DEM’in İBB adayı Meral Danış Beştaş T24’den Cansu Çamlıbel ile uzunca bir röportaj yaptı. Böylelikle hem PKK ile AKP arasında tasarlanan ikinci açılım süreci hem de CHP’ye dayatılan “Kent Uzlaşısı” isimli tiksinç uzlaşma hakkında ilk kez doğru düzgün bilgi sahibi olduk.
Oldukça uzun olan röportajda öncelikle Beştaş, Kılıçdaroğlu’na destek ile ilgili özeleştiri veriyor. Tıpkı Millet İttifakı’na sonradan dâhil olan Deva, Gelecek ve Saadet tayfası gibi Beştaş da kendini AKP iktidarına beğendirmek için bin takla atıyor. Efendim hiçbir ittifak yokmuş, hiçbir talepte de bulunmamışlar ama 14 Mayıs’ta faşizme karşı bir duruş sergilemek istemişiler. Sonra da “yeğenim Allah korumuş” muhabbetine bağlamış Beştaş.
Şöyle diyor:
“Ben bugün Meral olarak dönüp baktığımda görüyorum ki Kılıçdaroğlu da tıpkı Erdoğan gibi sadece iktidar olmak istiyormuş.”
Meral “dönüp bakmıyor”, bütün röportaj dönüp duruyor. Çünkü ilk başta söylediği; “tek adam faşizmini” temsil ettiği için 14 Mayıs’ta Erdoğan’ı desteklemedikleri. Birkaç cümle sonra ise, Erdoğan da sadece iktidar olmak istiyor Kılıçdaroğlu… İyi de iktidar olmak isteyen herkes tek adam faşizmi mi istemiş oluyor.
Bu zaten bir itiraf… 14 Mayıs’ta da hem “tek adam faşizminin” reisiyle flört ettiler hem de muhalefeti felç etmek ve tavizler koparmak için muhalifmiş gibi göründüler.
Sonra Demirtaş meselesine giriliyor. Başak Demirtaş önce neden aday oldu, sonra neden çekildi, sonra neden kendisi aday oldu. Bir sürü palavra, masal… O da arkadaşıymış, bu da arkadaşıymış, Başak Hanım’ın aday olacağını partisi biliyormuş ama herkes bilmiyormuş, o yüzden “şaşkınlık” olmuş.
Bir ben var benden içeri. Bir “parti” var demek ki görünen partiden içeri. Örgüt karar verdi en sonunda desene.
Sonra kendisinin adaylığının AKP’ye yaradığına yönelik eleştirilere yanıt veriyor. Ekrem İmamoğlu HDP’li belediyelere kayyım atanması konusunda tavır almamış. Bir de üstüne üstlük Selçuk Mızraklı’ya (yerine kayyım atanan Diyarbakır Belediye başkanı) Atatürk posteri hediye etmiş.
Sonra Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan “kendilerine küfretmiş.” Ne demekse?! Muhittin Böcek’in adaylığını CHP’nin uzun süre açıklayamadığını biliyoruz. Kadın hâlâ Böcek’ten bahsediyor. DEM artık yerelde politika dikte eder hâle gelmiş CHP yönetimine!
Başka ne var? Bir de CHP kendisine yönelik PKK ve terör bağlamındaki suçlamalara hep “açılım süreci” ve “Salih Müslim” hatırlatmalarıyla yanıt veriyormuş. Bu da olmamalıymış. Hep “açılım süreci çok iyiydi” minvalinde cümleler kurmalı asla “Kürtleri” üzmemeliymiş.
Sonra Demirtaş’ın DEM’in AKP ile görüşülmesi gerektiği sözüne atıf yapılıyor. Cansu Çamlıbel Demirtaş’ı alıntılıyor:
“DEM Parti, iktidar partisi dahil ana muhalefet ve diğer tüm partilerle görüşebiliyorsa görüşmeli, ilkeler çerçevesinde ve demokrasinin gelişimi için uzlaşabiliyorsa uzlaşmalıdır. Bizim için 31 Mart seçimlerinden çok, 1 Nisan ve sonrası önemlidir.”
Eh zaten Beştaş’ın döne döne gelmeye çalıştığı yer bura. Ağa kapısında “açılım” dilenecek. Hele bir de MİT kadrosu açılsa, Selahattin ve Sırrı gibi koşa koşa mektup kuryeliği yapacak Kandil’deki ve Teşkilat’taki ağabeyleri için. Nitekim ağzındaki baklayı çıkarmıyor, coşku içinde adeta kusuyor Beştaş:
“AKP 2013’te çözüm sürecinde muhatabımızdı ama ittifak ortağımız değildi; 31 Mart’tan sonra ortam oluşursa yine muhatap olarak görüşürüz.”
