Türkiye’nin kader seçimi dün gece bitmedi, aslında yeni başlıyor.
Herkesin seçimi ilk turda kazanmak için umudu büyük olduğu için insanlarımız bugün bir hayal kırıklığı yaşamış olabilir. Ama ilk tespit etmemiz gerek şu olmalı: Biz kazanamadık doğru ama 20 yıllık iktidarın sahibi olan Tayyip Erdoğan da seçimi kazanamadı ve seçim ikinci tura kaldı. Bunun bile bir başarı olduğunu görmemiz lazım.
Seçim sonuçları üzerine pek çok analiz yapılabilir, pek çok şey eleştirilebilir elbette. Ama önümüzde bir ikinci tur var ve bu ikinci tura kadar enerjimizi ve vaktimizi kazanmak için kullanmalıyız.
Çünkü hala kazanabiliriz!
Bir defa şunu yaşadık bu seçimde, vatandaşımız büyük bir oranla sandığa koştu ve vazifesini yaptı. Depremde evi yıkılan, ailesini kaybedenler bile “önce vatan” diyerek yola çıktı, sokakta kalma pahasına oyunu kullandı.
Demek ki ikinci turda da aynı şekilde sandığa gitmeliyiz. Mümkünse daha fazla olmalıyız, oy verme oranını %88’lerden %93’lere çıkartmalıyız. Bunun için de muhalefete büyük görev düşüyor, çok daha büyük bir organizasyonla, bu seçime katılamayan depremzedeler, öğrenciler, görev yeri değiştirilen memurlar sandığa taşınmalı.
İkinci olarak sandıklara sahip çıkmadaki kararlılığımızı kaybetmemeli, tersine arttırmalıyız. Bu seçimde muhalefet genel olarak sandıklara sahip çıkmayı başardı. Şimdi bu motivasyonun kaybedilmeden sürdürülmesi, karamsarlığa düşülmemesi şart.
CHP’nin seçim sorumluları üzerlerine düşen görevi yine yapamadılar. Onların açığını sandık görevlisi on binlerce yurttaş kapatmaya çalıştı. CHP’nin seçim sorumlularını yenilemesi ve halka güven vermesi şarttır ve bu konuda da görev Kemal Kılıçdaroğlu’na düşmektedir.
Son olarak, bu seçimi kazanabilmek için aslında büyük bir şans var. Sinan Oğan’ın aldığı %5’lik oy aslında CHP’nin taban oyudur. Atatürk konusunda, Türklük konusunda hassasiyeti olan bir kitledir bu. Üstelik tamamen de laik bir kesim. Şimdi CHP bu tabanı kazanmak için bir adım atmalı.
CHP lideri Atatürk’süz bir seçim kampanyası yürüttü. Anıtkabir’e bile son gün ve diğer ortakları olmaksızın tek başına gitti. Herkese el uzattı, her kesime mesaj verdi, herkesle helalleşmeye çalıştı. Ama kendi öz tabanını unuttu.
İkinci tur kampanyasında Atatürkçü bir Türkiye vaadi temel alınırsa her şey farklı olabilir. Yani Atatürk’e daha fazla sarılmamız, ondan daha fazla güç almamız gerekiyor.
Bu üç adımı atarsak ikinci tur akşamı sevinen biz oluruz, kurtulan da ülkemiz ve halkımız olur.
Dünü dünde bırakalım ve artık 28 Mayıs’a odaklanalım. Bu seçimi kazanmak için elimizden geleni yapalım.
Bu ülkede güneşi ufuktan doğuran Atatürk olmuştu, baharı getirecek olan da Atatürkçülüktür.
Atatürk’ün yolunda, Atatürk’ün CHP’si olarak yürüyelim, zafer o zaman bizim olacaktır.