60 PKK-PYD’li teröristin Suriye Kamışlı’dan Ilyushin II-76 tipi bir Rus askerî kargo uçağı ile Ukrayna’da Rus saflarında işgale katılmak üzere Belarus’a gönderildiği birkaç gün önce basına yansıdı. Ardından da buradan Kharkiv’e götürüldükleri bildirildi. 60 kişilik bir birlik sayıca az görünse de bunların Suriye’de epey bir şehir savaşı tecrübesi olduğu düşünülünce bunun pek de öyle azımsanacak bir destek olmadığı anlaşılıyor.
Bundan da daha önemli bir destek ise PKK’nın üst düzey yöneticisi Duran Kalkan’dan geldi. Kalkan, PKK’ya yakın olduğu bilinen Medya Haber’e yaptığı açıklamada Ukrayna ve Rusya için şunları söylüyordu:
“Ukrayna yönetimine sahip çıkan politikalardan hiçbirisi devrimci demokrat, doğru olamaz. Ukrayna’da hükümet filan yok emperyalizmin kuklası var. Şimdi de yaptıklarının bedelini ödüyorlar. Ukrayna’nın işgalden kurtarılması meselesi filan değildir. O yönetim bir işbirlikçiydi, uşaktı… Bağımsız devletlermiş de egemenlik hakları varmış… Ne egemenliği, bağımsız devleti?”
Ukrayna’ya “emperyalizmin kuklası”, “işbirlikçi, uşak” gibi sözlerle saldıranın PKK elebaşlarından biri olması garabeti ayrıca önemli tabii… Fakat daha da önemli olan, PKK’nın kendisini yaratan iki emperyaliste de, yani hem Rusya’ya hem de ABD’ye borcunu ödemekten asla kaçınmamasıdır.
PKK, SSCB’den de destek alan Stalinist bir örgüt olarak kuruldu ama daha ilk andan itibaren hem Avrupa’da kendine hamiler buldu, hem de çok çabuk ve kolay bir şekilde ABD’ye de yakın bir pozisyona geçmeyi başardı. SSCB’nin yıkıldığı dönemde ise ideolojik alanda da Marksizm-Leninizm’den vazgeçtiğini açıklayan PKK, artık uşaklık edeceği baş efendi olarak ABD’yi seçmişti. Fakat bu durum Rusya ile aralarındaki ilişkilerin bozulacağı ya da gerileyeceği anlamına asla gelmiyordu.
Öyle ki PKK, Türkiye’nin Batı İttifakı’nın içinde yer alması dolayısıyla ABD ve Avrupa’da kendisini destekleyen ülkelerce terör listesinde tutulurken Rusya’da hiçbir zaman yasadışı olmadı. Hatta dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir şey Rusya’da vardı ve hâlâ var: Moskova’daki “yasal” PKK bürosu!
Her ne kadar PKK, artık ABD eksenli bir terör örgütü olmuşsa da ilk aşkı Rusya’dan asla vazgeçmemiş, onunla işbirliğini de korumuştu. Nitekim bu ikili uşaklığın fiilî uygulama şansını 2011’den sonra Suriye’de bulacaktı.
Suriye’nin kuzeyi için hem ABD’nin, hem de Rusya’nın planı Kürt özerkliği, hatta eğer mümkünse bir PKK devletçiğiydi. Çıkarların ve planların örtüştüğü böyle bir uygun zaman ve zeminde PKK esas olarak Amerika’nın saha gücü olarak çalışsa da Rusya’nın desteğini memnuniyetle karşılamaktan da, ona hizmet etmekten de geri kalmamıştı. PKK/PYD/YPG Amerika’nın olduğu kadar Rusya’nın da himayesinde gelişmişti.
Şimdi Rusya’nın Ukrayna işgali PKK’ya, şu durumda ikincil ama tarihsel olarak ilk efendisi olan Rusya’ya hizmet etmek için bir fırsat verdi. Onlar da bu uşaklığı şimdi olanca terör alışkanlıklarıyla, vahşetleriyle yerine getirecekler.
Kime uşaklık ederseniz edin; uşaklık uşaklıktır.
Efendi ABD, Rusya ya da Çin olsun fark etmez.
Fakat PKK üst düzey bir uşaktır. Aynı anda Suriye’de ABD’nin, Ukrayna’da Rus emperyalizminin askeri olmayı başarabilen bir katmerli uşak!
Burada, on yıllardır PKK’nın kuyruğuna takılan Türkiye’nin bir kısım “sosyalistinin”, şimdi de Rusya’nın kuyruğuna takılmalarına ne ad vermek gerekir diye de sormadan edemeyeceğim. Neyse bırakalım, bu soruya da muhatapları kendileri cevap versin…