CHP Kongresi’ni Özgür Özel kazandı. Özgür Özel, başından beri Kılıçdaroğlu’nun parti içi demokrasi görüntüsünü kurtarmak için öne çıkardığı “düşük profilli” bir aday olmakla eleştiriliyordu. Buna rağmen Kılıçdaroğlu o kadar başarısız ve vasat bir liderdi ki; bu adaya karşı bile kaybetti. Böylelikle kaybettiği on dördüncü ve sonuncu seçim, kendi partisinin kurultayı oldu.
“Düşük profilli” ifadesini ilk olarak AKP lideri Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım için kullanmıştı. Kendini AKP’nin lideri sanan Ahmet Davutoğlu’nu bir gecede saf dışı bırakmıştı.
O zamanlar Tayyip’in “düşük profil” tamlaması çok eleştirilmişti. Ancak AKP’nin yarattığı siyaset tiyatrosunda rol alanlar için bu ifade çok ama çok yerindedir. Tayyip Erdoğan elbette ki bu tiyatroyu, en çok da CHP sayesinde, 22 yıldır sorunsuz yürüttü. Kemal Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal”, “Memur Kemal” gibi lakapları büyük hevesle sahiplenirken, aslında halkın gözünde kendisine biçilen ana muhalefetin “düşük profilli” lideri imajını da sağlamlaştırmış oluyordu.
28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra CHP’deki muhalefetin ünlü “zoom toplantısı” dışarı sızdırıldı. Toplantıda en çok dikkati çeken, toplantıyı Ekrem İmamoğlu’nun yönetmesi, yönetilenler arasında ise Özgür Özel’in olmasıydı. Tabii herkes şaşırdı. Özgür Özel’i herkes Kılıçdaroğlu’nun “düşük profillisi” sanırken, o, bu sefer İmamoğlu’nun “düşük profillisi” olarak karşımızdaydı. CHP’nin meşhur lobi, kulis siyaseti ise tam olarak budur. Bilmeyenler öğrenmiş oldu.
AKP Türkiye’sinde artık “düşük profilli” figürlerle oynanan tiyatro tarzı siyaset, gerçek siyasetin yerini almıştır. Ana muhalefet de buna dâhil! Ekrem İmamoğlu dahi, perde arkası siyaseti tercih etmiş, halkın önüne çıkmaktansa, gölge oyununu seçmiştir.
Tüm bu “düşük profiller” yarışında herkes doğal olarak Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını bekliyordu. Nihayetinde her ay hoşuna gitmeyen bir il yönetimini tasfiye eden, tüm delegeleri kontrol eden biri, kendi partisindeki seçimi de kaybetmez herhalde değil mi?
Ancak CHP delegesi kendince gayet mantıklı bir kaygı ve sağduyu taşıyordu. Eğer kongreyi Kılıçdaroğlu kazansaydı, CHP yüzde 10’lara kadar düşerdi. CHP delegesi tehlikeyi gördüğü için diğer adayı seçti.
Peki, ama Türk halkının suçu ne? 18’lik liselilerden 80’lik çınarlara kadar herkes Kılıçdaroğlu’na adeta yalvardı, “aday olma kazanamazsın” diye.
CHP içinden tek bir sağduyulu ses, itiraz çıkmadı. Çünkü Özgür Özel dâhil herkes kariyerini düşünüyordu. Altın tepside verdiler seçimi Tayyip’e. Şimdi de güya aklandılar.
CHP teşkilatı, delegeleri, profesyonel siyasetçileri ve milletvekilleri bir refleks gösterdi. Partilerinin ve elbette elde ettikleri belediyelerin tehlikede olduğunu gördüler. Ve hep birlikte partilerini korumak için liderlerini gönderdiler.
Neden bu refleksi Türkiye için göstermediniz? Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması için parti teşkilatı ağırlığını koyamaz mıydı? Hadi Özgür Özel gibi kulis canavarlarını geçtik. Bir adet CHP’li milletvekili veya yönetici geçen sene öne çıkıp, “Sayın Genel Başkanım, siz aday olmayın. Türkiye bu seçimi kazansın ve AKP diktasını yıkan oyun kurucu kahraman olarak tarihe geçin” diyemez miydi?
Yerel seçim öncesi büyük bir bozgun ile karşı karşıya olan partinize acıdınız. Harekete geçtiniz ve Kılıçdaroğlu’nu devirdiniz. Türk halkına, Türkiye’ye hiç mi acımadınız? Genel başkanınız illa “ben aday olacağım” diye tuttururken bir taneniz çıkarak, “bu yanlıştır” diyemez miydi?
Yazık! Türkiye’ye yazık. CHP’liler kutlamaya devam ede dursun. Neyi kutluyorlarsa…