31 Mart seçimlerinin pek çok kazananı ve kaybedeni oldu. En büyük kaybeden hiç kuşkusuz Tayyip Erdoğan.
Peki, seçimin en büyük kazananı kim dersiniz?
CHP’nin on yıllar sonra tekrar birinci parti olması dolayısıyla Özgür Özel mi?
Başta Erdoğan olmak üzere tüm devlete karşı kazanan İmamoğlu mu?
Ankara’da AKP’nin adayının neredeyse iki katı oy alıp rekora imza atan Mansur Yavaş mı?
Eğer bunlardan birini düşündüyseniz büyük yanıldınız. Çünkü bu seçimin en büyük kazananı Perinçek!
Evet, yanlış duymadınız. Şimdi diyeceksiniz ki, “toplamda 37 bin oy almış biri nasıl seçim galibi olur?” Şayet Perinçek kafası yaşarsanız her şey mümkündür.
Seçim gecesi partisinin kanalına çıkan Perinçek, partisinin sistem surlarında gedikler açtığını anlatarak 4 tane muhtarlık(!) kazandıklarını açıklıyordu.
Evet, yanlış duymadınız. Perinçek’in tarihi başarısı, dört tane muhtarlık kazanmakmış. Seçim sonuçları açıklandığından beri tüm Türkiye Atlantik sisteminin surlarında gedik açan Sivaslı, Uşaklı, Adanalı ve Kahramanmaraşlı devrimcilerin kim olduğunu merak ediyor!
Şimdi elbette kimileriniz itiraz edebilirsiniz; ama kanuna göre muhtar adayları partilerden bağımsızdır, hiçbir parti muhtar adayı gösteremez diye. Haklısınız elbette, partiler muhtarlıklara aday gösteremiyor.
Ama işte Perinçek kafası tam da böyle bir şey. Perinçek, bu ülkede her şey olunabileceğinin, bir tek rezil olunamayacağının kanlı canlı kanıtı. 2002 yılında 41 milyon seçmenden sadece 160 bin kişinin oyunu alan Perinçek, yıllar içinde her seçimde oylarını biraz düşürdü. 24 Mart seçimlerinde seçmen sayısı 61 milyona çıktı, seçmen sayısı 20 milyon arttı, Perinçek’in oyu 37 bine düştü. Ama sorsanız her seçim öncesinde barajları yıkıyorlar, milli hükümetler kuruyorlar…
Perinçek ve Aydınlık, yıllar içinde AKP yandaşlığında trol seviyesinin bile altında kalan bir siyasete evrildi. Haliyle partisi de eridikçe eridi. Sanırım Perinçek’in oy sayısı olarak geçtiği tek lider Davutoğlu. Yani Perinçek sadece oy değil, itibar da kaybetti ve bugün yaptığı açıklamalar “tımarhanelik” denecek türden.
Perinçek, Türk siyasetinin en kıdemli Maocusudur. Perinçek’in aklı 70’lere gittiyse, kırdan şehre devrim modeli çerçevesinde dört tane muhtarlığı sistemde gedik açmak adına çok büyük bir başarı olarak görmüş olabilir.
Bu seçimde kırlara ağırlık vererek kırlarda “çoban ateşleri” yakan Perinçek ve partisinin bir sonraki hedefi, şehirlerde devrimin temellerini atacak hamleler yapmak olmalı. Ne mi? Mesela şehirlerde de temelden başlayıp apartman yöneticiliği, hatta büyük oynayıp site yöneticiliği falan kazanabilirlerse ve kırdan gelen dalgayla şehirdeki yapıyı birleştirebilirlerse başarı kaçınılmaz!
Tabi Perinçek ve partisi için bu uzun soluklu bir mücadele. Hatta Mao’nun “uzun yürüyüş”ünden bile çok daha uzun. Perinçek yaklaşık 60 yıldır bu hareketin başında. 60 yılda 4 tane muhtarlık kazanacak noktaya geldilerse, birkaç yüzyıl içerisinde iktidara gelebilirler.
Allah kimseyi Perinçek kadar acınacak hale düşürmesin diyeceğim de, Perinçek Ulusal Kanal‘da konuşurken söylediklerini not alan program sunucusu vardı. Elde kalem, gözler Perinçek’te, ağzından çıkan her harfi yazıyordu çok önemli şeyler söyleyecek diye. Allah asıl kimseyi o sunucunun durumuna düşürmesin!
Perinçek de çok kasmasın. Madem muhtarlık o kadar önemli, bir dahaki seçimde muhtar adayı olsun. Olur da kazanırsa, en azından Erdoğan kontenjanından Hacca falan götürürler, belki yurt dışında bir iki yer görür.