Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Kurumu, Gazze’deki durumu ele alan bir rapor hazırlamış. KDK’nın bu raporu hazırlama amacı, İsrail’in soykırım suçuyla yargılandığı Uluslararası Adalet Divanı’na sunmak.
Dün TBMM’de Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla bu raporun tanıtım toplantısı düzenlendi.
Raporun amacı, İsrail’in sivillere karşı işlediği suçları ayrıntılandırmak olarak açıklanıyor ama bu kadarını İsrail’i dava eden Güney Afrika Cumhuriyeti zaten yaptı.
350 sayfayı geçen rapor, İsrail’in Gazze’de kullandığı orantısız şiddetin ayrıntılarından çok daha fazlasını içeriyor. Raporda bir tarih anlatısı var ve bu tarih anlatısı, neredeyse Yahudilerin varlığını sorgulayacak düzeyde amacından sapmış durumda.
Raporda bir yandan Gazze’ye yapılan saldırıların planlı bir yerinden etme operasyonu olduğu vurgulanıyor, bir yandan da 7 Ekim’deki Hamas saldırısına İsrail tarafından özellikle yol verildiği ima ediliyor. Ama bu yaklaşıma göre en hafifinden İsrail’e alet olmuş olması gereken Hamas’a tek kelime edilmiyor.
Biraz dikkat edildiğinde İsrail’e “devlet terörü” ithamı bile yapılıyor ama Hamas’ın 7 Ekim’deki terör eylemi sık sık “Aksa Tufanı Operasyonu” olarak anılıyor. KDK’nın raporu, en iyi şartlarda sanki İran Devrim Muhafızları veya Halid Meşal’in asistanları tarafından kaleme alınmış gibi.
TBMM’deki tanıtımdan önceki gün KDK Başdenetçisi Şeref Malkoç, tanıtım toplantısı öncesi basına konuştu. Başdenetçi’nin ağzından çıkanlar, raporun nasıl bir “kafa” ile yazıldığını ortaya koyuyor:
“Hitler’in Yahudilere karşı uyguladığı soykırımda günde 137 çocuk ölüyordu. Gazze’de işgalden beri günde 139 çocuk ölmektedir. Bu bahsettiğim Birleşmiş Milletler kayıtlarıdır. Şunu açıkça bütün dünya çıplak gözle görüyor. Hitler’in Almanya’da Yahudilere, Yahudi çocuklarına yaptıkları soykırımın daha ağırını İsrail Filistinli çocuklara yapmaktadır. Bunun karşılıksız kalmaması gerekir.”
Ee, ne mi var bunda?
Öncelikle, çocuk ölüm istatistiğini kıyaslamak ve Filistin’deki durumu İkinci Dünya Savaşı’ndaki Yahudi Soykırımı’na benzetmek, başlı başına problemli bir tavır.
Bu aslında “Hitler az Yahudi çocuk öldürmüş” demenin kibarcası. Hatta İslamcılar ile Solcular, Filistin konusunda bu “kibarlık” üzerinden sık sık aynı hizaya gelebiliyor. İslamcılar “Hitler az yapmış” gibi alçakça bir temenniyi utanmadan dile getirirken solcular, örneğin dünkü BirGün’de olduğu gibi Rothschild’in ölümünü “Baron Rothschild” vurgusuyla haberleştirebiliyor. Yani hesapta çok Solcular ama adamın kapitalistliğini değil “Yahudi Baron”luğu kast ediyorlar. Bu kadarını TRT’nin Abdülhamit dizisi de yapıyordu!
Oysa, Yahudi Soykırımı’nın eşi benzeri olmadığının bir kanıtı da başlı başına bu tavır. Soykırımın başrolünde Hitler ve Naziler vardı. Ama arka planda 2000 yıla varan pogromlarla beslenmiş, bugün halen bir zihin virüsü olarak dünyaya yayılmış olan Yahudi nefreti vardı.
Peki, Şeref Malkoç’un bakış açısı hakkında yanılıyor muyuz? Çok mu fesatız?
O halde şunu hatırlatalım. Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, hem Refah Partisi hem de Fazilet Partisi adına milletvekilliği yapacak, hatta her iki partinin de kapatma davalarında savunmasını yapacak kadar üst seviye bir Millî Görüşçüdür.
Millî Görüş’ün siyasi kodlarının yarısı Cumhuriyet düşmanlığı ise yarısı da antisemitizmdir. Onu da zaten Selânik nefreti ile birleştirip Atatürk’e kusmayı marifet sayarlar. Yani söz konusu İsrail-Filistin meselesi oldu mu Türkiye özelinde İslamcıların derdi aslında Filistin değildir.
Konuyu Cumhuriyet’e ve Atatürk’e bağlamanın bir fırsatı, yolu yordamıdır onlar için Filistin… Adeta Filistinlileri Atatürk öldürmektedir. Kulağa ne kadar saçma gelirse gelsin beyin kıvrımları bu garip Necip Fazılcı Mason-Yahudi komplolarıyla salamura haldedir.
Malkoç’un kurumda yanına aldığı Kamu Denetçilerinden Yahya Akman, yine eski bir Fazilet Partili milletvekili ve AKP kurucusu. Bir diğer denetçi Fatma Benli Yalçın, yine eski bir AKP milletvekili ve söz konusu raporun baş sorumlusu olarak önsözü kaleme alan kişi.
Raporun “takdim” yazısını yazan bugünün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yine klasik kadrodan. Numan Kurtulmuş, Saadet’ten ayrılıp Has Parti’yi kurduğunda yanında işte bu KDK Başdenetçisi Şeref Malkoç vardı.
Yani Kamu Denetçiliği Kurumu adına Gazze raporunu hazırlayan ekip, tüm yaşamı boyunca Yahudi nefretiyle nefes almış şeriatçılar. Bir de bunu bilirkişi raporu olarak Uluslararası Adalet Divanı’na gönderecekler.
Yine de birileri belli ki kantarın topuzunu çok kaçırmayalım deyip Şeref Makoç’un ağzından çıkan çocuk ölüm kıyasını rapora dahil etmekten kaçınmış.