Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile 24 Şubat’ta başlayan savaş, geçtiğimiz gün altıncı ayına girdi. 24 Ağustos, aynı zamanda Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan ettiği tarih. Ukrayna halkı, Bağımsızlık Günü’nü işgalin gölgesinde kutladı. Bir yandan da Rusya’nın Darya Dugina suikastini bahane ederek saldırıları artırma tehdidi altındaydılar. Ama Rus tanklarının gölgesinde kutladılar diyemeyeceğim çünkü bu Rus emperyalizminin ve Türkiye’nin Rusofillerinin, Putinistlerinin kalbini kıracak bir ironi olurdu: Ukrayna, 31. Bağımsızlık Günü’nün sokak süsü olarak Kiev’de, Rus işgalcilerinden ele geçirilen tankları kullandı!
Altıncı ayın sonunda Rus emperyalist ihtirası ve Putin’in çar özentisi kibri, Ukrayna’nın sergi malzemesi yaptığı Rus tankları gibi yara almış, işe yaramaz hale gelmiş durumda.
Rusya saldırının daha başlarında Kiev’i ele geçirmeyi planlıyordu. Zelenski’nin iktidardan düşmesini sağlayarak kolay bir zafere ulaşacaklardı. Geçen aylar içinde Rusya, bunu beceremeyeceğini kendi kendisine ve dünyaya acı bir şekilde ispatladı. Ardından Donbass’taki ilerlemelerle avunmaya başladılar. Ama şimdi orada da açık bir şekilde çamura saplandılar. Mecburî bir beklemeye geçmek zorunda kaldılar. Son olarak da 2014’ten beri işgal altında olan Kırım’da Ukrayna saldırılarının hedefi oluyorlar…
Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu, durumu, “biz baştan beri sivil kayıpları azaltmak için yavaş davranıyoruz,” diyerek kurtarmaya çalışıyor. Fakat bu sözler, Rusya’nın başarısızlığını örtemiyor. Kiev başta olmak üzere tüm Ukrayna’da vurdukları sivil hedefleri, katlettikleri çocukları ve kadınları gizleyemiyor. Hele Buça Katliamı gibi tarihin utanç sayfaları arasına girmiş rezilliklerini asla unutturamayacak!
Zelenski, Bağımsızlık Günü’nde çok net konuştu:
“Bizim için savaşın sonu nedir? Daha önce ‘barış’ diyorduk. Şimdi ‘zafer’ diyoruz.”
Evet, Ukrayna için savaşın sonunun anlamı bu. “Barış”ın da aslında tek bir formülü var artık: Zafer kazanmak!
Ukrayna halkı için gerçek bir barış, ancak Rus emperyalist işgalcilerini ülkelerinden kovacak bir zaferle tesis edilebilir. Ve gerçekten de Ukrayna, altı aydır direnerek Zelenski’nin de belirttiği gibi yeniden doğdu. Direnen bir ulus olmayı seçti. Ulusal Kurtuluşu ve Millî Uyanışı yol tuttu.
İşgalin ve direnişin altıncı ayında direnenlere selam ve şanlı bir zafer dileklerimi gönderiyorum…
Putin’in sadık mankurtu Şoygu, siviller konusundaki sözde hassasiyetlerinin nasıl taarruz hızlarını azalttığını anlatırken Ukrayna direnişine saygı duyduğunu söylemiyor elbette. Rusya’nın baştan beri okuduğu aynı teraneyi tekrarlıyor: “Batı, Ukrayna’ya silah gönderdiği için çatışmalar uzuyor ve ölü sayısı artıyor!”
Bu sadece Rus kölesi olmuş bir paralı asker şefinin içli yakınması değil. Aynı yavelere bizim “antiemperyalist” Rusçularımız da sarılıyor. “Batı silah göndermeseydi, Ukrayna direnmeseydi, çatışma olmasaydı, Rusya kurşun atmadan Ukrayna’yı teslim alsaydı,” vs…
Başka isteğiniz?
Rusya’nın tepesindeki faşist çar bozuntusuyla emrine amade vahşi sürü gelip bir ülkeyi işgal edecek, halkını köle etmeye kalkacak ve o ülke direnmeyecek… Dışarıdan gelecek destekleri kabul etmeyecek, sessizce ve direnmeden itaati kabul edecek… Ve böylece de kan dökülmemiş olacak!
Kusura bakmayın ama öyle yağma yok!
Saldırı varsa, direniş de olur. Ve ölen herkesin kanından doğan vebal, doğrudan doğruya saldırganın, işgalcinin boynunda…
Şimdi bizdeki Kremlin Sarayı kapıkulları hâlâ “savaşı NATO kışkırttı, savaş bitsin istemeyenler Ukraynalılar ve onlara silah gönderenler,” demeye devam ediyor. Altı ay önce Putin’in her şeyi nasıl ince ince askerî ve stratejik zeminde planladığını, Rus ordusunun nasıl Ukrayna’yı ezip geçeceğini, Putin’in Kiev’deki Ayasofya Katedrali’nde ayine katılacağını hevesle anlatanlar şimdi barış güvercini kesildi.
Evet, Ukrayna halkı vatanını savunmak için kanını akıttı ve karşısındaki saldırganların da kanı elbette bundan muaf değil!
Şimdi samimiyetle barış isteyen herhangi biri varsa, yapabileceği tek şeyi söyleyeyim:
Savaş bitsin istiyorsanız, bunu yapabilecek tek isim işte orada, Moskova’da oturuyor. Gidin Putin’e başvurun. İşgali, saldırıyı durdurabilecek, “artık çok kışkırtıldım daha fazla kışkırtmaya gelmeyeyim,” diyebilecek, Ukrayna’da yediği tokatları sineye barış adına çekip kuzu kuzu (ya da ayı ayı) evine dönebilecek tek sorumlu Putin değil mi?
Evet, savaş bitsin isteyenler Putin’e söylesin…
Bu çağrıyı yapabilecek misiniz?
Bu da sizin samimi barışçılık testiniz olsun!