Kürtler, Irak’ta kendi tarihsel yaşam alanlarının ötesinde bir yeri işgal etmiş durumdalar. Ama tarihsel varlığın olmadığı bir bölgede, güncel varlık olamaz, olsa bile uzun süre devam ettirilemez.
Nitekim Kürtler, ilk başta işgal ettikleri Musul’dan çekilmişler ve burayı Araplara bırakmak zorunda kalmışlardı. İşgal ettiğiniz toprağı dolduracak bir nüfusunuz yoksa orada fazlasınız demektir.
Şimdi ise, Kerkük’ü ellerine geçirmiş durumdalar. Ama Musul için geçerli olan tarihi yasa burada da geçerli. Kürt, Kerkük’ü dolduramayacak kadar zayıf yoğunlukta.
Kürtlerin benzer bir girişimi Suriye’de de gözlemleniyor. Ama biliyoruz ki Suriye’de de Kürt, toprağın ürünü değil işgalcisi.
Bugün Kürtler açısından, tüm Suriye ve Kuzey Irak bölgesi için kazanma durumu var ama bu geçici bir kazanç. Arapların 100 yıllık devletleri nasıl bugün kof birer çadır devleti olarak yıkıldı ise, Kürtlerin mevcut terör devletçikleri de kısa süre içinde yıkılacak.
Nasıl ki Arap etnisitesi yükselen bir etnisite değilse, Kürtler için de durum aynı. Kürtlerin şansı, güçlü bir milli motivasyon yaratmış olmaları. Silahlı güçlerini ve arkalarına aldıkları büyük devlet güçlerini de hesaba katalım.
Ama bunlar yeterli mi?
Elbette değil, hâlâ bu Kürtlerin ortak bir dili yok. Ortak dinleri ve mezhepleri de yok. Ortak kültürel geçmişleri de yok. Hatta ortak bir türküleri bile yok. Yani Kürtlerin işgal ettikleri bölgelerde kalıcı devletleşmeleri için gerekli kültürel ve milli zemin yok. O halde gelecekleri de yok.
Bugünün şansı tersine döndüğünde, farklı bölgelerdeki Kürt terör örgütlerinin, kabilelerinin, aşiretlerinin birbiri ile savaşı başlayacak.
Ve aynı şekilde, baskın bir Kürt milli oluşturucu gücü, etnisitesi olmadığı için, oluşturulmuş yapay Kürt milliyetçilikleri birbiri ile savaşa tutuşacak.
Kürtlerin de en büyük şansı, aslında devlet olamamış olmaları. Şu an bunlara bir devlet verilse, bilin ki o devlet etrafında kavgaları ve bölünmeleri başlar. Bunun farkında olan kimi Kürt politikacılar, o nedenle bağımsız bir Kürt devletindense, hazırda kurulu Türk devletini kullanmayı, ele geçirmeyi akılcı politika görüyorlar.
Farz edelim Bağımsız Birleşik Kürdistan kuruldu…
Tarih kitaplarında ne yazacaklar?
Dilbilgisi kitaplarında ne diyecekler?
Hatta daha vahimi bir Kürt Milli Eğitim Bakanlığı kurulsa ve eğer dedikleri kadar da Kürt varsa, yani 40-50 milyonluk bir devletleri olacaksa, bu kadar nüfusa açacak okulu diyelim ki Amerika inşa etti, bu kadar okula öğretmeni bulabilecekler mi? Diyelim ki öğretmen buldular, o öğretmenlere maaş verebilecekler mi?
O kadar büyük bir çıkmaz içindeler ki…
Şu anda Kuzey Irak’ta tek bir üretim yapan fabrika yok. Sanayi sıfır, tarım da sıfır. Aynı şey Güneydoğu için de geçerli, Suriye için de.
Bu Kürtlerin ilk milli bütçelerindeki gelir kalemlerini görmek isterim doğrusu!
Devlet demek bütçe demektir…
Ve bu bir kabileyi, terör örgütünü, aşireti beslemeye benzemez.
Yol yapman, okul açman, hastane kurman, memur, işçi, bürokrat beslemen gerekir.
Şu anda 80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nde 5 milyon devlet memuru var. Kurulacak Kürt devletine en az bunun yarısı kadar memur bulmaya kalksanız, nereden bulacak ve parasını nasıl ödeyeceksiniz?
Biz az memur besleriz diyorsanız, tıpkı dandik Irak ve Suriye devletleri gibi, ilk çatışmada yıkılıverirsiniz.
Devlet demek her köye ulaşmak, her köye jandarma gönderebilmek, elektrik ulaştırabilmek, elektrik faturasını gönderebilmek ve onu tahsil edebilmektir. Yapabilecek misiniz?
Bence, Kürtlere böyle bir imkan verip, heveslerini almaları bile denenebilir!
Bırakın böyle bir devletin onlara, anahtarını teslim edin, bir yıl sonra gelip Türklere yalvarırlar! N’olur biz size tabi olalım derler.
Çünkü Kürt, milletleşememiş o nedenle asla devletleşemeyecek bir topluluktur. Kimi halklar devlet kurabilir, kimileri kabile olarak kalır. Tarihin yasasıdır bu. O nedenle geleceğin Ortadoğu’sunda Kürtlerin bir devleti olmayacaktır.
Kürtlerin Araplara göre şansı var çünkü silahları ve milli bir motivasyonları var demiştik. Ama bu aynı zamanda bir dezavantaj.
Bedevi Araplar, hiçbir zaman milletleşemedikleri gibi asla asimile de olamazlar. Onlar milletleşemeyecek kadar düşük bir uygarlık aşamasında oldukları gibi, asimile olamayacak kadar da geri bir seviyededirler. O nedenle Bedevi kalacak ve hep de olacaklardır.
Ama Kürtlerin durumu farklıdır. Kürt, milli değil siyasi bir oluşumdur. O nedenle siyaseten güçlü oldukları anda -şimdiki gibi- milletleşme aşamasının eşiğine kadar gelebilirler. Fakat tarihin yasası işler, siyaset değil kültür belirleyici olur. Siyasal Kürtçülük hiçbir şekilde Kürt milli kimliğini yaratamaz.
Milletleşmenin sınırında oluşan bu halk kütlesi, devletleşme adımında başarısız olacak, milletleşme için yeterince gelişememiş kalacak ama asimile olacak olgunluğa da erişmiş olacaktır.
Kürt, bugün vardır yarın yoktur. Tümü birden çok kısa sürede asimile olacaktır.
(Bu yazı Türk Solu’nda 10 yıl önce 25 Haziran 2015’te yayınlanmıştır. Güncel gelişmeler üzerine tekrar yayınlıyoruz.)