Ülkenin her yerinden yılbaşı kutlamalarını engellemeye yönelik haberler geliyor.
Önce Rize’de bir AVM’de yılbaşı süsleri “haç işaretine” benzediği gerekçesiyle kaldırıldı, ardından Ordu’da bir kafenin yılbaşı süslerinin “mevzuata aykırı olduğu” gerekçesiyle kaldırılması istendi. Son olarak da İstanbul Üniversitesi bahçesinde bir ağacı süslemek isteyen öğrencilere okulun güvenlik görevlilerince müdahalede bulunuldu ve öğrenciler darp edildi.
Bunlar, sosyal medya üzerinden kamuoyuna taşınan ve bu şekilde haberdar olduğumuz olaylar. Peki haberdar olmadıklarımız? Benzer birçok olayı öğrenme şansımız bile olmuyor.
Geçtiğimiz yıllarda da yılbaşı yaklaştıkça bir takım şeriatçı grupların sokaklara çıkarak “Müslüman Noel kutlamaz” bildirileri dağıtmalarına şahit olmuştuk.
Ancak bu yıl süreç daha farklı gelişiyor. “Müslüman Noel KUTLATMAZ” aşamasına geçiş yapmış durumdayız.
Belediyenin zabıtası, üniversitenin güvenliği gibi kurumlar da bu eylemin bir parçası haline gelmiş durumdalar.
Şeriatçıların kendilerince dayattıkları kurallar böylelikle kamu görevlilerin de yardımıyla sıradan bir “toplumsal norm” haline getiriliyor.
Vatandaşın yılbaşı kutlamasını Hristiyan geleneği gibi göstermeye çalışan bu zihniyetin yapmaya çalıştığı şey “eğlence”yi tümden yasaklamak.
Konserleri ve festivalleri idari makamlara şikayet ederek yasaklatanlar şimdi de yılbaşı kutlamalarını hedef alıyor.
Süreç, “Filistin Davası” olarak lanse edilen ancak özünde “Hamas seviciliği” olan siyasetin aslında neyi amaçladığını gösteriyor.
Yılbaşı kutlamalarına engel olmak ve Starbucks’ta kahve içenlere yönelik eylemler AKP tarafından dolaşıma sokulan politikanın sonuçları.
Şeriatçı bir terör örgütü olan Hamas’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından kutsandığı, sokaklarında Hamas liderlerinin afişlerinin sallandırıldığı bir ülkede yılbaşı kutlamak “Batı işbirlikçiliği” olarak takdim ediliyor.
Devlet bürokrasisinin aklından geçen ama açıkça ifade edemediği bu baskı siyaseti, Meclis kürsüsünde AKP’li bakan tarafından “sivil toplum kuruluşu” olarak tanımlanan tarikatlar tarafından hayata geçiriliyor.
Şeriatın gelmesi için her zaman İran Devrimi tarzı bir kalkışma gerekmiyor. İktidar bu siyaseti zaten koruyup, kolluyor.
Tarikatlar ve cemaatler ise her olayı toplumsal yaşamı dönüştürecek yeni bir fırsat olarak görüyor.
Cumhuriyet’in 100. Yıl etkinliklerinin iptal edilmesi işte bunun bir adımıydı.
Vatandaşın yılbaşı kutlamasına engel olmak da yeni bir aşama olacak.