Esenyurt’ta büfe baskınıyla iki kişinin öldürüldüğü gün başka silahlı saldırılar da yaşandı.
Karaman’da uykudan uyandırılan 24 yaşındaki genç, kapıyı açtığı anda göğsüne yediği iki kurşunla hayatını kaybetti; Gaziosmanpaşa’da bir taksiye açılan ateş sonucu yolcular yaralandı, şoför hayatını kaybetti; Manisa’da pizzacıya yapılan saldırıda bir kişi öldü, bir kişi ağır yaralandı; Kâğıthane’de iş yeri önünde bekleyen esnafa motosikletten kurşun sıkıldı, bir kişi yaralandı; Kars’ta taksiye açılan ateş sonucu 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.
Yani 30 Temmuz günü, haber başlıklarını tarayanlara “Ne oluyoruz” dedirten olaylarla doluydu. Asayiş haberciliğinin klasik tabiri “Teksas” da herkesin dilindeydi.
Dolayısıyla AKP’nin ülkeyi Teksas’a çevirdiğinden yakınan herkes çok isabetli ve çok haklıydı.
Bir kişi hariç.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun 30 Temmuz günü tipik bir müzmin muhalif gibi paylaştığı twit şöyle:
“Türkiye’yi Teksas’a çevirdiniz!
Kimin elinde silah var, ruhsatı neye göre veriyorsunuz? Türkiye genelinde ruhsatsız silah denetimi yapıyor musunuz? Asayişi hapisten çıkınca siyasilerin elini öpen mafyaya mı havale ettiniz? Devletin en önemli görevi huzur ve güvenliği sağlamaktır; bunu sağlayamıyorsanız niye iktidardasınız?”
Bu ülkede silah ve denetim konusunda konuşmaya yüzü olmayacak biri varsa o da Ahmet Davutoğlu’dur. Asayişi belki hapisten çıkanlara değil ama dağdan inenlere havale eden yine kendisidir.
Davutoğlu, her fırsatta “Konuşsam olay olur”, “İnsan içine çıkamazlar”, “Kıyamet kopar” dediği 2015 yazında Başbakan ve AKP Genel Başkanı’ydı.
Ama bu hususta konuşmasına gerek yok.
Ahmet Bey’in Başbakan olduğu 2015’te 7 Haziran-1 Kasım tarihleri arasında Fırat’ın kıyısında kaybolanların bilançosu ortada.
Davutoğlu’nun meydanlarda “Beyaz Toros” edebiyatına sarıldığı 5 aylık kanlı dönemde polis ve asker şehidimiz 473’ü, sivil kayıplarımız 230’u buldu.
Ama kendisi, partisinin oylarını arttırdığı için mutlu ve gururluydu. Açık açık canlı yayında şu cümleyi sarf edebilmişti: “Ankara’daki terör saldırısından sonra kamuoyunun nabzını tutuyoruz. Saldırıdan sonra da doğuda yüzde 43-44 bandından bir yükselme trendi devam ediyor.”
Teksas ve tüm Vahşi Batı tarihinde katliamlar ile partisinin kamuoyu desteği arasında böyle ulu orta bağlantı kurup yorum yapacak kadar vahşi siyasetçi yoktur!
Davutoğlu, twitinde devletin en önemli görevi olan huzur ve güvenliği sağlama görevini eski partisine hatırlatıyor.
Oysa eski partisinin başında ve Başbakan olduğu halde Ankara Gar katliamından sonra müthiş bir rahatlıkla, “Türkiye’de bulunan canlı bombaların isim listesi elimizde, ancak eylem yapılmadıkça tutuklayamıyoruz” diyen ta kendisiydi.
Davutoğlu’nun Teksas çıkışı, kendi geçmişine dönük bir özeleştiri değilse –herhalde değil– başlı başına bir utanmazlık, arlanmazlık örneği. Bu ülkeyi Teksas’a çevirenlerin başında kendisi geliyor.
Teksas ne ki? Türkiye’yi Meksika’daki kartel savaşlarıyla, Orta Doğu’daki iç çatışmalarla kıyaslanabilecek kanlı sahnelerle tanıştıran Ahmet Davutoğlu’nun ta kendisiydi.
“Kobani” ayaklanmalarıyla başlayıp sivillerin bombalamasıyla devam eden, ülkeyi kontrolsüz, denetimsiz, kaçak, ne idüğü belirsizlerle dolduran sürecin baş mimarı zaten Ahmet Davutoğlu. Kendisi o dönem Teksas’ın Başbakanı mıydı yoksa?