Putin, geçen yıl Ukrayna’da yaşadığı hüsrandan ötürü ertelediği yıllık basın toplantısını bu yıl 14 Aralık’ta gerçekleştirdi.
Dört saatlik konferansta Türkiye’yi kast ederek sergilediği küstahlığı ise iki gün sonra, tam bir medya karartması eşliğinde ve dolaylı yoldan, Bulgaristan Başbakanı Nikolay Denkov’un tepkisinden öğrendik.
Öncelikle Putin’in ağzından çıkanlara bir göz atalım. TASS muhabirine verdiği uzun cevapta Ukrayna savaşını meşrulaştırırken bakın Türkiye’yi konuya nasıl dâhil ediyor:
“Elinde Türkiye yazılı levha tutan bir arkadaş görüyorum. O ve Türkiye’dekiler biliyor ki Osmanlı-Rus Savaşları’nın bir neticesi olarak bütün bir Karadeniz bölgesi Rusya’ya dâhil oldu. Bunun Ukrayna ile ne ilgisi var? Kırım’ın da Karadeniz bölgesinin de Ukrayna ile bir bağlantısı yok.”[1]
Habertürk’ün haberinde Putin’in sadece 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)’ni kastettiği ifade edilmiş. Bu hatanın sebebi de Türk basınındaki kısıtlı haberler gibi ikinci el.[2] Zahmet edip Kremlin’in sayfasına bakan olmamış.
Putin, 16. yüzyılda Korkunç İvan’ın Kazan Hanlığı’nı ortadan kaldırmasıyla başlayıp 93 Harbi’ne kadar süren Osmanlı-Rus savaşlarının tümünü kast ediyor. Bir Türk’ü görür görmez spontan bir şekilde sataşmayı ona yöneltip bu cümleleri sarf etmesi önemli.
Ama bu, 2023 yılına veya son döneme has bir durum değil.
2000 yılında ilk defa Başkanlık seçimlerini kazandıktan sadece bir ay sonra Putin’in ağzından çıkanlar bundan farklı değilmiş. Farklı olan Türk basınıymış. Yazmış:
“Putin, önceki gün Sivastopol’u ziyareti sırasında ‘nostaljik’ açıklamalar yaptı. Ukrayna’ya ait olan Sivastopol’da, iki ülke arasındaki anlaşmalar uyarınca Rusya’nın Karadeniz donanması bulunuyor. Putin, ‘Rus donanması asıl zaferlerini Karadeniz’de kazandı. Buraya boşuna Rus denizi adı takılmadı’ dedi. Rus lideri, donanma merkezinin Sivastopol’dan kesinlikle ayrılmayacağını da söyledi.”[3]
Demek ki Putin’in ikide bir Deli Petro’nun Baltık seferlerini övmesi boşuna değil. Adam yeni delirmiyor. Hep deliymiş.
Ruslar, Ukrayna’ya saldırırken tüm Rusçu tezleri kendileri çürütüyordu. Mesele Ukrayna’nın NATO’ya girme niyeti, AB’ye katılmak istemesi veya ABD’nin kaşıması değildi. Putin Ukrayna diye bir yerin aslında olmadığını ve oranın aslında tarihi Rus toprağı olduğunu ilan etmişti. Hatta Ukrayna’yı Lenin uydurmuştu.
Putin, hasta zihninin ürünü olan bu mantıkla sadece Türkiye değil, Karadeniz’e kıyısı olan tüm devletleri hedefine almış oluyor.
Bulgaristan Başbakanı’nın tepki vermesi son derece doğal çünkü 93 Harbi, Rusların Yeşilköy’e kadar ilerlemesiyle sona ermişti. Çekilmelerini sağlayan, İngiltere olmuştu.
Yoksa Ruslara kalsa ne Bulgaristan, ne Romanya, ne Ukrayna ne de Gürcistan ve Azerbaycan vardı… Hele İstanbul zaten Dostoyevski’nin hayallerindeki Rus başkentiydi!
Türkiye’deki Rus istihbarat-medya şebekesi o kadar güçlüymüş ki, Putin’in bu sözleri Türkiye’de doğru dürüst haber bile olmadı. Rusya deyince ilk akla gelen Aydınlık bile Putin’e sansür uygulamış oldu.
Ayrıca Putin’in bu doğrudan tehdit içeren konuşması karşısında ne Türk dışişlerinden, ne Erdoğan’dan ne Saray kadrosundan ne de siyaset yelpazesinin herhangi bir cenahından herhangi bir tepki yok.
Fakat…
Türk Solu, Ukrayna Savaşı’nın başından beri yazdığı her konuda tek tek haklı çıktı ve bu konu bir istisna değil.
Topyekûn işgal girişimine 48 saat kala Okan İşbecer, şu tespitte bulunmuştu:
“Donbas’ı isteyen, Kars’ı, Ardahan’ı hatta İstanbul’u da ister.”[4]
Tüm Karadeniz’in Rusya’ya dâhil olması yani Karadeniz’in “Rus gölü” olması söyleminin sebebi Putin’in votkayı fazla kaçırması değil. İstekleri batıda Yeşilköy, doğuda Kars ve Ardahan’dan ibaret değil. Aslında Karadeniz’den de ibaret değil!
Güney Akdeniz sahillerinde biriken Rus nüfus varlığı, Türkiye’ye güvenli liman olarak yerleşmiş Rus mafyası ve fiilen Rus toprağı haline gelmiş Akkuyu nükleer santrali de bu açıdan elimizde patlamayı bekleyen pimi çekilmiş birer bomba.
Neredeyse iki yıldır Ukrayna toprağının yüzde 18’ini elinde tutan Rusya, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm Karadeniz kıyı hattına da ayan beyan göz dikiyor.
İşgal altındaki Abhazya’nın sözde yönetimi ile yapılan anlaşmayla Rusların burada yeni bir donanma üssü kuracak olması hiç şaşırtıcı değil. (Dedeağaç’taki ABD üssünden Türkiye’yi işgal planları okuyan güzide basınımızın burnumuzun dibindeki yasadışı Rus üssünü görmesini çok beklemeyelim.)
Ha bir de… Tüm bunlar olurken, Türk Deniz Kuvvetleri’nin başında Türkiye dâhil üç NATO ülkesinin kıyıdaş olduğu Karadeniz’de NATO’yu istemeyecek kadar harita bilgisinden yoksun (en iyi ihtimalle) bir amiral var.
[1] Kremlin, 14 Aralık 2023
http://en.kremlin.ru/events/president/news/72994
[2] Euractiv, 15 Aralık 2023, “Bulgaria PM sees ‘imperial ambitions’ behind Putin’s Black Sea comment”
[3] Milliyet, 20 Nisan 2000, “Putin: Karadeniz Rus gölü”
https://www.milliyet.com.tr/dunya/putin-karadeniz-rus-golu-5323104
[4] Türk Solu, 22 Şubat 2021, “Donbas’ı isteyen, Kars’ı, Ardahan’ı hatta İstanbul’u da ister”
https://www.turksolu.com.tr/donbassi-isteyen-karsi-ardahani-hatta-istanbulu-da-ister/