Ergin Konuksever, 85 yaşındaki o devrimci delikanlı, geçtiğimiz gün aramızdan ayrıldı.
Onu büyük yapan, sadece Türkiye’nin ilk savaş muhabiri olması değil. Gerçi o da yeterdi. 1960’lardan itibaren Türkiye’nin çevresindeki, Ortadoğu’dan Afganistan’a uzanan o zor bölgede yaşanan tüm savaşları yakından izlemişti.
Mesleğinin duayeni, piriydi. En zorları, ilk o başarmıştı.
Ama o, bunların yanı sıra yine aynı dönem boyunca tüm devrimci kuşakların da yanında yer aldı. 1960 gençliğinin, Talat Aydemir’in, Deniz’lerin, Mahir’lerin ve nihayet 2000’lerin başı itibariyle de biz Türk Solu hareketinin ağabeyi olmuştu.
18 Aralık Pazar günü, onu son yolculuğuna başyazarımız Gökçe Fırat ile birlikte Türk Solu ekibi olarak uğurlarken bir yandan da bunları düşünüyordum.
Ergin Ağabey, Deniz Gezmiş’in, daha birçok fotoğrafıyla birlikte, o meşhur parkalı fotoğrafını da çekmişti. Aslında o parkayı Deniz’e hediye eden de kendisiydi. Che’nin meşhur yıldızlı bereli fotoğrafı dünya çapında neyse, Deniz’in bu parkalı fotoğrafı da Türkiye’de odur.
Ama bununla Ergin Ağabey’in 68’liler için yalnızca bir fotoğrafçı-gazeteci olduğu da sanılmamalı. O, bu kuşağın her anlamda ağabeyiydi. Onların her zaman yanında olan, saklandıkları yerde bile röportaj vermekten çekinmedikleri, hapisteyken ihtiyaçlarını söyleyebildikleri bir gazeteciydi, ağabeydi.
Ergin Konuksever’in ardından sol basın bunları hatırladı ve yazdı. Fakat onun yaşam öyküsünde hatırlamak istemedikleri bölümler de vardı. Ergin Ağabey’in 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan ilk çıkarma gemisinde olduğu, şehit gazeteci Adem Yavuz’un Rumlar tarafından katledildiği olayda ağır yaralandığı ve gazi olduğu bilinçli olarak anılmadı.
Oysa Ergin Konuksever, tam olarak buydu:
1972’de Deniz’in, Mahir’in yanında olması ve 1974’te Kıbrıs’ta Mehmetçiğin yanında yer alması onun siyasi, devrimci, insani ve milli duruşuydu. O tartışmasız bir Türk Solcusuydu. Ergin Ağabey’le bizi, 2002’den sonra Türk Solu’nda buluşturan da bu çizgiden başkası değildi elbette…
Ergin Ağabey, Türk Solu’nda anılarını, çektiği fotoğrafları yayınlayarak yakın devrimci tarihimize, Kıbrıs’a ve diğer birçok ulusal ve siyasi olaya uzun bir dönem boyunca ışık tuttu. Bunun yanında tüm yakın çevresini Türk Solu abonesi olmak, Türk Solu’na destek vermek için canla başla yönlendirmişti. Türk Solu başyazarı Gökçe Fırat’la birlikte özgür basın için Silivri Zindanı önünde eylem yapan da oydu. Gökçe Fırat hapse girdiğinde, bu sefer onun için nöbet tutan ve hapisten çıktığında, ilerlemiş yaşına rağmen onu ilk ziyaret edenlerden biri de…
Ergin Ağabey bize sadece nasıl iyi gazeteci olunacağını değil, nasıl iyi devrimci ve insan olunacağını da öğretenlerdendi.
Güle güle Türk Solu’nun Ergin Ağabeyi…
Senin öğrettiğin gibi gazeteci, devrimci ve insan olma yolunda attığımız her adımda yaşayacaksın.
Ruhun şâd olsun…