İkinci İhanet Açılımı kapsamında tüm beklentiler PKK’lıların silah bırakacağı tarihe çevrilmiş durumda.
Diğer taraftan, kulislerde, kapı kapı gezen DEM heyetinin elinde PKK’lı tutuklulardan oluşan 50 kişilik bir liste olduğu, bu isimlerle ilgili iyileştirme ve af gibi talepler olduğu konuşuluyor.
Tüm bu gelişmeler gündemdeyken, geçtiğimiz günlerde Erdoğan iki mahkum hakkında af yetkisini kullandı. Bu mahkumlardan biri, tahmin edileceği üzerine PKK’lı bir hükümlüydü.
PKK’lı Kerim Boran, silahlı terör örgütüne üye olma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, cebir, tehdit ve hileyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, silahlı suç örgütüyle birlikte yağmaya teşebbüs, yağma, silahla tehdit suçlarından cezaevindeydi.
Af yetkisini daha önce de teröristler için kullanan Erdoğan, Hizbullahçı teröristleri affetmişti.
Ancak aynı Erdoğan, hapisteki Türk askerleri için, 28 Şubat davasından yatan komutanlarımız için bu yetkisini uzun süre kullanmamıştı.
80 yaşını aşmış, türlü ağır hastalıklardan muzdarip komutanlarımız, yıllarca hapiste adeta bir esir gibi tutuldu, zulme uğradı.
Hatta bu komutanlarımızdan biri, 28 Şubat kumpas davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan 85 yaşındaki emekli korgeneral Vural Avar, Sincan F Tipi Cezaevi’nde hayatını kaybetti. Vural Avar, uzun süredir demans hastasıydı ve buna rağmen Erdoğan af yetkisini kullanmadı ve Vural Avar komutanımız hapiste yaşamını yitirdi.
Bu elbette Erdoğan için bir tercihtir. En nihayetinde kendi kararıdır. Yetkisini Türk askeri için de kullanabilirdi ama kullanmadı. Teröristler için kullanmayı seçti. O da onun vicdanına kalmış bir şeydir.
Ancak şu da unutulmasın ki tarih, kumpas sonucu esir tutulan, hapiste ölmeleri beklenenleri de onlar için bir şeyler yapabilecekken kılını kıpırdatmayıp söz konusu teröristler olunca tüm yetkilerini kullananları da elbet yazacak.
Türk milleti de bu günleri hep bir kara leke olarak hatırlayacak.
***
PKK’lı mahkumlardan biri ile ilgili geçtiğimiz günlerde bir gelişme daha yaşandı. Yine bir PKK’lı hükümlü, İnfaz Hakimliği tarafından serbest bırakıldı.
PKK’lı Çetin Arkaş, müebbet hapse mahkum bir PKK’lı. Hem de ilk İhanet Açılımı sırasında teröristbaşı Apo’nun İmralı Sekretaryası’nda görev alacak kadar üst düzey bir PKK’lı.
Bizim PKK kuyrukçusu sol basınımıza bakarsanız bu PKK’lı terörist yıllardır tahliyesi ertelenen bir mağdur. Şimdi BirGün gazetesinin PKK’lı Çetin Arkaş ile ilgili yaptığı habere bir bakalım:
“Diyarbakır doğumlu olan Çetin Arkaş, 1992 yılında Isparta’da gözaltına alındı. Arkaş’a, “Devletin birliğini bozmak” suçlamasıyla Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezası verilmişti.
2015 yılında, “Çözüm Süreci”nin bir parçası olarak İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gönderildi ve burada PKK lideri Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmeler kapsamında sekretarya görevinde yer aldı.
…
Bu görevi 9 ay 10 gün sürdüren Arkaş, 16 Aralık 2015’te tekrar Silivri’ye sevk edilmişti.”
Bu haberde bir şey yok. Ne yok?
Çetin Arkaş’ın işlediği suç yok. Bu adam ne yapmış da gözaltına alınmış, “Devletin birliğini bozmak” suçundan cezalandırılmış?
Yaşı genç olanlar bilmez ama belli bir yaşın üzerindeki insanlar hatırlayacaktır; 25 Aralık 1991 tarihinde PKK’lılar, İstanbul’un göbeğinde Bakırköy’de Çetinkaya mağazasına molotof kokteyli atıp ateşe verdiler.
PKK’lıların çıkardığı yangında, mağazada bulunan 8’i kadın, 1’i çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 14 kişi de yaralanmıştı.
İşte tahliye edilen PKK’lı Çetin Arkaş, bu katliamın faillerinden biriydi.
Ve bizim o çok hümanist sol basınımız, bu adamın yaptığı katliamı gizleyerek bir mağduriyet hikâyesi yaratmaya çalışıyor.
Yazıklar olsun!
