değişim sürecini” örnek göstererek Kılıçdaroğlu’na baskı yapıyor. Ankara’da “sağcı aday” istemiyorlar ve Levent Gök isminin öneriyorlar.
Al bir kaya, nerene dayarsan daya!
Daha yeni 40 tane azılı dinciyi meclise sokan onlar! Yıllardır CHP’de fink atan, Kılıçdaroğlu’nun en yakınına girip çıkan sürüsüne bereket sağcıdan niyeyse bahseden yok.
Ama buna bile gerek yok.
Geçen ay ortalarında Ali Babacan’ın Habertürk canlı yayınında sarf ettiği şu akla zarar cümleyi hatırlayın: “CHP kendi başına bugün herhangi bir seçime girip, Türkiye genelinde, kazanması mümkün mü ya? Ya, siz hayal mi görüyorsunuz?”
CHP içindeki Mansur Yavaş düşmanı irade, Cumhuriyet gazetesi üzerinden verdiği mesajda şunu da öne sürüyor. Güya partililer, Babacan’ın bu lafından hareketle “Biz kendi geleneğimizden bir aday göstermediğimiz zaman karşılaştığımız açıklamalar bunlar oluyor.” diyormuş.
Anlayacağınız Kemal Kılıçdaroğlu’nun, liberal görünümlü Kürt-İslam sağcılarının Serbestiyet’inde ulusalcılığı kötülemesi de tesadüf değildi.
Böylece CHP’nin belki en sadık belediye başkanını –hem de bunca başarısından sonra– sağcılık ithamıyla tasfiye etmek için sağcıların aklıyla hareket ediyorlar.
Resmen milletin aklıyla alay etmektir bu.
Gerekçe basit.
Mansur Yavaş laik bir Türk milliyetçisi, yani ulusalcı olduğu için “sağcı” olmuş oluyor.
Peki, Kılıçdaroğlu’na ilham olan Babacan, Davutoğlu Bolşevik mi? Blankist mi? Troçkist mi?
Geçelim. Ama aynı argümanı 3-6 Mart krizinden hatırlayalım. Akşener’in “sağcılığı” aynı şekilde dillere sakız edilmişti.
Her şey bir yana, Mansur Yavaş, 2014’te kendisine sahip çıkmayan partisi için 2019’da yeniden aday olmuş, dirayet göstermiş, 3-6 Mart’ta Akşener’in zorlamasına rağmen partisini terk etmemiş bir isim. Kendisini tasfiye etmek isteyenlerden çok daha CHP’li. Ankara’yı AKP’ye teslim etmeye kararlı bir Kılıçdaroğlu karşısında Mansur Yavaş’ın armut toplaması beklenemez.
Kılıçdaroğlu, iki yıl boyunca kendi Cumhurbaşkanlığı adaylığını dayatmak için İmamoğlu ve Yavaş’ı belediyelere hapsetme siyaseti güttü. Şimdi ekibi, Kılıçdaroğlu’na manevra alanı açmaya çalışıyor. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” denmesin diye.
Peki, Levent Gök’ün Ankara’da şansı var mı? Bence burada duralım. Her şey gibi gülmenin de fazlası zarar.