Ajanslar haber geçiyor. “Türkiye ve İsrail ilişkileri normalleşti. Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Yair Lapid ile çok olumlu bir görüşme yaptı. Türkiye İsrail’e yeniden büyükelçi atayacak.”
Mavi Marmara katliamının üzerinden 12 yıl geçti. Türkiye’nin İsrail ile yeniden “dost” olması AKP’nin diplomasi zaferiymiş! Peki, bu 12 yıl boyunca Türkiye’nin kaybettikleri? “Dik durmamız gerekiyordu.”
Tamam dik dursun Türkiye de, AKP’lilerin çocukları “gemicik”lerle binlerce ton petrol satmaya neden devam ettiler İsrail’e? Onlar da dik dursaydı. Fırıldak gibi dönen AKP’liler, saray şarlatanları tarafından “dik durmamakla” suçlanan Türk insanı!
Cumhurcular seçimi kaybedeceklerini anlayınca her türlü angajmana girmeye başladılar. Yerel seçimlerde PKK’lı terörist Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkarıp oy dilenmişlerdi. Daha sonra da teröristbaşı Apo’nun ayağına kadar kurye gönderip, İmralı’dan Cumhur İttifakı adayı Binali için destek mektubu almışlardı. Hatta bizzat “M”HP Genel Başkanı Bahçeli dahi şu sözlerle bu kepazeliği desteklemişti:
“HDP’nin istismarına müdahale etmek, hatta önüne geçmek maksadıyla tarafsızlık çağrısı yapmıştır. Teröristbaşının mektubu HDP’nin vahim sapmasına, Zillet İttifakı’na verdiği rezil desteğine itirazın, tepkinin ve bundan duyduğu rahatsızlığın eseri ve sonucudur.”
Aynı cümlede hem Apo’ya “teröristbaşı” diyen hem de adeta “zillete” karşı çıkan bir vatansever gibi tasvir eden bir kafa… AKP, “M”HP ve istihbarati ortakları Perinçek’in yıllarca süren fırıldaklığının bir cümlede yoğunlaşmış hali diyebiliriz bu ifade için.
Cumhurcular muhaliflere ve halka çeşitli iftiralarla saldırıyorlar: “Amerikan ajanı”, “İsrail ajanı”, “Esed ajanı”, “PKK-FETÖ-PYD ortakları” v.s…
Garip bir şekilde Cumhurcu isimlerin hepsinin hayatı mutlaka bir kez değil birkaç kez bu zikredilen güçlerle kesişti. Hatta uzun süre ortaklık kurdular. Sonra güya bozuştular. Bu sefer utanmadan kendi eylemlerini muhaliflere atfettiler. Şimdi yine fırıldak gibi dönüyorlar. Yeniden “Esed” “Esad kardeşim”, “eyyy İsrail”, “canım İsrail” olma yolunda.
AKP’lilerin çok sevdiği bir slogan vardı bir ara: “Adam gibi adam.” Aslında “gibi” kelimesi burada ön plana çıkıyor. “Adam gibi”… Yani gibi ama değil.
Büyük bir kompleksle atılan bir slogan. “Adam”ın tüm hayatı gerçekten bir şeymiş “gibi” davranmakla geçti. “Milli Görüş” gibi başladı. Sorosçu oldu, BOP’çu oldu, Amerikancı oldu, AB’ci oldu, liboş oldu, Kürtçü oldu, her şey ama her şey oldu. Sonunda “yerli ve milli” bile oldu.
“U” dönüşünden öte “O” dönüşü söz konusu. Hiç bitmeyen bir yuvarlak. Demek ki mitinglerde “dik durma eğilme” diye tepinmelerinin nedeni buymuş. Belli ki bir “dik durma” ve “adamlık” meselesi var, bir türlü çözüme kavuşamayan.
Bu adamlar iktidarda kalabilmek için daha neleri satabilirler merak ediyoruz.
Tayyip’in Suriye politikası Türkiye’ye yüzlerce şehide mal oldu. Milyonlarca insanı yerinden, milyonlarca Türk gencini işinden etti. Ve böyle giderse milyonlarca Türk insanını da yüzlerce yıllık şehirlerinden, yurtlarından edecek bir kaos süreci planlanıyor.
Şimdi beyefendi karar vermiş. Önce Perinçek’i Şam’a gönderecekmiş sonra da “Esed”i tekrar Esad yapacakmış. En sonunda da “Esad Kardeşim.” Hepimizi “Esed uşağı” ilan etmişlerdi. Şimdi kim, ne oldu?
Tayyip’in terör örgütü PKK ile birlikte başlattığı açılım yüzünden binlerce şehit verdik. Sonra “valilerim açılımı yanlış anlamış” dediler. Ultra şahin, en alasından “yerli ve milli” takıldılar. Utanmadan tüm bu terör açılımına muhalif olanları da “PKK ve HDP yanlısı” ilan ettiler. Şimdi yine Apo’dan mektup kovalıyorlar. Ancak nasıl oluyorsa “hain” yine biziz.
İsrail sermayesi için her şeyi yaptılar. Cesaret ödülleri taktılar. Sonra birden hepimizi “siyonist”, kendilerini Filistin aşığı ilan ettiler. Mavi Marmara’yı 20 milyon dolara sattılar ama utanmadan Kudüs ağıtları yakmaya devam ettiler. Bu sırada Yahudi Lobisi, Ermeni Lobisi’nin yıllardır yapamadığını yaptı ve tüm ülkelerde tek tek Türkiye aleyhinde kararlar çıkardı. Şimdi de yeniden İsrail Cumhurbaşkanı “dostum” oldu. İsrail Başbakanıyla telefon muhabbetleri bitmiyor. Büyükelçiler atanıyor. Soma’daki gariban madenci yakını “İsrail dölü” olduğuyla kaldı.
Kimisi Filistin aşkı falan diyor. Ne aşkı? Bu heriflerin herhangi bir davası olabilir mi? Filistin’in hiçbir şey kazanmadığı kesin. Amaç neydi? Tüm dünyada Türkiye aleyhine “soykırımcı” kararı çıkarttırmak mı?
Hadi bakalım Cumhurcular. Anketler kötü ama seçimlere daha var. Fırıl, fırıl, fırıl dönün. Her tuşa basın. Baht kapılarını zorlayın.
Perinçek şimdi Şam’a gidiyor. Tayyip de İsrail’e gitsin, Ağlama Duvarına. İmralı boşta kaldı. Bahçeli ne dersin?
Söz konusu koltuğunuz ise “gerisi teferruattır”. Öyle değil mi?