Dün akşam Ulusal Kanal‘da yayımlanan Çıkış Yolu programında Perinçek, Erdoğan hükümetinden Rusya’ya karşı sadakat istedi!
Evet, yanlış okumadınız; Perinçek dün akşam katıldığı yayında NATO’nun Karadeniz’e girmesi, Ukrayna-Rusya savaşı, İsveç’in NATO üyeliği konularında konuşurken, Erdoğan’ın tavrını “Rusya’ya sadakatsizlik” olarak eleştirdi:
“İsveç’in, Finlandiya’nın NATO’ya alınması, aynı zamanda Ukrayna’yı Rusya’ya karşı destekleyen saldırgan siyasetler. Maalesef bizim hükümetimiz, sayın cumhurbaşkanının yönettiği hükümet, Doğu Avrupa’da Rusya’ya sadakatsizlik yapıyor.”
Perinçek’in sarf ettiği sözler tam olarak bu. Perinçek ve tayfası epeydir zıvadan çıkmış vaziyetteler. Erdoğan’dan Taliban’a, Hizbullah’tan Hamas’a bilumum gerici yapı ve siyasetleri antiamerikancılık adı altında destekleyen Aydınlıkçıların esas olarak Çinci ve Rusçu olduğu hepimizin malumu. Ama işi “Rusya’ya sadakatsizlik” noktasına getirmeleri farklı bir boyuta geçtiklerini gösteriyor.
Osmanlının son zamanlarında siyaseten iyice zayıflayan padişahları kendi siyasetleri doğrultusunda yönlendiren sefirikebirler (büyükelçi) vardı. Bunlar zaman zaman Osmanlı hükümetini hatta padişahı tehdit etmekten bile çekinmezlerdi.
Anlaşılan Perinçek de Rus muhipliğini aşmış, kendini Rus Sefiri sanarak aklınca Sultan Erdoğan’a eleştiri adı altında ayar veriyor, Erdoğan’ı Rusya’ya sadakate davet ediyor.
Hayırdır, Türkiye Rusya’nın bir vilayeti oldu, Erdoğan Rus valisi, Perinçek de Rus Büyükelçisi olarak atandı da haberimiz mi yok?
Perinçek olayı artık basit bir işbirlikçilikten çıkmıştır. Adama sorsan Türkiyeciliğin bayrak tutanı önde gideni ama sadakati Rusya’ya!
Perinçek hukuk doktorudur ve bu ünvanını kullanmayı da kullandırtmayı da çok sever. Programa girerken adamları kendisini “Doktor Doğu Perinçek” diye tanıtırlar. Hoş kendi adamları dışında kimsenin de umurunda değildir Perinçek’in doktorluğu.
Neyse şimdi Perinçek’in komplekslerini bırakalım da, doktorasını geçtim, hukukla, siyasetçilikle en ufak bir alakası varsa, devlet adamlığı konusunda en ufak bir fikri varsa bir hükümetin sadakatinin sadece kendi ülkesine, kendi vatandaşına olduğunu, diğer ülkelerle de kendi ülkesinin çıkarlarına sadakat çerçevesinde ilişki kurabileceğini bilirdi.
Perinçek bunlardan haberi olmadığı gibi sadakatinin Rusya’ya olduğunu açıklayarak sadece işbirlikçi değil satılmış olduğunu da ortaya koydu. Perinçek’in ağzından çıkan her kelime demek ki sadık olduğu Rusya’nın sözleriymiş.
Şimdi Perinçek’in sadakatinin karşılığında Rusya’dan ne aldığını merak ediyorsunuzdur. Bunu ben de merak ediyorum açıkçası ama merak ettiğim başka şeyler de var:
Perinçek, sadakatini sadece Rusya’ya mı satmıştır?
Perinçek, parayı veren herkesin düdüğü gibi öter mi?
Diyelim ki, yarın bir gün Rusya ile Çin kapıştı; Perinçek kimi tutar?
Neyse neyse, Perinçekçilerin kafalar bugüne kadar en az birkaç kez yanmıştır zaten. Zor yerden sorarak bir de biz yakmayalım.