Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu geride kaldı. Çıkan sonuca göre gerideyiz ancak her şey bitmedi. İkinci tur için umudumuz var, kazanmak için hatalardan ders çıkarmak ve önümüzdeki günleri iyi değerlendirmek gerekiyor.
CHP Genel Başkanı ve muhalefetin Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bu anlamda ilk adımı attı ve CHP’nin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel’i görevden aldı.
Onursal Adıgüzel, daha önceki seçimlerde alınan başarısız sonuçlardan dolayı da eleştirilen ama ne hikmetse ısrarla seçim işlerinin başında tutulan bir isimdi. Kurduğu sistemi çöken, sandıklara yeterli görevli atayamayan Adıgüzel ile ilgili son zamanlarda ortaya çıkan bir gerçek de muhalif seçmenin midesini bulandırıyordu.
Onursal Adıgüzel’in eşinin yandaş basının en önemli kalemşorlarından Mahmut Övür’ün yeğeni çıkması, endişeleri artıran bir gelişmeydi ve önceki seçimlerde bilinçli bir başarısızlık sergilendiği yorumlarını da beraberinde getirmişti.
Bütün bu başarısızlıklarına rağmen Onursal Adıgüzel, CHP’de “önlenemez bir yükseliş” sergiliyordu. Haliyle kafalarda şöyle bir soru işareti de oluşuyordu: “Bu adamın bizim bilmediğimiz ne vasfı var ki tüm başarısızlıklarına rağmen yükselişinin önü alınamıyor?”
Seçimler yaklaşırken Onursal Adıgüzel’in seçim güvenliği ile ilgili, muhalefet adına güven telkin eden her açıklamasını duyduğumda endişelerim katlanarak artıyordu.
14 Mayıs seçimlerinde CHP’nin sistemi çökmedi. Ancak süre uzadıkça veri akışında aksamalar yaşandı. Bunun sebebi ise başında Onursal Adıgüzel’in bulunduğu CHP seçim bürosunun her sandığa adam yerleştirememesiydi.
Onursal Adıgüzel, seçimlerden önce yaptığı her açıklamada “rahat olun, 190 bin sandıkta olacağız” diyordu. Ancak ortaya çıkan sonuç, muhalefetin tüm sandıklarda olmadığını gösteriyor. Onursal Adıgüzel, 14 Mayıs seçimlerinde, sandıklarda 500 bin kişinin olacağını söylüyordu.
Sandıklarda muhalefet adına kaç kişi görev yaptı bilmiyoruz. 500 bin kişinin hangi sandıklarda görev aldığını bilmiyoruz. Hangi sandıkların boş kaldığını da bilmiyoruz. Ancak dün basına yansıyan haberlerden, AKP’nin sandıklarda 2 milyon kişiyi görevlendirdiğini biliyoruz. Bu durum, iktidarla muhalefet arasındaki ciddiyet farkını anlamamız için önemli.
Ancak bu mesele sadece Onursal Adıgüzel’in görevden alınması ile kapanacak bir mesele değil. O ekibin tümden değişmesi gerekiyor. Onursal Adıgüzel’den sonra gitmesi gereken ilk kişi de Tuncay Özkan.
CHP’nin seçim ekibi içinde bulunan belki de en şaibeli isim Tuncay Özkan’dır. Daha geçtiğimiz ayın başında AKP’den 95 milyon dolar tahsil etti. 14 Mayıs seçimlerinde muhalefet, Tuncay Özkan’ın Anka Ajansı‘nın verilerini takip ederken birden bire oradaki veriler kesildi ve iş YSK’ya bırakıldı. Önce Erdoğan çıktı “ikinci tur” dedi, sonra YSK başkanı “ikinci tur” dedi, en sonunda da Kılıçdaroğlu ikinci tur açıklaması yaptı.
CHP’nin Medya ve Kurumsal İletişim Sorumlusu Tuncay Özkan, elindeki medya gücünü muhalefeti AKP yararına manipüle etmek için kullanan bir “görevli”dir. Seçim gecesi Tuncay Özkan’ın Anka Ajansı ile başlayan manipülasyon, Halk TV ve diğer “muhalif” kanallar ile devam etti. Halk TV, daha sandıkların yarısı açılmadan “ikinci tur” muhabbetine başlamıştı. Elbette ki bu operasyonu yürütmekle “görevli” kişi Tuncay Özkan’dı. Aldığı 95 milyon doların hakkını verdi.
Seçim gecesi CHP Genel Merkezi’nde bulunan gazeteci Bahar Feyzan, yayınladığı videoda isyan etti; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın da Tuncay Özkan tarafından bilinçli bir şekilde yanlış yönlendirildiğini söyledi.
Seçimden sonra CHP seçmeninin tepki gösterdiği iki isim var: Onursal Adıgüzel ve Tuncay Özkan. Bana göre ikisi de görevliydi. Ancak görevleri CHP’nin başarılı olması değil, başarısız olmasıydı. Onursal Adıgüzel’in “görevine” son verildi, sıra Tuncay Özkan’da.
Kılıçdaroğlu, Tuncay Özkan’ın “görev”ine de bir an önce son vermelidir. CHP bu ekipten kurtulmadan gireceği hiçbir seçimi kazanamayacaktır.