Milliyetçi partilerin başarısızlığı, milliyetçiliğin sönümlenmesi mi demek?
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri ile birlikte Türkiye’nin yeni bir siyasal döneme girdiği artık net. Bu saptama, hem kaybeden AKP, hem de kazanan muhalefet tarafından yapıldı. AKP, uğradığı hezimeti sindirmeye çalışırken, muhalefet ve özellikle de birinci parti olarak seçimlerden galip ayrılan CHP, yeni dönemde neler yapacağını programlama çabasında.
Seçim sonuçlarının, üzerinde önemle durulması gereken bir başka boyutu da milliyetçi partilerin oylarındaki düşüş. Milliyetçi partilerin oylarındaki bu gerileme, hem dünya çapında bir milliyetçi rüzgârın estiği, hem de Türkiye’de PKK ve göçmen meselesi üzerinden bir milliyetçi dalganın gündemde olduğu bir dönemde ortaya çıktığı için aslında şaşırtıcı oldu.
Böyle bir başarısızlığı beklemeyen milliyetçi partilerin kadroları arasında olduğu kadar, milliyetçi seçmen tabanında da bir moral bozukluğu göze çarpıyor. Görünen o ki sonuçlar, bu kesimde Türkiye’nin PKK’yı ve göçmen istilasını içine sindirdiği, milliyetçilikten uzaklaştığı, siyasetin sol liberal bir hatta oturmaya başladığı gibi bir kaygı tetikledi.
Madalyonun diğer yüzündeyse bu seçim sonuçlarından milliyetçiliğin sönümlendiği çıkarımını alelacele yapan Türk milliyetçiliği karşıtı koalisyonun sevinci var.
Bu acele tespitlere katılmadığımızı en baştan belirtelim. Bu seçimlerde milliyetçi partilerin beklenin çok altında oy almasının birçok nedeni var. Bunların başında da bu seçimin bir yerel seçim olması var tabii. Yerel seçimlerdeki seçmen tercih ve eğilimleri ile genel seçimlerdeki tavır ve kararlar arasında ciddi farklar olduğu zaten herkesin bildiği ama milliyetçilik tartışması bağlamında nedense pek hatırlanmayan bir gerçek. Oysa yerel seçimlerde kendi partisinden sapabilen ideolojik oyların, genel seçimlerde kendi partisine dönmesi temel bir eğilim.
Bu temel nedene; milliyetçi partilerin, başta İyi Parti olmak üzere, süreci gerektiği gibi yönetememesi de dahil olmak üzere birçok neden ekleyebiliriz. Ama bunlar arasında bir başka belirleyicinin bulunduğunu; milliyetçi seçmenin de önceliğinin AKP’den kurtulmak olduğunu görmeliyiz. Bunun da tercihleri etkilediği açık.
Son üç seçimde milliyetçi partilerin nasıl bir performans izlediğini kısaca gözden geçirelim.
2019’daki yerel seçimlerde, il genel meclisi oylarına göre İyi Parti %7,29 oranıyla 3.375.335 oy alırken, MHP ise %8,11 oranıyla 3.754.810 oy almıştı. Toplamda %15,4’lük bir milliyetçi oy vardı.
2023’teki genel seçimde ise İyi Parti %9,9 oranıyla 5.275.448 oy aldı. MHP, %10.03 ile 5.484.478 oy kazandı. Zafer Partisi ise %2,3 ile 1.216.430 oy alabildi. Toplam milliyetçi oy oranı, %22,23 olmuştu. Burada yerel ve genel seçim arasındaki farkı gözlemlemek mümkündür.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ise il genel meclisi oylarına göre oylar şöyle şekillendi: İyi Parti %4,59 ile 1.970.178 oy alırken, MHP %6,58 ile 3.017.009 oy aldı. Zafer Partisi ise %2,56 ile 1.101.483 oy kazandı. Toplam milliyetçi oyların oranı %13,73 oldu.
Bu tablodan İyi Parti’nin ciddi oranda oy kaybettiğini, MHP’nin gerilediğini, ZP’nin de beklenen çıkışın epey gerisinde kaldığını görüyoruz. Şu anki tablo bu. Ama bu, hep böyle olacağı anlamına gelir mi? Geçen seçimlerde milliyetçi partilere oy verip bu seçimde vermeyen seçmen kim? Neden vermedi ve nereye gitti? Bu soruların yanıtlanması gerekir. Bunları yapmadan kolayca “milliyetçilik bitti” sonucuna varmak aşırı bir acelecilik ve kolaycılık olacaktır.
Mutlak mağlubiyet mi?
Milliyetçiler milliyetçilikten vaz mı geçti?
