İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Sinan Aygün’le görüştüğünün ortaya çıkması, ardından bu görüşmeyi soran gazetecilere “Bir dahaki sefere sizden izin alırım.” diyerek tepki göstermesi doğru bir tavır değil.
Akşener tabii ki görüşme yapacağı kişileri kendisi seçecektir.
Ancak Sinan Aygün, Akşener açısından “herhangi biri” değil.
Haberin merkezini Akşener’in Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu gibi eski AKP isimlerle görüşmesi değil masada bulunan Aygün’le görüşmesi oluşturuyor.
Sinan Aygün, Akşener’in de adayı olan Mansur Yavaş’ı rüşvet almakla suçlamış ve bu yüzden de suç duyurusunda bulunmuş bir isim.
İktidarın Yavaş’a karşı yürüttüğü kampanyanın merkezinde olan bir siyasetçi…
Akşener’in Aygün’le görüşmesi elbette bir haber değeri taşır ve kamuoyunda tartışılacaktır.
Akşener’in seçimlerden sonra Millet İttifakı’nın bittiğini ve İYİ Parti olarak her yerde aday çıkaracaklarını açıklaması son derece doğal.
Kendisinin kararlı olduğu ve yeni bir ittifakı da tamamen defterden sildiği görülüyor.
Bugüne kadar hep “taviz veren” İYİ Parti’nin, bugün bu noktada durmasına saygı duymak gerek. Sonuçta her liderin hesap vereceği bir siyasi taban var.
Ancak geçmişin silinmesi, hasımların dost olacağı anlamına gelmemeli.
Sinan Aygün, yasaya aykırı inşa edilen kulelerini kurtarmak için iktidar medyası tarafından kullanışlı bir aparat haline getirilmiş ve iktidarla işbirliği yapmıştır.
Üstelik Ankara Bölge İstinaf Mahkemesi Başkanının, Togo kulelerini yapan firmanın patronun doğum günü partisine katıldığı ortaya çıkmıştı!
Aygün’ün ikiz kuleleri sadece iki binadan ibaret değil; bunun çok ötesinde AKP’nin kurduğu bir “düzen”i temsil ediyor.
İktidara yakın sermaye gruplarının kurduğu hegemonya, belediye başkanından siyasetçisine kadar herkesi tahakküm altına almış durumda.
Türkiye’nin siyasi saflaşması, Togo kuleleri için verilen yıkım kararının uygulanmasıyla şekillenecektir.
AKP ve ortakları böylesi bir yıkımın başka yıkımlar için de emsal oluşturacağını gördüğü için yıkıma karşı çıkacak, diğer tarafta ise hukuku savunanlar olacaktır.
Aygün’le görüşmek tüm bunları doğal karşılamak ve bu düzene razı olmak anlamına geliyor… Mesele geçmişle ilgili değildir, Türkiye’nin geleceğiyle ilgilidir.
Gerçekten “başbakan” olmak isteyenler şimdiden bunun farkına varmalı…