Türkiye, iki gündür Kılıçdaroğlu’nun türbanı yasal korumaya almakla sonuçlanacak çağrısını konuşuyor. CHP Genel Başkanı, helalleşme yolculuğunun türban durağına gelirken, türbanla ilgili yaptığı açıklamanın laiklik için son durak olduğunu başta Kılıçdaroğlu olmak üzere herkes görmeli.
Bugün AKP grubunda Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu samimiyet testine davet etti ve “Madem bu konuyu gündeme getirdi. Biz daha öte teklifle karşılık verelim. Eğer dürüstsen, samimiysen gelin çözümü Anayasa düzeyinde sağlayalım.” dedi. Kılıçdaroğlu bunu kabul edecek mi bilemeyiz ancak hatırlatırız ki, şayet türban Anayasal güvenceye alınırsa, hepimiz laikliğin cenaze namazında saf tutarız.
Diyelim ki Kılıçdaroğlu bunu kabul etmedi, o zaman hem Erdoğan’a seçime kadar türban üzerinden yeni mağduriyetler üretip propaganda yapabileceği bir malzeme vermiş olacak, hem de “samimiyetsiz” olacak. Yani bu konu her türlü AKP ve Erdoğan’ın işine yarayacak.
Dünden beri tartışılan en önemli şey, Kılıçdaroğlu’nun hangi akla hizmet böyle bir yasa teklifi verdiği. Tamam, birileri Kılıçdaroğlu’nun kulağına bir şeyler fısıldıyor, danışmanları falan politikaları belirlemede etkili oluyor da, CHP’nin siyasal anlamda intiharına sebep olacak böyle bir açıklama yaparken ve yasa teklifi verirken “Kılıçdaroğlu hiç mi siyasetten anlamıyor” demekten de insan kendini alamıyor.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çabası anlaşılabilir. Toplumun bütün kesimlerini kucaklamaya çalışması anlaşılabilir. AKP tabanından oy almaya çalışması anlaşılabilir. Ancak türbana yasal güvence vermeye çalışması anlaşılamaz. Türban ki, gericiliğin bayrağı ve kadının esaretinin simgesidir.
Kaldı ki, Kılıçdaroğlu bu çıkışıyla AKP’den oy falan alamaz. AKP kitlesi aslı varken taklidine niye oy versin? Türban çıkışı Kılıçdaroğlu’na oy kazandırmayacağı gibi tersine oy kaybettirecek. Kılıçdaroğlu bilmelidir ki, attığı bu gerici adım, kendisine, partisine ve hatta kurduğu ittifaka faydadan çok zarar getirecek.
CHP’nin yasa teklifi dün verildi. Bildiğiniz gibi dün aynı zamanda Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesinin 96. yıl dönümüydü. Atatürk’ün kadını özgürleştiren yasaları çıkardığı günün yıl dönümünde, Atatürk’ün partisinin genel başkanı Kılıçdaroğlu, kadını türbana hapsedecek yasa teklifi sundu. Bu da ayrıca bir yere not edilmeli.
Kılıçdaroğlu’nun türban çıkışını, 6’lı masadaki bazı ortaklarının gönlünü hoş tutmak için yaptığını söyleyenler de var. Şayet öyleyse, yani Kılıçdaroğlu üçünü toplasan %3 edip etmeyeceği belli olmayan partilerin gönlü olsun diye bunu yapıyorsa, bunun adı artık siyasi körlük değil başka bir şeydir.
***
Dün türban teklifi dışında AKP tarafından özgürlüklerin kısıtlanması adına bir girişim de Meclis’e getirildi: Sansür yasası!
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde, hapis cezaları öngörülüyor. Teklifle “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan” kimse, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.
Yani AKP’nin “Dezenformasyon yasası” olarak tanımladığı yasa geçtiği takdirde, ki ilk iki maddesi dün geçti, iktidarın hoşuna gitmeyecek her haber, sosyal medyadaki her içerik “dezenformasyon” olarak kabul edilecek ve haberi yapanlar/içeriği paylaşanlar hapis cezasına çarptırılacak.
AKP’nin “sorunsuz” bir seçime hazırlık dönemi geçirmek için çıkardığı bu yasa teklifi üzerine dün neredeyse hiç konuşulmadı. Çünkü herkes Kılıçdaroğlu’nun türbana yasal güvence tanıyan kanun teklifini konuşuyordu.
Türban konusunu dün AKP açsaydı, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet AKP’yi “gündem saptırmakla” suçlardı. AKP yerine aynı şeyi bu kez Kılıçdaroğlu yaptı. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması ve yasa teklifi konuşulurken “sansür yasası”nın ilk iki maddesini geçirdiler. Kılıçdaroğlu, “sansür yasası”nı türbanla örtmüş oldu. Kılıçdaroğlu, sansürü sansürleyen ilk insan olarak tarihe bile geçmiş olabilir.
Daha yakın zamana kadar ekonomi dışındaki bütün eleştirileri “gündem saptırma” olarak niteleyen Kılıçdaroğlu’nun şimdi böyle “gündem” dışı çıkışlar yapması da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
Kılıçdaroğlu madem böyle bir yasa teklifi verecekti, ki twitter paylaşımından anlaşılan o ki bir süredir bunun hazırlığını yapıyordu, bir gün önce veya bir gün sonra verseydi. Bula bula “sansür yasası”nın getirileceği günü mü buldu?
Kılıçdaroğlu’nun türban çıkışı, neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Erdoğan ki futbolcu olmakla övünür, o bile böyle bir gollük pas atamazdı. İran’da kadınlar türbandan kurtulmak için canları pahasına mücadele verirken, Türkiye’de 96 yıl önce kadını özgürleştiren parti bugün kadını türban esaretine mahkum etmek istiyor.
Gerçi İran’da kadınların verdiği mücadele Kılıçdaroğlu’nun umurunda mıdır bilmiyorum. Kendisinden veya partisi adına resmi bir açıklama okuyamadık çünkü.
Kılıçdaroğlu, henüz resmi olarak açıklamasa da, tam da Erdoğan’ın karşısında görmek isteyeceği cumhurbaşkanı adayıdır. Erdoğan ellerini ovuşturarak Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını dört gözle bekliyordur eminim.
Umarım Kılıçdaroğlu bu kafayla bir de adaylığa soyunmaz.