AKP’li Mahir Ünal, 21 Ekim tarihinde Kahramanmaraş Kitap Fuarı’nda yaptığı konuşmada Cumhuriyet devrimlerini ve Atatürk’ü hedef alarak “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir” ifadelerini kullanmıştı.
Mahir Ünal’ın sözleri kamuoyunda çok tepki çekmişti. O kadar ki, iktidarın her şeyini destekleyen Bahçeli bile tepki göstermişti.
Mahir Ünal, dün sosyal medya hesabından yaptığı bir açıklamayla AKP Grup Başkan Vekilliği görevinden istifa ettiğini duyurdu: “Bugün itibarıyla Grup Başkan Vekilliği görevimden affımı talep ettim. Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a bugüne kadar şahsıma duyduğu güven ve verdiği sorumluluklar için müteşekkirim. Kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım.”
Mahir Ünal’ın istifasını Bahçeli’nin baskısına yorup, Bahçeli ve MHP’nin AKP ve Erdoğan üzerindeki etkisi üzerinden yorumlayanlar oldu. Ancak Mahir Ünal’ın “görevden affı”, Bahçeli’nin gücüyle mi oldu, Bahçeli Erdoğan’a pas mı verdi, bundan emin değilim.
Bahçeli’nin elbette ki AKP ve Erdoğan üzerinde bir etkisi var. Mahir Ünal’ın açıklamaları, Bahçeli’nin etkisini test etmesi için güzel bir fırsattı ve Bahçeli de bu fırsatı değerlendirdi. Ancak, bence fırsatı değerlendiren sadece Bahçeli değil.
Erdoğan da yaklaşan seçimler öncesinde partisini yeniden dizayn ediyor ve Mahir Ünal’ın sözleri sonrası başlayan tartışmalar, AKP’nin çizmeye çalıştığı olumlu imajı bir anda yerle bir etti. Tam da Erdoğan’ın tarihi “Türkiye Yüzyılı” açıklamasından önce AKP’nin eleştirilmesine neden olan bir gündem oluşturduğu için ve daha da önemlisi gündemin tepesine oturup Erdoğan’dan rol çaldığı için Bahçeli’nin tepkisi olmasaydı bile Erdoğan, Mahir Ünal’ı görevden alacaktı.
Mahir Ünal’ın yerine Özlem Zengin’in atanması ise Erdoğan için Mahir Ünal krizini nasıl fırsata çevirdiğini görmek açısından önemli. Her ne kadar Özlem Zengin olmayacak çıkışlar yapıp seçim sürecinde AKP’yi sıkıntıya sokma konusunda Mahir Ünal’ı aratmayacak bir isim olsa da, seçim sürecinde AKP vitrininde türbanlı bir kadın olması, AKP için gerçekten de kelimenin tam anlamıyla “Allah’ın lütfu”. Hem de CHP’nin özür dilediği bir türbanlı kadın…
Hatırlanacağı gibi, CHP’li Engin Özkoç ile Özlem Zengin arasında 2019 yılında TBMM’de bir tartışma olmuş, AKP’liler yine meseleyi türbana bağlamış ve Engin Özkoç, “türbanı kastetmediğini” söyleyerek özür dilemişti.
Hal böyle olunca, Mahir Ünal’ın açıklamaları ve sonrasında yaşananlar, Erdoğan için tam da bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirildi. Kamuoyunun tepkisini çeken Mahir Ünal istifa ettirildi. Böylece hem Bahçeli’nin istediği yapılmış gibi oldu, MHP’nin ittifaka bağlılığı perçinlendi. Hem de Özlem Zengin gibi türban meselesinden dolayı CHP’nin özür dilediği birinin grup başkan vekilliğinde seçime gitmek gibi bir psikolojik avantaj sağlandı. Erdoğan’ın tabiriyle, bir taşla kuş sürüsü.
Yukarıda, Erdoğan’a Bahçeli’nin pas atmış olabileceğinden bahsetmiştim. Aslında öncesinde Kılıçdaroğlu’nun attığı pas olmasaydı, belki de Erdoğan’ın aklına Mahir Ünal’ı görevden almak ve yerine türbanlı bir kadın atamak gelmeyecekti. Bu durumda AKP bugünkünden daha dezavantajlı olacaktı.