31 Mart 2014 Yerel Seçimlerinde AKP çok büyük bir seçim yenilgisi yaşadı. Ancak daha da önemlisi CHP 1977’den beri en büyük seçim zaferini kazandı. Belediye başkanlığı seçimlerinde CHP %37,5 AKP %35,5 oranında, İl Genel Meclisi Seçimlerinde ise CHP %34,5, AKP %32,5 oranında oy aldı. Yani uzun yıllar sonra CHP ilk kez Türkiye’nin bir numaralı partisi oldu.
Bu tür bir durumda muhalefet partisinin genel başkanının aklına ilk gelecek şey nedir? Dünyanın her yerinde bu sorunun tek bir yanıtı vardır: Erken seçim.
22 yıllık AKP iktidarı boyunca CHP’nin erken seçim istemediği bir dönem hatırlamıyorum. CHP bu çağrıyı o kadar çok yaptı ki; bu sloganın politik değeri yıllar geçtikçe azaldı. Ancak AKP’nin ilk kez mutlak olarak toplum içinde azınlığa düştüğü, CHP’nin de birinci parti olduğu bir döneme girmemize rağmen Özgür Özel dün, AKP’li kurmaylar ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile ağız birliği yaparcasına, alelacele erken seçimi istemediklerini kesin bir dille açıkladı. Aktarıyorum:
“Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. 10 ay önce altı parti yüzde 25 oy aldık. ‘Tek başına yüzde 38 benim oyum’ dersek bu kibir olur. Türkiye ittifakının oyu içinde AK Partilisi de var, MHP’lisi de var, DEM’lisi de var. Seçimi kazandıktan sonra ‘Bu güvensizlik oyudur, erken seçime gir’ dersem bana itimat eden AK Partili ve MHP’lilere haksızlık yapmış olurum.”
Özgür Özel’in mantığı çok garip. Seçim sloganları “AKP’ye sarı kart gösterin”miş. Bu yüzden sonuçlar “kırmızı kart” yerine geçmezmiş. Ancak halk erken seçime karar verirse o zaman olurmuş. Erken seçim çağrısı yaparlarmış.
CHP’nin bu seçimdeki %38 oranına çıkan seçmenini, “CHP’li, AKP’li, MHP’li ve DEM’li” diye tasnif edip, sorumluluktan sıyrılmak mümkün mü? Aynı zamanda hepsine tek bir irade tanıyıp, “hepsi sarı kart gösterdi” diyor Özel. Ne malum? Belki kırmızı kart göstermek istediler.
İşinize geldiğinde %38’in iradesini sahiplenip, işinize geldiğimizde bunlar “emanet oy” diyerek iktidar sorumluluğundan kaçmak olmaz.
Bir muamma daha var. Özel’e göre halk “erken seçim” isterse, o zaman gidilebilirmiş. Peki, “halk” Özgür Özel’i bundan nasıl haberdar edecek? 1977’den itibaren CHP’nin aldığı en yüksek oyu halk CHP’ye vermiş. Özgür Özel yine de iktidarı istemiyor. Kendisi nasıl ikna edilecek?
“Seçmenin mesajı” derler ya hani, “AKP’den bıktık” diyen seçmen, 17 milyonla oyuyla, mesajını CHP Genel Başkanına iletememişse, “erken seçim isteriz” bilgisini nasıl ulaştıracaklar?
17 milyon telgraf mı çekilecek Özgür Özel’e? “31 Mart’ta sarı kart göstermiştik ama şimdi kırmızı kart göstermek istiyoruz” yazılı kartpostallar mı göndermek gerekecek?
Özgür Özel’in bu aceleci ve mantıksız açıklaması ancak ve ancak AKP iktidarına bir hayat öpücüğü olarak yorumlanabilir. Zaten seçimden hemen sonra Tayyip de “önümüzde 4 yıl var” demişti. 4 yıl boyunca %33 oyuyla istediği icraatı ve manevraları yaparak, süreci tersine döndürebileceklerine dair taraftarlarına moral vermeye çalışmıştı.
Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığı sürecinde hatası ve katkısı var. Bu yüzden bir gerçeği açık göremiyor. Eğer 14 Mayıs 2023’te Kılıçdaroğlu yerine başka bir aday olsaydı, çoktan AKP’den kurtulmuş olacaktık. Yani aslında AKP kazansın diye 6’lı Masa şekillendirildi ve yine Tayyip kazansın diye 6’lı Masa’daki çoğunluk halka Kılıçdaroğlu’nu dayattı.
Bugün herkes şunu diyor: Şu anda çoktan AKP’den kurtulmuş olabilirdik. 31 Mart 2024 seçimleri, Kılıçdaroğlu gittikten sonra CHP’nin bile oyunun anında 9 puan yükseldiğini gösteriyor. Demek ki düzgün bir aday değil %48, çok rahat %60 alarak Tayyip’i yenebilirdi.
Kısacası Türk milleti AKP’ye çoktan kırmızı kart gösterdi. Ortada “sarı kart” falan yok. 7 Haziran 2015’ten beri Türk milletinin iradesine rağmen AKP iktidarı ayaktadır. Bugün kalkıp “AKP’ye biz sadece uyarı yaptık” demek sadece ve sadece kendi oluşturdukları bataklığın içinde debelenen Tayyip Erdoğan ve Mehmet Şimşek’e bir kurtuluş dalı sunmaktır.
Özgür Özel’in haklı olduğu tek nokta var. O oylar kendisinin değil. AKP’yi yıkması için Türk halkı tarafından bu oylar kullanıldı. CHP’ye tarihi bir vazife ve şans verildi.
Özgür Özel, “sarı kart” laflarını bırakmalı ve halkın iradesine amasız koşulsuz sahip çıkmalıdır.