Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, geçtiğimiz gün MEB’in bütçe görüşmelerinde sunum yaptı. BirGün gazetesinin konu ile ilgili yaptığı haberde Yusuf Tekin, “437 bin 169 öğrencinin örgün eğitimden koptuğu”nu söylüyor.
Yusuf Tekin’in sunumuyla ilgili haberde dikkat çeken bir nokta daha var. Hatırlarsanız Yusuf Tekin, daha önce de “aileler kız çocuklarını okula göndermek istemiyor” diyerek kız çocukları için ayrı okul açmanın yolunu yapmaya çalışıyordu. Aynı Yusuf Tekin, bütçe konuşmasında kız çocuklarının okullaşma oranının yüzde 91.57’ye yükseldiğini söylemiş.
Türkiye’nin belli yerlerinde, özellikle AKP’ye yakın ailelerin kız çocuklarını okula göndermemesi gibi bir gerçeklik var elbette ama Yusuf Tekin’in abarttığı kadar, yani kızlar için özel okullar açılmasını gerektirecek bir durum yokmuş.
Şimdi biz okula gitmeyen ya da gidemeyen 437 bin çocuğa dönelim. En baştan şunu söyleyeyim ki, AKP’li hiçbir bakanın verdiği rakama güvenmediğim gibi Milli Eğitim Bakanı’nın verdiği rakama da güvenmiyorum. Ancak elimizdeki tek veri bu olduğu için bunun üzerinden gitmemiz gerekiyor.
Eğer kız çocuklarının okullaşma oranı yükseliyorsa, 437 bin çocuğun ağırlıklı oranını erkek öğrenciler oluşturuyor demektir.
Burada bir de Yusuf Tekin’in “örgün eğitim” vurgusu yapması önemli. Demek ki bu öğrenciler ya açık liseye, ya akşam lisesine devam ediyorlar, ki gündüz çalışıp akşam eğitime devam etmeleri mantıklı, erkek öğrencilerin ağırlıklı olmasını da bir şekilde açıklar. Ya da bu öğrenciler okulu tamamen bıraktılar.
Akıl yürütmeye çalışıyorum. Çünkü Milli Eğitim Bakanı’nın konuşmasında bunlar yok.
Milli eğitimde son yıllarda yaşanan tarikatlaşmayı hepimiz biliyoruz. O zaman Milli Eğitim Bakanı’na soralım: Bu çocukların kaç tanesi okulu bırakıp bu tarikatların eline düştü?
4+4+4 sisteminde, okula devam etmeyen çocukların kaç tanesi hangi evrede okulu bıraktı?
Okula hiç gitmeyen çocuk sayısı kaç?
4+4+4 sisteminin son 4’ü olan liseyi bırakan kaç öğrenci var?
Ya da ortaokulda kaç öğrenci okulu bıraktı?
Bu sorular bütçe görüşmesinde bakana soruldu mu bilmiyorum. Sorular daha da çeşitlendirilebilir. Benim aklıma ilk anda gelen sorular bunlar.
Örneğin Türkiye’de zorunlu eğitim alması gereken kişi sayısı kaç? Bunların kaçı eğitim alıyor, kaçı almıyor? Şu an mevcut öğrenciler arasında kaç tane yabancı öğrenci var? Okula gitmeyen öğrenciler ağırlıklı olarak hangi bölgelerde?
Çocukların okula gitmemesinin ya da gidememesinin en önemli sebeplerinden birinin ekonomik şartlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki bunun dışındaki nedenler araştırıldı mı ya da araştırılıyor mu?
Mesela çocukların okula gitmemelerinde ailelerinin etkisi var mı? Aileler çocuklarını okula göndermiyorsa, Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu durumu çözmek için ne yapılıyor?
Belki de Milli Eğitim Bakanlığı bu durumdan memnundur, yani çocukların okula gönderilmemesinden, kim bilir? Belki de çocuklarını okula göndermeyen ailelere hiçbir şey yapmıyorlardır, hatta teşvik veriyorlardır. Bakanlık bununla ilgili bir açıklama yapmadığı için bilemiyoruz.
Türkiye’de 12 yıllık zorunlu eğitim var. Bu demek oluyor ki, okul çağına gelen bir çocuk, liseyi bitirene kadar eğitim almak zorunda. Ondan sonrasını okur, okumaz kendi bileceği iş. Peki bu 12 yılı doldurmayan öğrenciler? Onları aileleri göndermiyorsa, çocuğunu okula göndermeyen aileler için bir şey yapılıyor mu, bir yaptırım uygulanıyor mu?
Türkiye’de zorunlu askerlik de var ve askerlik süresini bitirmeden ayrılırsan firari oluyorsun. Karşılığında cezası var. Ya da askere gitmezsen, ailen göndermezse, bu da suç. Zorunlu eğitim için çocuğunu okula göndermeyen aileler için ne yapılıyor? Milli Eğitim Bakanı açıklamadığı için bilemiyoruz.
Mesela Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Yusuf Tekin’in açıklamalarını gördükten sonra okula gitmeyen çocuklar ile ilgili bir şey sordu mu? Malum, çocuklar bu bakanlığın sorumluluğunda ya, iki bakanlık çocukların eğitim alması için ne gibi şeyler yapıyorlar?
Bakan tarafından açıklanan rakam az buz değil, neredeyse yarım milyona yakın çocuk, eğitim hakkından yararlanamıyor veya aile baskısı yüzünden yararlandırılamıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ise okulları tarikatlara terk etmekten başka gözle görülür bir icraatı yok.
“Türkiye Yüzyılı”nda AKP, geleceğimiz gençlere, çocuklara bu kadar önem veriyor.
