Türkiye’nin en geniş, en muhkem ve uyumlu siyasi cephesini Atatürk’e ve Türklüğe düşmanlık edenler oluşturuyor. Süper Kupa rezaletiyle bunu bir kez daha gördük, görmeye devam ediyoruz. Riyad’da aldıkları yaranın sancısıyla halen inleyip duruyorlar.
İlk şokla dut yemiş bülbüle dönen İslamcılar, Reislerinin hedef göstermeye başlamasıyla hep bir ağızdan “provokasyon” demeye başladı.
Sosyalistler, Türkleri Türk öcüsüyle korkutup bir yandan da şeriat rejimi Suudileri aklamaya çalışarak her zamankinden daha komik bir duruma düştü.
AKP’nin reklam havuzunda kulaç atan Aydınlıkçılar içinse konu daha ilk dakikadan itibaren çok netti. Perinçek’e göre Çin’le birlikte yol almaya başlayan Suudi Arabistan mağdur, Ata’sına sahip çıkan Türk milleti ve Türk takımları ise ABD’nin kuklası.
Ama Perinçek tarikatı hızını alamadı. Sırf Türk düşmanlığı uğruna uzunca süredir Erdoğan’a ve AKP’ye apaçık destek açıklamalarında bulunan Nişanyan’ın Riyad yorumlarını haberleştirdiler.
Sevan Nişanyan, en iğrenç eylemlerine rağmen sol, Ermenici, Kürtçü ve liberal çevreler tarafından sahiplenilmiş, dokunulmaz kılınmış biri. Son dönemde AKP’nin sosyal medya operasyon hesapları da zevkle takip edip yorumlarını haberleştiriyor. “Ateist yazar” Sevan Nişanyan şunu dedi, böyle konuştu…
Görüyoruz ki “ateist yazar” Sevan Nişanyan, AKP’den sonra çıtayı daha da yükseltmiş ve dünyanın en dinci rejimi Suudları da şövalye gibi savunmaya başlamış.
AKP beslemesi ilkesiz Aydınlıkçıların haberleştirdiği Nişanyan, tam Tayyip Erdoğan ağzıyla yorumluyor: Riyad’da provokasyon var.
Amacım Nişanyan’ın pislik kaynayan zihin tenceresinin kapağını açıp mide bulandırmak değil ama bunları aktarmak zorundayım.
Diğer Atatürk düşmanları gibi Nişanyan da İngiliz Başbakan Theresa May’in Riyad’da başı açık dolaşması için sonuna kadar esneyen Suud şeriatını açıklamaya yanaşmaz. Ama söz konusu Atatürk ve Türklük olunca Nişanyan tam bir eli kanlı Suud celladı kesiliyor:
Atatürk tişörtü ve “Ne mutlu Türk’üm diyene!” pankartı, ev sahibi ülkeye hakaret niteliğindeymiş. Ev sahibi ülke, her gün, her saat, her dakika kendisine “hakaret” eden ülkeye niye stat kiralamış o zaman? Ortada bir provokasyon varsa bunun arkasında, bile bile Türk takımlarını oraya sürükleyenler var. Atatürk’üne sahip çıkan Türk milleti değil.
Ama Nişanyan’ın başka. Dediğine göre Türkiye’de ara sıra Arap düşmanlığı “lağım gibi” (kendisi çok sever bu lağımcılık işlerini) taşıyormuş. Şımarık Kemalisler de seçim kazanan AKP’ye karşı bir savunma mekanizması olarak Atatürk hassasiyetiyle curcuna çıkartıyormuş.
İyi de… Atatürk hassasiyeti seçim kaybeden kitlenin çaresizlik gürültüsüyse bu endişe niye? Riyad olmadı, Cidde’de oynanır. Ama Erdoğan dâhil, böyle bir şeye hiçbir AKP’linin cesaret edemeyeceği ortada!
Peki, 20 yıldır seçim kaybeden bu çaresiz kitle, bu kadar zayıfsa sözüm ona Arap düşmanlığını nasıl taşırabiliyor? Gerçi konunun Arap düşmanlığıyla da alakası yok ki! Suudi yönetiminin gösterdiği tavrı Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya, kim gösterirse göstersin Türk milleti aynı şekilde kabaracak ve yine Fenerbahçe ile Galatasaray’ı yurda geri çağıracaktı.
Nişanyan ile Perinçekçileri buluşturan bir başka husus, işin stratejik yönü.
Nişanyan, olası bir Arap-İsrail savaşını kafasında kurgulamış, Türkiye’yi de bu savaşa Arap tarafında dâhil etmiş bile:
“Yarın Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir savaş çıkarsa Türkiye’nin rolü hayati nitelikte olacaktır. Türkiye’nin Arap ülkelerinin yanında savaşa katılmaması İsrail ve Batı ülkeleri için hayati bir mevzudur. Bu çerçeve içinde son 2-3 günlük futbol olaylarını değerlendirecek olursak, böyle bir ırkçı algının nasıl ve kimler tarafından kışkırtıldığını ve amacının ne olduğunu düşünmek gerekir.”
Hey maşallah! Ateist Ermeni yazara bak sen! Mehmetçiği Gazze’ye gönderiyor. Utanmasa (ki aklına gelmemiştir, utanmaz aslında) “haç ile hilalin savaşı” diyecek!
Ama Nişanyan, her saniyesi Türk’e küfürle geçen bir hasta ruh olsa da aklını yitirmiş değil.
Onun esas kaşıntısı Karabağ.
İsrail, Karabağ’da hem Erivan’a hem, Tahran’a, hem de Moskova’ya karşı Bakü’nün yanında yer almıştı. Filistin ise Hamas’ıyla, FKÖ’süyle daima Ermenistan’ın yanındadır. Nişanyan, İsrail düşmanlığı yapmasın da kim yapsın? Tabi sadece İsrail değil yıllardır gezip tozduğu, yaşayıp keyfine vardığı Batı’ya da düşmanlık taslıyor. Karışan yok nasılsa.
Riyad meselesi herkesin kimyasını ayrı bozdu. Baksanıza, Perinçek’i gerçek yüzünü göstermeye ve küfürbaz Nişanyan’la bir arada görünmeye sevk etmiş.
Nişanyan, kendi kepazeliğini de itiraf etmiş. Ona göre Atatürk, şımarık Kemalistlerin vampirlere gösterdiği sarımsak veya haç gibi. Eh, insan kendini bilsin tabi!
Türk düşmanlığı ve Atatürk nefreti böyle sefil kepaze bir şey işte!
Ateist Ermeni Nişanyan, bir bakmışsınız şeriatçı Suudilere kalkan oluyor. Çok ulusalcı geçinen, güya Ermeni iddialarına karşı aslan kesilen Aydınlıkçılar ise bu iddiaların en pespaye savunucusundan medet umar hale geliyor.
İbretlik.