Kasım ayı ortalarında Perinçek’in Aydınlık’ı KKTC üzerine provokatif bir kampanya başlatmıştı. Putin’in 2008’deki hukuksuz Abhazya işgalinde memur ettiği kukla yönetim ile KKTC arasında karşılıklı tanınma öneriyorlardı. Bu amaçla bir Rus generaline Ulusal Kanal’da mikrofon uzatmayı bile ihmal etmediler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, tüm dünyanın tanıdığı garantörlük haklarına dayanarak meşrû bir şekilde yürüttüğü 1974 Barış Harekâtı sayesinde Kıbrıs Türkleri soykırımdan kurtulmuştu. Kuzeyde kurulan KKTC devleti, uluslararası kamuoyu tarafından tanınmamakla birlikte görüşmelerde muhatap alınıyor.
Faşist Putin’in Gürcistan toprağını işgal edip uydurduğu sözde Abhazya Cumhuriyeti ise hem Gürcü soykırımı gibi iğrenç bir leke taşıyor, hem de uluslararası hukukta hiçbir dayanağa sahip değil. Aydınlıkçıların KKTC’ye “tanınma” adı altında nasıl bir yalnızlaştırma ve haydutlaştırma tuzağı tertiplediğini o gün kaleme almıştık. (https://tinyurl.com/5n6pnud4)
Bugün Perinçek yeni bir KKTC provokasyonu ile kaldığı yerden devam ediyor. Abhazya provokasyonunu, Falyalı’nın arşivinden çıkan görüntüler yüzünden KKTC siyasetinde deprem yaşanan bir acziyeti ânında devreye sokmuşlardı. Bugün ise KKTC’nin başına çorap örmek için Ukrayna’nın işgalini fırsat olarak kullanıyorlar…
Aydınlık’ta bugünkü manşet, “Rusların Atilla Harekâtı” şeklinde. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı kastediyorlar. Harekâtın TSK’daki kod adı Atilla’ya vurgu yaparak. Yani Rus kamuoyunun Ukrayna’daki işgale bakışı buymuş. Ukrayna’yı “kendi Kıbrısları” gibi görüyorlarmış. St. Petersburg’dan bir akademisyen böyle diyormuş. Aydınlıkçılara göre Türk halkı da böyle görmeliymiş.
Ama Rus akademisyen bununla kalmıyor. Aydınlık, Dr. Avrutina’nın ağzından dört dörtlük bir PKK söylemine mikrofon tutmuş. Kadının derdine bak: Ukrayna’da eğitim dili nasıl Ukraince olurmuş! “Efendi millet” Rusların dili olmalıymış!
Kiev 8 senedir “bölge insanının” üstüne bombalar yağdırıyormuş da Ruslar eziliyormuş da Rus kimliği baskılanıyormuş da…
Kharkiv’de Kherson’da işgalci avına çıkan Rus kökenli “bölge insanı” hiç öyle demiyor ama!
2014’ten beri işgal altında tuttukları Donbas’ta Moskova’ya bağlı mafyatik bir suç örgütlenmesinden başka hiçbir şey yok. Muhayyel Donetsk ve Luhansk, Putin’in Ukrayna’nın başına bela ettiği birer PKK’dan farksız aslında! En büyük yalanlara 6 saat ömür biçilen şu sosyal medya çağında utanmadan Putin’in yalanlarını saydırmaya devam ediyorlar.
Bir yandan da Lavrov’un demecine yer vermişler. Lavrov, Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıma kararına değinirken KKTC örneğini vermiş. Oysa Lavrov’un bu çıkışı Güney Rum Kesimi’nin Atina ile ortak tavır takınmasıyla alakalı. Zira Rumlar da hava sahasını Rusya’ya kapatanlar kervanına katıldı. Yani mesele Lavrov’ın KKTC aşkından kaynaklanmıyor. Öyle olsa yıllardır Rusya KKTC’yi niye tanımıyor? Ve Moskova’daki PKK bürosu on yıllardır neden hâlâ faal?
Perinçek’in can attığı sinsi plana göre savaş suçlusu Rusya’nın uluslararası hukuka aykırı olarak kurduğu sözde Donetsk, Luhansk, Abhazya, Güney Osetya, Transnistria gibi haydut devletler ile KKTC birbirini tanıyacak.
Bu dört ay öncesine göre artık çok daha tehlikeli bir provokasyon. Dünya sisteminin kaybedeni Rusya, şu an Sırbistan’a uçak uçurmak için Güney Kıbrıs’ın bile güneyinden geçen bir çember çizmek zorunda.
Savaş büyür mü, uzar mı bilemeyiz. Ama süreç sonunda kurulacak bir yeni dünya mutabakatı KKTC’yi suç ortağı kabul edip Rum kesimine ilhakına karar verirse ne yapacağız?
Tüm dünya Ukrayna’nın haklı direnişinde birleşmişken varlığı meşrû bir KKTC’yi soykırımcı Putin’in iflas etmiş IV. Reich’ına eklemlendirmenin sonucu Kıbrıs Türklüğünün sonu demektir. Ama Perinçek’in de istediği zaten budur. Bu, 1974’ten beri Kıbrıs’ta Türk ordusunu işgalci kabul eden Perinçek’in en büyük rüyasıdır. Kıbrıs belki Rusya’ya yâr olmaz ama Türklere de yâr olmaz. Perinçek daha Allah’tan bela mı istesin?
Not: İleri Yayınları’nın yakın siyâsî tarih külliyâtına en büyük 10 hizmetinden birini soracak olursanız, Özgür Erdem’in 2015’te kaleme aldığı “Doğu Perinçek’in 50 Yılı”dır derim. Perinçek’in 1965’ten günümüze bütün ipliğini pazara çıkaran bu eserde Aydınlık tarikatının Kıbrıs’a, Kıbrıs Türklüğüne ve Denktaş’a ne gözle baktığını tartışmasız tarihî belgelerle görürsünüz.