Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine vize vermesinin ardından iktidar basınında çıkan haberler sürecin nasıl bir seçim malzemesi olarak kullanılacağını gösteriyor.
Yeni Şafak’ın bugünkü haberi: “Türkiye’nin milli savunma hamlesi ABD’ye geri adım attırıyor: F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyarız! Ama bunu çözmeliyiz…”
Erdoğan’ın 1 koyup 3 aldığı, Türkiye’nin her masada olduğu ve süreci yönlendirdiği bir senaryo pazarlanacak.
Şimdi ise bunun hazırlıkları yapılıyor.
Türkiye’nin milli savunma hamlesi dış güçlerin gözünü korkutmuş, kartlar yeniden dağıtılmış ve ABD Türkiye’yi F-35 programından çıkardığı için çok pişmanmış(!)
Ama “çözülmesi gereken ufak bir mesele” varmış.
Peki neymiş bu mesele?
Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400’ler ABD ile işbirliğine engel oluyormuş.
“Ufak” dedikleri mesele, üzerinde herhangi bir uzlaşma imkanı olmayan ve Türkiye’nin program dışı kalmasına sebep olan konu zaten.
ABD, İsveç’in NATO üyeliğiyle alacağını aldı; karşılığında da Senato’ya F-16’ların Türkiye’ye teslim edilmesi gerektiğine dair “garantisi olmayan” bir tavsiye mektubu gönderdi.
Bu durumda neden ABD Türkiye’ye yeni bir şey vermek zorunda olsun ki?
Kaldı ki Senato’dan Türkiye’ye F-16 teslimatı yönünde çıkacak karar bile kesin değil. Her an Türkiye’nin önüne yeni şartlar getirilebilir. Diğer taraftan AKP iktidarını zora sokmamak ve onlara yeni bir propaganda aracı sunmak için teslimatı sorun çıkarmadan geçirebilirler. Bunlar ihtimaller… Ne olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ancak süreç nasıl ilerlerse ilerlesin Türkiye ödediğinden fazlasını almış değil.
İktidarın yaratmak istediği algı ve gerçekler arasındaki fark, AKP’nin propaganda aygıtının nasıl işlediğini gösteriyor.
Son beş yıllık süreçte yaşanılanları ortaya koyalım.
Türkiye düşen Rus uçağının diyetini ödemek için 2,5 milyar dolarak ödeyerek S-400 savunma sistemlerini satın aldı ancak bunların kurulumu bile yapılamadı. Ödenen paralar çöp oldu. Yıl 2019…
Ardından 1,4 milyar dolar ödenerek dahil olunan F-35 programından diskalifiye edildi; hem F-35’lerden hem de Türkiye’de kurulacak F-35 sanayisinden mahrum kaldı.
ABD’nin F-35’leri teslim etmeyeceği anlaşıldığında “el düşürüldü”. Ama ne el düşürme! ABD’nin kırk küsür sene önce ürettiği F-16’lara talip olundu.
Şimdi ise bu uçakların Türkiye’ye teslimatına yönelik haberler sevinç dalgasına sebep oluyor. Oysa başlanılan noktanın çok daha gerisindeyiz.
Üstelik Türkiye bu yola girmeden önce Yunanistan’dan çok daha büyük bir hava gücüne sahipken, ABD’nin yeni teslimatlarıyla birlikte Yunan Ordusu Türkiye’nin elinde olmayan kırk adet F-35 gelişmiş savaş uçağına sahip olacak.
Türkiye aynı sayıda F-16 uçağı için 23 milyar dolar ödemek zorundayken, Yunanistan 8 milyar dolar ödeyecek.
Üstelik Yunan Ordusu bununla yetinmeyerek bir o kadar da Fransa’dan Rafale tipi savaş uçağı satın aldı.
Beş senenin sonunda geldiğimiz noktaya bakalım.
Yunanistan ordusu ciddi anlamda askeri envanterini arttırmış durumda. İsveç’in NATO üyeliğine kabulü, Yunanistan’ı Ege’de hakim güç haline getiriyor. Yunan açısından büyük başarı! AKP iktidarı ise kılıfından henüz çıkaramadığı S-400’lerle ve geleceği söylenen eski tip F-16’larla bayram ediyor.
Seçim malzemesi olarak kurgulanan sahte gerilimlerin Türkiye’ye faturası budur. ABD’ye kafa tutmak için harcanan dolarlar şimdi de ABD’yle barışmak için harcanıyor.