Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması, muhalefet açısından tarihi bir fırsattır.
Sonuçların parlak olmaması bir gerçek ancak önümüzdeki 13 günlük süreç ve Sinan Oğan’la yapılacak görüşmeler, beklenmedik farklı olanaklar yaratabilir.
Erdoğan, birinci turda alabileceği oyun maksimumunu aldı. AKP’ye verilen oylardaki düşüş
düşünüldüğünde, Cumhur İttifakı’nın seçmen kitlesi içinde de iktidara yönelik bir tepki olduğu ortada. AKP, 2002’de aldığı oy oranına dönmüş durumda.
Bir zafer havası yaratılsa bile arka planda iktidarın kendi içinde farklı hesaplaşmaların yaşanabileceğine dair bir olasılık da mevcut.
Tüm bunlar, oyları doyum noktasına ulaşmış Erdoğan için ilerleyen günlerde farklı sıkıntılar yaratabilir.
YSK’nın, Kılıçdaroğlu’nun %80 oy oranına ulaştığı ABD ve Kanada gibi seçim bölgelerinde oy kullanma süresini iki güne indirmesi ve buralarda Kılıçdaroğlu’na gelmiş olan artı elli binlik bir oy fazlasının önüne geçmeye çalışması bile ince hesapların bir sonucudur.
Tanzanya’da oy sandığı kurulması nasıl bir hesabın sonucuysa, bu detaylar da seçimin kaderini belirleyecek. Bu yüzden de küçümsenmesi hata olur.
İktidar cephesinin yaşayabileceği tüm “iç sorunlar” ancak ve ancak muhalefetin seçimde aldığı oyları koruması ve bu oyları arttırmasıyla anlamlı olabilir.
Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını “imkansız” bulduğu için sandığa gitmek istemeyenler var. Ancak yapılacak yeni seçimde milyonlarca insan oy kullanacakken, yine yüz binlerce görevli fedakârca sandıklarda oylara sahip çıkacakken, olasılıklar üzerinden yapılan “farazi” değerlendirmeler, harcanan onca emeğe saygısızlık olur.
Muhalefetin en büyük silahı olan “dayanışma” çok önemli ve bu dayanışmayı muhafaza etmek, sonuç ne olursa olsun, gelecek için çok anlamlı.
Seçimlerde oylarımızı korumak için görev alan yüz binlerce sandık görevlisinden biri olarak dayanışma vurgusunun daha çok insanı sandığa çekeceğini ve bunun da muhalefetin oylarını arttıracağını düşünüyorum.
Sonucun AKP’nin seçim sisteminde baştan belli olduğunu düşünerek bu durumu protesto eden seçmenler de var.
Muhalefetin ilk turdaki oylarını arttıracağına dair bir kampanya ile güven yaratması, aradaki farkı hızla kapatacak zincirleme bir etki yaratabilir.
Sinan Oğan’a oy verenleri ikna edebilecek adımların atılması ve Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecek olanların da “tarafsızlaştırılması” bu faktörlerle birleştiğinde, seçime 1-2 gün kala farklı şeyler konuşuluyor olabilir.
Bunun olup olmayacağını ancak tek biçimde anlayabiliriz: Çalışarak ve deneyerek!