Milliyetçi partilerin oylarındaki bu önemli düşüş, özellikle üç kesimde ciddi bir sevinç yarattı. Enternasyonal etnikçi sol, liberaller ve İslamcılar; temelde millet, milliyetçilik ve Türklük karşıtlığında birleştikleri için bu sonuçları hevesli bir heyecanla kutsamakta da birleştiler. Hatta bu sonuçlardan yaptıkları çıkarımları “milliyetçiliğin mutlak mağlubiyeti” gibi fiyakalı isimlerle teorileştirenler de çıktı. Özellikle İyi Parti ve Meral Akşener’e karşı aşırı bir düşmanlıkla ortaya çıkan bu milliyetçilik karşıtı histeri, şimdi adeta bir nevi manik evreye ulaşmış bulunuyor.
Şimdi gerçeklik zeminine dönelim… Evet, İyi Parti’nin ve Zafer Partisi’nin oylarının önemli bir kısmının CHP’ye gittiği görülüyor. Fakat bu olguyu, bu seçmenlerin milliyetçilikten vazgeçtikleri şeklinde yorumlamak mümkün mü? Milliyetçiliğin aşınması güç, kararlı bir ideolojik duruş olduğu gerçeğiyle beraber düşünürsek hiç de öyle olmadığını görürüz. Gerçekçi bir tahlil, AKP diktasından ve Şeriatçılıktan bıkmış, kendisini Atatürkçü, milliyetçi, Cumhuriyetçi ve laik olarak da tanımlayan milliyetçilerin tercihlerini AKP’den kurtulmak yönünde yaptıkları, bu nedenle de kazanması en muhtemel adaylarda yani büyük oranda CHP’de birleştikleridir. Fakat bu olgu, bu tercihi yapanların milliyetçi olmaktan vazgeçtikleri anlamına gelmeyeceği gibi bir sonraki seçimlerde yine milliyetçi bir partiye oy vermeyecekleri anlamına da gelmez. Buradan tutup “milliyetçilik mutlak bir yenilgiye uğradı” gibi sonuçlara varmak ise dünyayı, Türkiye’yi, millet ve milliyetçilik gerçeğini anlamanın yanından bile geçmeyen bir ideolojik körlüğe işarettir.
Hayır, milliyetçilik sönümlenmedi. Bizim ömürlerimizi çok çok aşan uzun çağlar dönemi için kimsenin bunu beklemesini de tavsiye etmem…
Millet var oldukça, milliyetçilik de var olacak
Milliyetçilik, milletin kendini ifade etme ve savunma şeklidir. Millet var olduğu sürece milliyetçilik de var olmaya devam edecektir. Evet, dünyanın da Türkiye’nin de sosyolojisi değişiyor. Özellikle ülkemizde şehirlileşme, modernleşme, Orta Çağ’ın tasfiyesi süreci halen devam ediyor. Bu dönüşüm de dinci ve etnik siyasetin üzerinde bulunduğu zemini aşındırıyor. Şehirlileşen, modernleşen insanımız farkında olsa da olmasa da bu sürecin sonucu olarak artık kabile, aşiret, etnik grup, tarikat, cemaat gibi ulus ve toplum öncesi yapılara mensubiyetin yarattığı dürtülerle hareket etmekten vazgeçiyor. Bu da toplumsal zeminde ve millet temelinde siyasal tavırların doğmasına yol açıyor. AKP’deki ve PKK’daki önlenemez gerilemenin temelinde bu dönüşüm var.
Aynı süreç, millet ve milliyetçilik açısındansa tam ters yönde ve yükselme şeklinde tezahür ediyor. Modernleşme gerçekte milliyetçiliği aşındırmak şöyle dursun güçlendiren bir olgu. Ama elbette bu, İslamcılıkla sentezlenmeye çalışılan, milliyetçilikten çok ümmetçiliğe yaklaşan MHP tipi milliyetçilik için geçerli değil. Türk milliyetçisi kesimler açısından temel dönüşüm burada. Bu süreç tamamlanmış değil ve bunun sancıları da yaşanıyor, yaşanmaya devam edecek. Buradan varılacak nokta, Atatürkçülük zeminine oturan Cumhuriyetçi ve laik bir Türk milliyetçiliği olacak. Yükselip alçalan ama gerçekte sönümlenmeyen milliyetçi dalganın gerçeği bu. Fakat bu tabii ki bugünden yarına bitecek bir dönüşüm de değil.
“Milliyetçilik bitti” korosuna kötü haber. Aceleci zafer sarhoşluğunuzdan uyanın… Milliyetçilik bitmedi asıl şimdi ve doğru bir zeminde başlıyor.