31 Mart sonrası aşağı, 31 Mart sonrası yukarı… Bu da yeni çıktı. Ancak DEM o kadar alçak ve yüzsüz ki; şunu diyor; biz hem AKP ile işbirliği yapmalıyız ve yapabiliriz hem de CHP ile. Kimse de buna bir şey diyemez. Ama CHP bizim istediğimiz gibi olmalı. Çünkü ilkeli (!) olmalı. Ama DEM her türlü kepazeliği yapabilir.
Peki ya CHP’ye ne demeli? Özgür Özel yalancılık yapıyor açıkça. İşine geldiğinde “ne DEM ile ittifakı, işte onlar da kendi adaylarını gösterdi” diyor işine geldiğinde de “Kent Uzlaşısı” yaptık diyor. Kim ile uzlaştın? Kendi kendine mi?
Cansu Çamlıbel’e hakkını verelim. AKP, CHP, DEM dâhil herkesin halkı aptal yerine koyduğu yerde en azından sorulması gereken detayı sormuş:
“Ama sonuçta İstanbul’da sadece 17 ilçede belediye başkan adaylarınız açıklandı. Aday çıkarmadığınız 22 ilçede CHP ile uzlaşı sağladığınız anlaşılıyor.”
Beştaş, tıpkı Özel gibi dolandırıyor, yalan söylüyor ve suçu “Kent Uzlaşısı”na atıyor: “’Kent uzlaşısı’ dediğimiz şey işte. O bölgeye has dinamikler, yerelde yapılan görüşmeler ve bize yapılan öneriler esas alınıyor.”
Neresi bu İstanbul’da DEM’in aday gösterdiği 17 ilçe. Hemen aktarıyorum: Adalar, Arnavutköy, Bakırköy, Başakşehir, Beşiktaş, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Esenler, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthane, Küçükçekmece, Sultanbeyli, Sultangazi, Ümraniye.
DEM’in açıklamasında 17 ilçe deniyor. Ancak yukarıdaki ilçeleri sayınca 16 çıkıyor. Peki, neden 17 diye açıkladılar? Esenyurt ile birlikte 17 yapıyor. CHP’nin tarihinde bu bir ilktir. Terör örgütü PKK ile ilişkisini gizlemeyen Kürt şovenistleri CHP’nin adayını belirliyor.
CHP’nin adayı zaten aslında DEM’in atadığı aday. Gerçek CHP adayı adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Demek ki Esenyurt dâhil aşağıdaki şu İstanbul ilçelerinde CHP’nin parti meclisi üyelerinin önemli bir kısmı DEM tarafından atanacak:
Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Beykoz, Beyoğlu, Çatalca, Çekmeköy, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Şile, Şişli, Tuzla, Üsküdar, Zeytinburnu.
39 İstanbul ilçesinin 22’sinde “Kent Uzlaşısı” var. Esenyurt’ta başkan adayı doğrudan DEM’den. Diğer ilçelerde CHP’li seçmenin partisi için verdiği oylar aynı zamanda DEM’li adayların ilçe belediye meclisi üyeliğine verilmiş olacak. PKK operasyonuyla terörist olarak tutuklanan CHP’li belediye meclisi üyeleri haberlerine şimdiden alışın. AKP hem PKK ile açılım yürütüp hem de CHP’ye “PKK’lısınız” diye saldırabilir böylelikle.
Tüm bunlar Ekrem İmamoğlu seçilebilsin diye. Rezil bir rant ve oportünizm mantığı ile “uzlaşı” stratejisi adına öyle kepaze bir pazarlık yapıldı ki; aynı zamanda DEM’in İBB adayı da var.
Böylelikle Kürt faşistleri hem güya “zayıf aday gösterdik” diyerek CHP’yi bağlayabilirler, hem de aynı zamanda da AKP ile flört edip, “bakın güçlü aday çıkarttık, AKP’nin ve Sayın Kurum’un da önünü açtık” diyebilirler.
CHP, DEM ile ittifak yapmadık diyor. Bu haliyle hakikaten ittifak bile değil teslimiyet var gibi. Belli ki AKP, PKK ile ikinci ihanet açılımını başlatmadan önce, CHP’yi tamamen teslim almak istiyor. Bu rezilliğin ve ihanetin hesabını AKP de verecek, CHP’deki saray ajanları da…