Şeyh Sait provokasyonları devam ediyor. Dün Bursa Ülkü Ocaklarının karşına Şeyh Sait pankartı açıldı. Hem ırkçı-şovenist DEM hem de dinci-şovenist Hüdapar halkı kışkırtan ve Türk devletine ve ulusuna hakaret eden açıklamalarla süreci kışkırtmayı sürdürüyor.
Şeyh Sait provokasyonlarının fitilini AKP çekti. Diyarbakır’ın meydanlarını ve bulvarlarını bu isimle kirletme kararı veren AKP’li belediye kayyımıydı. Gözlerden kaçan kışkırtmayı, Ümit Özdağ duyurdu. Sonra CHP, İyi Parti dâhil olmak üzere tüm muhalefet partilerine sirayet eden bir tartışma başladı. Bütün AKP provokasyonlarında olduğu gibi PKK ve uzantısı olan partiler üzerlerine düşeni yaptı. Ancak farkındaysanız şu ana kadar hiçbir AKP’li topa girmedi.
Dün TBMM’de AKP’li vekillerle DEM (HEDEP’in yeni adı) vekili Saruhan Oluç arasında ilginç bir tartışma yaşandı. Oluç seçimlerden önce de AKP’ye göz kırpan, kendi basit ifadeleriyle adeta “Kürtlerin oyunu” toplu halde pazarlayan açıklamalar yapan bir isimdi. Yine aynı çiğlik ve düzeysizlik ile AKP’lilere bazı hususları hatırlattı ve ekledi:
“Su içeceğiniz kuyuya tükürmeyin.”
Önümüzde bir takvim var. Öncelikle İsveç’in NATO üyeliği TBMM’de oylanacak, sonra da yerel seçimler gelecek. Belli ki AKP’nin MHP’ye bu süreçte işi düşecek. %40 artı 1 tartışmasının birden bitmesi bundan. Ancak İsveç meselesi ve yerel seçimler geride kaldıktan sonra masalara tekrar oturulacak.
31 Mart 2024’te ve sonrasında AKP’nin elini rahatlatmak için, bir taraftan Özgür Özel çapsızlığı ve vasatlığı aracılığıyla CHP ile DEM’i aynı kareye sokuluyor, diğer taraftan AKP (MİT) ile terör örgütü PKK arasında masa altı diplomasisi devam ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli emekli generalleri 83 yaşında cezaevinde can verirken, PKK dosyasından hapiste olan “yaşlı ve hasta mahkûmlar” için görüşmeler bahanesiyle AKP ile DEM arasında bağlar yeniden örülüyor. Şeyh Sait provokasyonu ise AKP, Hüdapar ve DEM arasında yeni bir ittifak zemini yaratmak için ideolojik bir tutkal gibi kullanılıyor.
Oluç’un Meclis’te ağzından kaçırdığı ya da bilerek açıkladığı, teröristbaşı Apo ile yürütülen görüşmeler ile ilgili demecini PKK yanlısı ajanslar uzun bir alıntı şeklinde yayınladı. Aşağıya biz de aktarıyoruz:
“2013-2015 yılları arasında İmralı Adası’nda çözüm süreci müzakerelerini sürdüren sizin iktidarınızın temsilcileri ve devletin temsilcileriydi. Orada bir masa kuruldu ve bir müzakere sürdürüldü. Ta ki 2015 Nisanı’na bu masa devrilene kadar. Hatta bu masanın, o müzakerelerin sonucunda biliyorsunuz; 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’de bir ortak mutabakat imzalandı ve ortak açıklama yapıldı. Bugün sizin sarayda danışman olan bazı kimseler ya da parti yönetiminizde olan bazı kimseler, o zaman Abdullah Öcalan hakkında övgü dolu cümleler sarf ediyorlardı. İstiyorsanız bunların da listesini getirip burada tekrar okuruz. Su içeceğiniz kuyuya tükürmeyin anlatabildim mi? Bunu da yazın bir kenara.”
AKP-PKK işbirliği, AKP diktasının kuruluşunda ve sağlamlaşmasında çok işlevsel ve yaşamsal bir role sahipti. Oluç, aynı zamanda Türkiye’nin bugünkü hukuksuz rejiminin inşasında ne kadar çok rolleri olduğunu hatırlatmış oldu. Ancak “bunu da bir kenara yazın” diyerek hatırlattığı husus, aslında bugün de AKP ile teröristbaşı Apo arasında görüşmelerin devam ettiği gerçeğidir. Bunu zaten bir önceki yerel seçimde gördük. AKP, Apo’dan gelen mektubu TRT’den okutup, seçimlere müdahale ettirmek istemişti.
Yine bir yerel seçime yaklaşıyoruz. Yine, yeni ittifaklar ve bloklar aranıyor. Belli ki “kullanılıp atılma” sırası MHP’ye gelmiş. DEM yine kuyruğa girmiş. Ülkeye bak! AKP’nin “ortaklık” koltuğundan PKK’nın uzantısı olan parti kalktığında, MHP o sıcak koltuğa oturmaktan gocunmuyor. Sonra MHP kalkacak gibi olduğunda da, yine PKK yanlısı parti DEM “sorun olmaz biz otururuz oraya” diyebiliyor. “AKP Türkiyesi”ne yakışan bir siyasi kokuşmuşluk.
Yakında Perinçek’ten “Öcalan Türkiyeci güçler arasındadır” diye bir demeç duyarsanız bilin ki; MİT-PKK görüşmeleri yeniden protokolleşme aşamasındadır.
Saruhan Oluç, bu konuları çok sık gündeme getiriyor. Eski genel başkanı Demirtaş da mahkemede sürekli MİT ile birlikte çalıştıklarını, AKP ile aralarının çok iyi olduğunu söyleyip duruyordu. Kendisine pek bir yararı olmamıştı. AKP böyledir. Kullanır atar. Ancak nihayet Türkiye tüm bu kirli ilişkilerden ve AKP iktidarından kurtulacak. O zaman hem Oluç’u hem Demirtaş’ı hem de AKP’li yetkilileri bağımsız Türk mahkemelerinde göreceğiz. Kimi sanık kimi tanık kimi itirafçı…
Anlatsınlar artık şu hepinizin bol bol içine tükürüp de, kana kana suyundan içip durduğunuz 22 yıllık pis kuyuda ne vardır ne yoktur.