Kobani olayları dolayısya Demirtaş’ın mahkemede verdiği ifadede, her geçen gün yeni bir gerçek ortaya çıkıyor.
Geçtiğimiz gün basına yansıyan ifadelerde Demirtaş, HDP’nin aslında Türkiya partisi olmadığını ifade etmişti. “Anavatanım” dediği Kürdistan’ın “Türkiye tarafından işgal edildiğini” söyleyen Demirtaş, aslında temsil ettiği siyasetin neden Türkiye partisi olamayacağını da ortaya koyuyordu.
Yıllardır bize HDP siyasetini Türkiye partisi diye yutturmaya çalışan, özellikle muhalif cephedeki bazı çevrelerin de iyi niyetli olup olmadıkları artık sorgulanmalıdır. Türkiye’ye işgalci diyen bu adamlarla hâlâ ittifak yapmayı öneren, ısrar eden her kim olursa olsun, artık iyi niyetinden şüphe ederek bakmamız gerekiyor.
Demirtaş’ın mahkeme savunmasında dün ifade ettiği bir gerçek vardı. Daha doğrusu bir itiraf: Selahattin Demirtaş’ın abisi Nurettin Demirtaş, halihazırda dağda elinde silahla Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı faaliyet gösteren bir teröristti.
Ama bu bilinmeyen bir gerçek değil. Selahattin Demirtaş’ın terörist kardeşi olduğunu, birinin dağda, diğerinin şehirde terör estirdiğini bilmeyen yok. Hatta Demirtaş’ın abisiyle “gurur” duymadığını da…
2015 yılında, AKP ile PKK cicim ayları yaşarken, dağda teröristleri eğittiği için gündeme gelen abisi için “Abim insanlık onurunu koruyor” demişti. Abisinin “insanlık” onurunu nasıl koruduğunu Türk milleti olarak çok iyi biliyoruz.
Selahattin Demirtaş’ın abisinin dağa çıkmasının sorumlusu kim dersiniz?
Kim olacak Türkiye Cumhuriyeti!
Evet, Demirtaş’a göre abisini dağa PKK değil Türkiye Cumhuriyeti çıkarmış. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti abisine siyaset yaptırmamış, abisi de ne yapsın, bari elime silah alıp dağa çıkayım, asker-sivil masum insanları öldüreyim demiş.
Madem devlet Kürtlere siyaset imkanı tanımıyor, Selahattin Demirtaş ne yapıyor o zaman? Abisi siyaset yapamıyor diye dağa çıkmış, peki Selahattin Demirtaş nasıl siyaset yapabiliyor?
İki kardeş var, birisi sözde siyaset yapamadığı için dağa çıkmış, diğeri de PKK uzantısı bir siyasi partinin eş genel başkanlığını yapmış. Aslında ikisi de PKK’lı. Aralarında tek bir fark var; birinin dağda, diğerinin şehirde isyan etmesi.
Kimse teröristliğine Türkiye Cumhuriyeti’ni kılıf yapmaya çalışmasın. Türkiye Cumhuriyeti kimseyi dağa yollamaz, kimseye dağa çıkın demez. Selahattin Demirtaş abisini dağa kendisinin göndermediğini, PKK’nın da göndermediğini, devletin gönderdiğini söylüyor ve ekliyor: “Ben abimin dağdan gelmesini istiyorum.”
Eğer Selahattin Demirtaş abisini çok seviyor ve dağdan inmesini istiyorsa, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı değil, PKK’ya karşı mücadele edecek. Çıkacak PKK’yı kınayacak, abisine teslim olup dağdan inmesi için çağrı yapacak.
Bunları yapmıyorsa da abisi üzerinden kimseye duygu sömürüsü yapmayacak.
Hem eline silah alıp dağa çıkacaksın, diğer taraftan takım elbise giyip Meclis’e girip siyaset yapacaksın, hem de “bize siyaset yaptırmıyorlar, o yüzden dağa çıkıyoruz” diye teröristliğini meşrulaştırıp Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlayacaksın. Sonra da “Türkiye partisiyiz” falan deyip Türklerin oyuna talip olacaksın.
Öyle bir dünya da, Türkiye de yok!