Dünyanın her yerinde yükselen milliyetçilik neden Türkiye’de çöksün?
Diğer yandan milliyetçilik meselesini dünya çapındaki eğilimlerden ayrı düşünmek de mümkün değil. Evet, milliyetçilik modern çağın ideolojisi ve son birkaç yüzyıla damgasını vurmuş en önemli siyasal akım. Ama diğer yandan günümüzün dünyası yeni bir milliyetçi dalganın yükselişini de yaşıyor. Dünyanın tüm coğrafyalarında bir şekilde yükselen akımların hepsi de çeşitli tarzlarda milliyetçi akımlar. Yakın zamanlarda milliyetçiliğin “aşıldığının” iddia edildiği Avrupa’da dahi göçmen meselesinin tetiklediği yeni bir milliyetçi yükseliş var.
Peki milliyetçilik dünyanın her yerinde yükselirken Türkiye’de neden sönümlensin? Türkiye’de etnik bölücülük ve terör yok mu? Türkiye, bir göçmen istilası sorununu, hem de dünyada başka hiçbir ülkenin yaşamadığı kadar ağır bir şekilde, yaşamıyor mu? Türk halkının, Orta Çağ kalıntısı aşiretçi ve/ve ya tarikatçı yapıya karşı bir çağdaşlaşma ve milletleşme davası yok mu?
Elbette gerçeklere gözünü kapamayan ve olguları ideolojik saplantılara feda etmeyen herkes, Türkiye’de milliyetçiliğin bitmediğini görür.
Milliyetçi oyları alan CHP, gerçekten bunun için çaba gösterse ne olurdu?
İdeolojik düzlemden güncel politik düzleme dönelim. CHP, birçok yerde kazandı ama özellikle milliyetçi kimliği ile tanınan ya da milliyetçi söylemlerle öne çıkan adayların kazandığı Ankara, Bolu ve Afyon örneklerini özellikle dikkate almak gerek. Buralarda milliyetçilik yapan CHP, milliyetçi seçmenden oy aldı. MansurYavaş, Türkiye çapında %60,42 gibi rekor bir oy oranına ulaşarak İzmir, Edirne, Muğla gibi CHP kalelerindeki oy oranlarını geçti. Seçimden önce belediyeye Dem Parti ve Hüda Par’ı sokmayacağını açıklayarak bir tartışma da başlatan CHP adayı Burcu Köksal, Afyon gibi sağın ağırlıkta olduğu bir ilde %50,73’lük bir oranla seçilmeyi başardı. 2023’te CHP’nin Afyon’da alabildiği oy %18,62’ydi. Aradaki %32’lik dramatik fark herhalde milliyetçiliğin bittiğine işaret etmiyordur! Bolu’da Tanju Özcan’ın aldığı %52,89’u da not etmeden geçmeyelim…
Demek ki CHP, milliyetçilik yaptığı zaman çok daha fazla oy alabiliyormuş. Oysa bu birkaç il özelindeki örnekler dışında CHP, İyi Parti ya da ZP tabanından oy almak için hiçbir çaba göstermedi. Aksine, doğrudan Dem Parti ile ilişki kurarak ve yakınlaşarak milliyetçi seçmeni kendisinden uzaklaştıracak bir çizgi izledi.
Öyleyse sormak lazım: CHP, bu seçmeni kazanacak bir politika izleseydi ne olurdu? Türkiye çapında Ankara, Bolu, Afyon örnekleri gibi başka illerin de çıkacağı ve tablonun daha da fazla CHP yönüne döneceği bambaşka, AKP’nin tamamen tasfiye olduğu bir durum ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir.
Milliyetçiliğe düşmanlık yerine, Atatürkçü-milliyetçi-laik birlik
Sonuç olarak şunu görmeliyiz: Milliyetçilik sönümlenmiyor aksine yeni bir evreye giriyor ve önünde, daha da güçleneceği bir süreç var. CHP başta olma üzere sol kesimin görmesi gereken temel gerçek kendisine asıl kazandıran, oy veren tabanın laik, Atatürkçü, “Beyaz Türk” milliyetçiler olduğu. Ve gerçekte ideolojik anlamda da toplumsal köken olarak da en yakın olduğu kesim yine bu!
Milliyetçiliğe düşmanlık etmek, “sönmesini” beklemek, olmayan “mutlak mağlubiyet”ine sevinmek yerine CHP, süreci doğru okumalı ve bu tabanla birleşmeli. Türkiye’nin kurtuluşu Atatürkçü-laik-milliyetçi birliğin kurulmasında. Kurtuluş, Türklerin birliğinde…