Türkiye Komünist Partisi (TKP), Sol Parti, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) ve Devrim Hareketi öncülüğünde geçtiğimiz Cumartesi günü Ankara’daki TMMOB Makine Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek Sosyalist Güç Birliği’ni kurduklarını duyurdu.
Sol partiler arasında bir süredir gerçekleşen ve Üçüncü İttifak olarak değerlendirilen görüşmeler nihayete erdi ve Sosyalist Güç Birliği, Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir tarafından okunan 5 maddelik bir bildiriyle kuruluşunu ilan etti.
Ancak bu maddeler arasında bir tanesi özellikle dikkat çekiyor. O da tarikatlar ile ilgili madde. Tarikatlara ve gericiliğe karşı laiklik için bir araya geldiklerini iddia eden SGB’liler, çok doğru bir şekilde “cemaat ve tarikat kadrolaşmaları tasfiye edilmelidir”, “tarikat okul ve yurtları kapatılmalıdır” gibi söylemlerle orta çıkıyorlar da…
Peki ya toplumsal alan?
Tarikat ve cemaatler sadece devlet kurumlarında veya eğitimde etkili yapılar değil ki. Tarikat ve cemaatler esas olarak toplumsal yaşam içinde kendilerine yer bulup sonrasında başta eğitim olmak üzere devlet kurumlarına sızıyorlar.
Yani Sosyalist Güç Birliği’nin bu konudaki ilk sözü, “tarikatlar kapatılmalıdır” olmalıydı. Peki, böyle bir vaat var mı? Yok.
Anlaşılan “sosyalistler” için tarikatları devlet kadrolarından temizlemek yeterli. Sonrasında toplumsal hayattan da tasfiye etmek gibi bir niyetleri yok.
Peki, ne anladık bu işten? Tarikatlar toplumsal yapıdaki yerlerini koruyacaklar ve yeniden devlet içinde egemenlik kuracakları günü bekleyecekler, beklerken de güçlenecekler.
Bu mu Sosyalist Güç Birliği’nin Türkiye’nin geleceği için hayal ettiği toplumsal düzen?
Sosyalistler böyle bir toplumsal yapı için mi laiklik mücadelesi veriyorlar?
Tarikatlar devlette kadrolaşmasın, eğitime el atmasın ama varlıklarını istedikleri gibi sürdürsünler, bu mudur?
“NATO’dan çıkalım” diyecek kadar keskin ve tavizsiz sosyalistlerimiz, konu tarikatlar olunca neden bu kadar çekingen?
“NATO’dan çıkalım” derken Amerikan emperyalizminden korkmuyorlar da tarikatlardan mı çekiniyorlar da “tarikatlar kapatılsın” cümlesini bildirilerine koyamıyorlar?
Sosyalist Güç Birliği’nin içinde tarikatlara da özgürlük verilmesi gerektiğini düşünenler var anlaşılan. Sol kesim içerisinde bu tür anlayışlar olduğu biliniyor. Tarikat tarikatlığını yapsın, devlet işlerine bulaşmasın demiş olabilirler. Bu da bir görüştür. Yanlış da olsa bir görüştür.
Peki, o bildirinin altına imza atan 226 kişi (ki içlerinde Atatürkçü kimliğiyle tanınan isimler de var), onlardan birinin de mi aklına gelmedi “tarikatlar kapatılsın” cümlesinin bildiriye eklenmesini istemek!
Bildiriyi okuyup, tarikatlar konusundaki çekinceyi fark ettiğimde Atatürk’ün ne kadar büyük bir iş başardığını bir kere daha anladım.
Bizim anlı şanlı sosyalistlerimiz Atatürk’ü “burjuva devrimcisi” diye küçümsemeye bayılırlar ama gelin görün ki, Atatürk’ün 97 yıl önce yaptığı şeyi bugün dile bile getiremiyorlar.