İnsanlık ve çağ dışı Taliban rejimi, Afganistan kadınlarına karşı yürüttüğü zulüm uygulamalarına bir yenisini daha ekledi. Artık, Belh ilinde Taliban elebaşlarının emriyle, kadınların hastalandığında ya da doğum yapacağında erkek doktora görünmesi yasak. Bu gerçi bir anlamda yeni bir uygulama değil. Taliban’ın Afganistan’ı yönettiği ilk dönemde (1996-2001) de aynı yasak devredeydi. Şimdi Taliban’dan “ılımlılık bekleyen” çağdaş dünyanın gözleri önünde aynı zulüm yeniden yaşanıyor.
Yaz döneminde Afganistan’ın büyük kısmı ve başkent Kabil’de iktidarı ele geçiren Taliban vahşileri, daha önce de kadınlara evden yanında bir erkek olmadan çıkmayı, ilkokula, ortaokula ve üniversiteye giderek eğitim almayı, çalışmayı yasaklamıştı. “Türbanlı kadınlar işe ve okula alınmıyor” söylemiyle başlayan Siyasal İslamcılık hikâyesinin son durağı olan Taliban cehenneminde artık bırakın türbanı, kadınlar burka ile dahi okula, işe gidemiyor. Hatta kendi başına (kadın başına!) sokağa çıkamıyor.
Taliban’ın yasaklarına göre kadınlar, erkek doktorlara görünemeyecek. Ama diğer taraftan kadın doktorlara da gidemeyecek çünkü kadınların eğitim alması da yasak olduğundan bir yerde eğitim alarak doktor olması mümkün değil. Tabii aynı şey diğer meslekler için de geçerli. Şeriatçılığın mantıksal sonucu olan Taliban rejiminde kadın ancak mal, köle, cariye vs. olabiliyor.
Afganistan’da bu gelişmeler olurken Türkiye’de ise Erdoğan, yaptığı konuşmada Taliban’ın kadınlara eğitim yasağını eleştiriyordu. Sanki kendi zihniyetlerinin bir farkı varmış gibi… Bu zihniyet farksızlığı, benim iddiam değil. Doğrudan ve bizzat Erdoğan’ın “Taliban’la inanç noktasında farkımız yok,” sözlerine dayanarak yazıyorum bunu.
Nitekim AKP’nin yarattığı Türkiye’de de tarikatlar, özellikle İsmailağa gibi örneklerde gördüğümüz gibi, gerçekten de kadınlara hiç de Taliban’dan farklı bir hayat, daha doğrusu ölüm sunmuyor. Gerçekten de herhangi bir Şeriat rejiminin ya da tarikatın kadınlara verebileceği tek şey ölmek. Yaşamak da işte bir şekilde ölmeyi, daha doğrusu rejim tarafından ya İran’daki gibi idam edilerek, işkencede katledilerek ya da Afganistan’daki gibi doktorsuzluktan, öğretmensizlikten öldürülmeyi beklemek dışında bir anlama sahip değil. Tabii bu ölümler, eğer Taliban militanları tarafından işkence edildikten sonra bir stadyumda başınızdan vurularak infaz edilmezseniz mümkün…
Afganistan’da Taliban gericiliği tüm şiddetiyle sürerken, İran’da da molla faşizminin kadınlara ve gençlere yönelik bastırma kampanyası tüm vahşetiyle devam ediyor. Tutuklananlara cezaevlerinde işkence ve tecavüzler sürerken idamlar da ardı ardına infaz ediliyor. Rejim, türban zorunluluğunu yeniden ve sertlikle uygulamanın yollarını arıyor. Geri adım atmamaya çalışıyor. Karşı çıkanları bekleyen muhtemel tek bir sonuç var artık: idam edilmek…
Bu olan bitene rağmen, Türkiye’de Aydınlıkçıların başını çektiği garabet Avrasyacılık akımı, hâlâ İran’da kadınların ne kadar iyi durumda olduğunu (!) anlatan yazılar yazabiliyor, Afganistan’ın Taliban’la kazandığı “tam bağımsızlığın” muhteşemliğini övebiliyor. Bu sapıklık derecesindeki gerici rejimler, yükselen Asya’nın ilerici, antiemperyalist güçleri olarak parlatılıyor. “Çürüyen Batı Medeniyeti’ne” karşı Doğu Medeniyeti’nin pirüpak öncüleri olarak selamlanıyor.
Bu saçmalığa yanıt vermeye bile değmez demeyin. Çünkü bunlara, işlerine öyle geldiği için inanıyor görünenler olduğu gibi gerçekten inananlar da var. Ve bu akım aynı gerekçelerle Türkiye’de de AKP İslamcı rejiminin yanında yer alıyor.
Unutmayalım… Bir Şeriatçı rejim, eğer gerici uygulamalarını İran molla faşizminin ya da Taliban’ın ulaştığı noktalara vardırmıyorsa emin olun ki buna “şimdilik” imkân bulamadığındandır. Eline yeterli güç geçtiğinde ya da uygun ortamı bulduğunda kesinlikle en ılımlı görüneninin bile içinde uyuyan “Tâlib” dışarı çıkmaktan asla imtina etmeyecektir. Gerçekten de Taliban, sarıklı cübbeli AKP; AKP ise takım elbiseli Taliban’dan başka bir şey değildir.
Ve tekrar altını çizelim: Şeriatçılığın kadınlara sunduğu tek şey ölümdür. İdamla ya da doktorsuz, eğitimsiz bırakarak… Veya altı yaşında istismara uğratılarak başlayan ve adına yaşam denilen işkenceli, uzun süren bir ölüm…