Adalet Bakanı Bekir Bozdağ son günlerin en çok tartışılan isimlerinden. HDP ile görüşen AKP heyetinin başkanı olmasının yanında, CHP milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yeniden gündeme getirdiği, vakti zamanında Fethullah Gülen’i öven sözleri de Bozdağ’ı gündemde üst sıralara taşıdı. Aslında son birkaç gündür konu, biraz da bu eksene kaymış oldu. Evet, Bozdağ’ın FETÖ övgüleri bilinmeyen bir şey değil. Kendisi de zaten inkâr etmiyor. Sadece “o zamanlar demiştim, keşke demeseymişim,” gibi pişkinlik akan bir açıklamayla eleştirileri geçiştirdi. Açıkçası hiçbir AKP’li açısından da bu muhtemelen hiçbir anlam taşımaz. Çünkü birlikte çalıştıkları tüm parti-devlet kadrolarının benzer sözleri, eylemleri, fotoğrafları zaten var.
Bozdağ hakkında esas konuşmamız gereken konu, yeni Kürt açılımında bir nevi “jönprömiye” olarak sahaya inmesi. HDP’nin kapısını çalan Erdoğan talimatlı, Bahçeli destekli iktidar heyetinin başında boş yere o yoktu. Ya da filmi biraz daha geriye saralım: Bozdağ’ın, bu yılın ilk ayında durduk yere yeniden Adalet Bakanı yapılmasının da bir anlamı olmalıydı. O anlam şimdi yeni Kürt açılımıyla açığa çıktı: “Kürt Bekir” yeni açılım için sahaya inmiştir!
“Kürt Bekir”in ona bizim taktığımız bir isim olduğu sanılmasın. 2017’de “Bakmayın Yozgatlı olduğuna, Kürt’tür,” sözleriyle Bozdağ’ı “Kürt Bekir” olarak tanıtan, doğrudan doğruya Tayyip Erdoğan olmuştu. Ve bu vurgu da öylesine bir söz değildi elbette. Her zamanki gibi AKP’lilerin ve liderlerinin her sözü, her hareketi bir amaca yöneliktir. Ve o amaçlar da hiçbir zaman Türkiye’nin ve Türk milletinin hayrına olmaz.
Kürt Bekir’in ilk adalet bakanlığı dönemi, Kürt Açılımı’nın en uç noktalarına vardığı dönemdi. Yoğun İmralı ziyaretleri, 2013 Nevruz’unda Apo’nun mektubunun okunması vs gibi devletin haysiyetine yapılan saldırıların tümünde dört dörtlük bir Kürt-İslamcı olarak Kürt Bekir sorumlu mevkideydi, başroldeydi…
Bir yandan Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu gibi AKP’li Kürt-İslamcılar, Hizbullah partisi Hüda-Par ve eski HDP’li Ayhan Bilgen’in kurduğu diğer Kürt-İslamcı yapı olan SES Parti ile kongre yaparken diğer taraftan da Bekir Bozdağ’ın sahaya sürülmesi çok planlı bir açılım harekâtının devreye sokulduğunu gösteriyor. O kadar planlı ki MHP ve Bahçeli de önceden ayarlanmış. Destek olmaları için gereken talimatlar verilmiş! Bu arada Selahattin Demirtaş, hasta ziyareti bahanesiyle Edirne Cezaevi’nden alınıp özel jetle Diyarbakır’a götürülüyor ve geri getiriliyor. Her şey “insanlık” için, değil mi? Sahi bu jet uçuşu için jet hızındaki izin de Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan alınmıştı değil mi?
Tüm bunların üzerine Bekir Bozdağ, kendisine Anayasa değişikliği ile ilgili sorulan soruya “Anayasa değişikliği teklifine muhalefetin de destek vereceğini düşünüyorum,” cevabını veriyor. Diğer bir eski açılım “kahramanı” olan Hayati Yazıcı da “Ben de sayın bakan gibi düşünüyorum. Muhalefet partilerinin de bu teklife destek vermelerini bekliyorum. 400’ün üzerinde destek olacağı kanısındayım,” sözlerini rahatlıkla sarf ediyor. Bir bildikleri, daha doğrusu bir “ayarladıkları” olduğu kesin…
Görmemek için çok saf, görmezden gelmek için de çok hain olmak gerek.
Tablo açık. 10 yıl önceki açılım döneminin tüm aktörleri, eksiksiz kadroyla yeniden birer birer sahneye çıkıyor. Evet, biz bu “Açılım” filmini izlemiştik ve başrolde o zaman da Kürt Bekir vardı. İşin içindeki en büyük yüzsüzlükse iktidarın tüm bunlara rağmen hâlâ muhalefeti HDP ve dolayısıyla PKK ile işbirliği ile suçlayabilmesi! Ve muhalefetin de “Kürt oyları” ve “HDP’yi küstürmemek” bahaneleriyle çıkıp gerçekleri söyleyememesi.
Maalesef, böyle oldukça Kürt Bekirler daha çok at koşturur bizim siyaset sahnemizde…