Seçimler yaklaştıkça ve özellikle İmamoğlu Kürtçülük dozunu iyice artırınca, memlekette de Kürtçü bir hava esmeye başladı.
Böyle bir siyasal iklimde kafayı ilk çıkaracak kesimler kimlerdir?
Kimler olacak “Yetmez ama Evet”çiler, eskinin akil adamları, kısaca açılım günlerinin ‘barış ve demokrasi’ şampiyonları yine devreye girdi.
Bu çevrelerin bugünkü toplanma alanlarının başında da Davutoğlu’nun Karar gazetesi geliyor. Temel siyaseti AKP’deki şanlı günlerine dönmek olan Davutoğlu, anlaşılan Kürtlerin “Serok Ahmet”i olduğu günleri unutamıyor.
Davutoğlu’nun gazetesi Karar‘ın iki yazarı, hem de aynı gün (23 Mart) seçimler ve Kürt meselesi üzerine yazdılar. Kimler mi?
Bir tanesi liberal Kürtçü, eski akil adam Ali Bayramoğlu.
Diğeri ise eski operasyon bülteni Taraf yazarı, ‘Genç Sivil’ Yıldıray Oğur.
Bu iki ismin büyük bir kesişim kümesi daha var. O da “Yetmez ama Evet”çi olmaları.
Güya AKP’ye muhalif olan bu vatandaşlar, bir yandan eski güzel açılım günlerinin gelmesini isterken, diğer taraftan da Kürtleri ve tabi Kürtlerin doğal temsilcisi olarak kabul ettikleri DEM Parti’yi AKP ile pazarlığa oturtmak için gaza getiriyorlar.
Hem de Türk düşmanlığı yaparak!
Ali Bayramoğlu’na göre, bu ülkenin asıl siyahları laik kesime beyaz diyen muhafazakarlar değilmiş. Bu ülkenin asıl siyahları “Türkleşmeyi kabul etmeyen Kürtler”miş. CHP ile AKP’nin Kürt meselesine bakışında da esasında bir fark yokmuş.
Buradan Yıldıray Oğur’a geçelim. Yıldıray Oğur da diyor ki, Ey Kürtler! 2019’da muhaliflerin belediyeleri kazanmasına destek oldunuz. Sonuç? “Kürt oylarıyla seçilen CHP’li belediyelerin Kürt seçmenlere ekstra bir katkısı olmadı.”
Daha da ileri giden Yıldıray Oğur, “Kürt meselesinde statükonun sarsılması, İstanbul seçimlerini CHP’nin kazanmasından daha fazla Türkiye’deki demokrasiye hizmet eder.” diyor.
Peki Yıldıray Oğur sanıyor mu ki, yerel seçimden zaferle ayrılan Erdoğan birden Türkiye’ye demokrasi getirmesi gerektiğini, Kürt meselesinde statükoyu sarsması gerektiğini hatırlayacak?
Kürtler kendilerini düşünsünler, AKP ile pazarlığa otursunlar, CHP’ye destek olmasınlar çünkü anlamı yok. Peki, AKP’ye destek olduklarında ne olacak? Eski güzel açılım günleri geri mi gelecek? Erdoğan açılım sürecinde neredeyse koltuğunu kaybediyordu, bir daha böyle bir tehlikeye girer mi?
Ama bunların derdi ne Erdoğan, ne açılım, hatta ne de Kürtler! Bunların tek derdi Kürtlerin Türk partisi olarak gördükleri CHP’ye destek olma ihtimalleri. DEM’in önde gelenlerinden Sırrı Sakık da o yüzden CHP’ye “size de kaybettireceğiz” diye saldırmıyor mu?
Hem bir dakika ya, Kürtler ya da Kürtleri temsil ettiğini iddia eden BDP-HDP-DEM çizgisi ne zaman kendilerini düşünmeyi bırakıp Türkiye’yi düşünmüş? Bu çizgi ne zaman Türkiye yararına bir işe imza atmış ki, şimdi kendileri için bir şey yapacaklar?
Bu yazıları yazanlara sorsan, HDP Türkiye partisiydi. Ne oldu da şimdi bırakın Türkleri kendinize bakın noktasına geldiler? Ne o, artık Türklerle Kürtler kardeş değil mi? Herkes kendi yoluna mı bakacak?
“Yetmez ama Evet”çi liberal Kürtçü tayfa anlaşılan muhalefetten umudu kesmiş. Yeniden AKP’ye çark etmenin yollarını arıyorlar. Bunu da her zaman olduğu gibi ‘Kürt meselesi’ üzerinden yapıyorlar. Ama meselenin kaynağı o da değil. Meselenin kaynağı, Kürtleri bir anda siyasetin ana öznesi haline getiren CHP.
CHP Kürtçülükte çıtayı bu kadar yükseltip Türklerin bile önüne koymasaydı, bugün bu tayfa başını çıkarıp Kürtlere “CHP’den bir şey olmaz, gerekirse İstanbul’u verin ama AKP ile pazarlığa oturun” diyemezdi.