AKP’nin Türk Ordusuna kurduğu 28 Şubat Kumpası’ndan dolayı Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Paşalarımızdan Vural Avar, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti.
28 Şubat davası olarak da bilinen kumpas süreci tam bir hukuk cinayeti olarak ilerlerken, artık kelimenin gerçek manasıyla bir cinayete sebebiyet vermişti.
Emekli Hava Korgeneral Vural Avar, vefat ettiğinde 85 yaşındaydı. Demans hastalığından muzdaripti. Hücre arkadaşlarını bile tanımıyordu. Kaburgaları kırıldığı için ameliyat edilmişti. İyi bir bakıma ihtiyacı vardı ve normal şartlarda cezaevinde kalmaması gerekiyordu.
Ancak intikam peşindeki AKP iktidarının yargı eliyle kurulan kumpas sonucu içeri attırdığı Paşalar, ilerlemiş yaşlarına ve ağır hastalıklarına rağmen cezaevinde ölmeleri için tutuluyorlar.
Vural Avar’ın ikinci bir Kuddusi Okkır vakası olarak ölümünden dolayı pek çok kişi, kurum sorumlu tutulabilir.
Mesela iddianameyi hazırlayan FETÖ’cü savcı.
Ya da sahte kanıtlarla karar veren yargıçlar.
Başvuruyu bu sonbaharda görüşüp karar vermesi beklenen ama bir türlü görüşüp karar veremeyen Anayasa Mahkemesi.
Demans hastasına “cezaevinde kalabilir” raporu veren doktorlar.
Yargıyı intikam aracı olarak kullanan iktidar ve kin, nefret kusan yandaşları…
Hepsi bir olup Türk Ordusundan intikam almak için Vural Paşa’nın hapiste ölmesine göz yumdular. Hepsi bu cinayete ortak oldular.
Vural Paşa, Geçtiğimiz Perşembe günü Ankara Kocatepe Camii’ndeki cenaze töreninin ardından son yolculuğuna uğurlandı. Uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şerefle hizmet eden Vural Paşa için resmi tören düzenlenmedi. Çünkü Vural Paşa’nın rütbeleri sökülmüştü. Tabutuna sarılan bayrağı bile yakınları getirmişti.
Vural Paşa’yı kumpasla mahkûm ettiren ve ölümüne göz yuman iktidarın başına göre “darbecinin rütbesi olmaz”dı. Öylesine bir kinle söylenmişti ki bu söz, Vural Paşa’nın cenazesine resmi tek bir asker bile katılamadı.
AKP’nin askerleri katılmasalar da Vural Paşa’nın gerçek silah arkadaşları, emekli askerler ve Türk milleti, Vural Paşa’yı son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Silah arkadaşları, tabutun başında saygı nöbeti tutarak uğurladılar son yolculuğuna. Cenaze törenine katılanların, tabut cenaze arabasına taşınırken attıkları “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” sloganı ise Vural Paşa’nın son yolculuğuna çıkarken Türk milletinin taktığı son rütbeydi.
AKP’nin zulmüne uğramış, canını vermiş Vural Paşa, artık Türk milleti nezdinde rütbelerin en büyüğüne mazhar olmuştur. O artık Mustafa Kemal’in Askeridir ve Türk milletinin bir şehididir!
Vural Paşa’nın ölümü üzerine yandaş basında pek çok yalan yanlış yazı çıktı. Vural Avar’ın cezaevinde ölen ilk darbeci olduğunu sevinç içinde yazan bile vardı (Yakup Köse, Bir darbecinin ibretlik sonu, Star).
Bu sözde gazetecilerin çoğu, bir zamanlar AKP tarafından kumpasların kalemşorluğunu yapmak için kullanılan ve sonradan da bir kenara atılan eski kalemşorların yerlerini işgal ediyorlar. Vural Paşa’yı bıraksınlar da, daha önceki “meslektaşlarının” nasıl kullanılıp atıldığından kendileri ibret alsınlar.
Vural Paşa’nın vefatı ve cenazesi, Cumhuriyet ve Sözcü gibi muhalif gazetelerde doğal olarak geniş yer buldu. Muhalif basın içinde görünmesine rağmen Vural Avar cinayetini görmeyen gazeteler de vardı.
Evet, Sol basın. Yine ve her zamanki gibi Sol basın. Sorsanız insan hakları şampiyonudurlar. Hemen her gün cezaevlerindeki hak ihlallerinden, “şüpheli ölümlerden” bahsederler. Ancak mevzu bahis Türk Ordusunun şerefli bir komutanı olunca görmezden gelmişler.
Bebek katili Apo’nun sağlık durumu için, Aysel Tuğluk için, hatta cezaevinde bulunan sıradan bir PKK militanı için bile ortalığı ayağa kaldıran BirGün ve Evrensel, Vural Paşa’dan tek bir cümleyle bilye bahsetmedi.
Onlar için teröristbaşının sağlık durumu, Türk Ordusunun şerefli bir paşasının sağlık durumundan daha önemli çünkü. Asker düşmanlıkları, AKP’nin yargı eliyle işlemiş olduğu bu cinayeti görmezden gelmelerine sebep olacak kadar büyük.
Vural Paşa’nın eşi Tuna Avar –O da Türk Ordusunun ilk kadın havacılarındandır- Vural Paşa’nın ölümü dolayısıyla basına verdiği ilanda “Eşime yapılan haksızlık ve adaletsizlikleri asla unutmayacağım” yazmıştı.
Türk milleti, Vural Paşa’yı da, ona yapılan haksızlıkları da, hukuksuzlukları da asla unutmayacaktır. Ve günü geldiğinde nasıl Vural Paşa’ya Mustafa Kemal’in Askeri rütbesini verdiyse, Vural Paşa’nın hesabını da öyle soracaktır.