Geçtiğimiz hafta sonu Aydınlık gazetesinde eski TBKP’li (TKP), sonranın “Âkil Adamı” ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum imzalı bir yazı yayınlandı. Aslında bu metin, Mehmet Uçum’un Saray’daki “Yeni Anayasa Genel Değerlendirme Çalıştayı”nda yaptığı konuşma. Perinçek’in Aydınlık’ı da Saray aparatı olmanın gereğini yerine getirerek bu metni yayınlıyor.
Bu konuşma metni, Tayyip Erdoğan’ın danıştığı aklı incelemek bakımından önemli. Mehmet Uçum, gençliğinde komünist olarak, şimdi de bir Saray danışmanı olarak Cumhuriyet düşmanlığı misyonunu yerine getiren ilginç bir tip. Metnin asıl özelliği ise, yerel seçimlerden hemen sonraki seçimsiz uzun dönemde bizleri bekleyen gündemin ipucunu vermesi.
AKP iktidarının ilk gününden beri Türkiye’de bir “Yeni Anayasa” lafı çevrilir durur. Ama bu tartışma her defasında sona erer. Çünkü Erdoğan’ın, AKP’nin ve Saray efradının gerçekte “Yeni Anayasa”dan kastı bambaşka bir şeydir.
Bütün sorun, ilk 4 maddedir. Siyasal İslamcı Tayyip Erdoğan’ın ta başından beri liberallere, Kürtçülere, Mehmet Uçum gibi komünist eskilerine ve elbette kendi gibi İslamcılara vaadi, Türkiye Cumhuriyeti’nin özü olan Anayasası’ndaki ilk 4 maddeyi fethetmektir.
Yani hep içlerinde tuttukları dert, rejimin cumhuriyet oluşu, cumhuriyetin nitelikleri, dilin Türkçe oluşu, İstiklâl Marşı, Türk bayrağı ve Başkent Ankara’dır.
Zaten bu yüzden anayasaya dair AKP’nin öne sürdüğü her mayın eşeği, her çıkış, her haddini bilmezlik kamuoyunda sertçe yankı bulurdu ve tartışma böylece sona ererdi.
Fakat Hukukçu Mehmet Uçum’dan anlıyoruz ki artık Tayyip Erdoğan, kamuoyunu bir kez daha yokluyor ama anlaşılan bu defa daha ötesine niyetleniyor.
Mehmet Uçum, ilk 4 maddeyi tabi ki ağzından kaçırmıyor. Bu çerçevenin dışında düşündüğünüz zaman, verdiği ikna edici örnekleri görüp hak vermeniz bile mümkün. Mesela, 1924 Anayasasını yapanlar 1921 Anayasasına tabiydi, diyor. Vallahi de billahi de doğru. Ama 1924 Anayasası, Ankara’da kurulan devleti mi ortadan kaldırdı? Mehmet Uçum, bu gerçeği ustaca geri planda tutuyor.
Mehmet Uçum’un uzun konuşması boyunca varmak istediği yer şurası: Cumhuriyet halk idaresi ise, meclis de yetkiyi halktan alıyorsa yeni anayasayı hiç kimse denetleyemez. Buna Anayasa Mahkemesi de dâhil.
İslamcı Tayyip Erdoğan’la komünist Mehmet Uçum, işte tam da burada ortaklaşıyorlar. Menderes’in “Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” gericiliğinde.
O zaman 1934’te tüm yetkiyi Hitler’e veren referandum halk iradesi oluyor, buna karşı çıkanlar darbeci! Bakın, bu ağzı çok laf yapan adam hesapta hukukçu!
Böyle olunca Uçum’un tabiriyle yeni anayasayı denetlemek isteyen de otomatik olarak darbeci oluyor. Hem zaten mevcut Anayasa, darbe kalıntısı değilmiş midir? Hah işte! Darbecinin anayasasını da darbeciler savunurmuş zaten!
Nasıl yağma ama? Cumhuriyetine sahip çıkan millet darbeci olacak, örümcek beyinli güruh millî irade!
Oysa 82 Anayasasının 61 Anayasası’ndan devraldığı ilkeler, zaten 24 Anayasası’ndan geliyor. Ruhu aynı, çünkü devlet aynı.
Yani mesele olağan durum, olağanüstü durum falan da değil. İlk 4 madde dışındaki tüm maddeler, zaten müzakereye açık. 82 Anayasası’nın ilk 4 maddesinin korunumu, devletin özü, yani ta kendisiyle ilgilidir.
Peki, hedeflerinin ilk 4 madde olduğundan nasıl eminiz? Çünkü ilk 4 maddeye dokunmaksızın yapılacak her değişiklik için –elbette AYM tasarrufu saklı kalmakla birlikte imkânlar sonuna kadar var.
Üstelik bu defalarca yapıldı. İslamcıların “yamalı bohça” ifadesiyle Anayasa’ya düşmanlıklarını her fırsatta dile getirmesi tam da bu yüzden.
Ortada olağanüstü bir durum olsa ve siyasi iktidarın niyeti temiz olsa, buna göre hazırlanıp referanduma götürülecek bir yeni anayasa zaten ilk 4 maddeyi, yani devletin ruhunu muhafaza edecektir.
O halde geriye kalan tek ihtimal, AKP’nin ilk 4 maddeyi bertaraf etme isteği. Bu, açık açık Türk devletini ve Türk milletini ortadan kaldırma teşebbüsüdür.
Erdoğan’ın akıl danesi diyor ki biz devleti yıkalım ama Anayasa Mahkemesi sussun. Halkı, orduyu, basını, siyaseti, kurumları, sendikaları büyük ölçüde sindirip susturduk. Son engeli de kaldıralım ve Türkiye cumhuriyetini yok edelim.
Böylece şunu da fark ediyoruz. Devlet Bahçeli’nin 3 yıldır Anayasa Mahkemesine yaptığı saldırıların sebebi buymuş.
Bizden uyarması. Bu zamana kadar Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya çalışan Şeyh Sait’inden Apo’suna, Seyit Rıza’sından Fetullah’ına, tüm teröristlerin sonu bellidir. Onların izinden gidenlerin sonu, bunlardan daha hayırlı olmayacak.