AKP iktidarında yaşanan sınav rezaletlerine bir yenisi daha eklendi. Son olarak 31 Temmuz yapılan KPSS (kamu personeli seçme sınavında) yayınlanan bazı soruların sınavdan önce Yediiklim Yayınları tarafından yayınlandığı ortaya çıktı.
ÖSYM Başkanı Prof. Halis Aygün iddiaları reddetti, tepkinin artarak büyümesi üzerine Tayyip Erdoğan tarafından görevden “affedildi” ve bir soruşturma başlatıldı.
Ne olup ne bittiğini öğrenme imkanımız yok. Soruşturma sonucunda öğrenecek miyiz yoksa iktidarın yine “mağdur olduğu”, “reisin” duruma el atıp sorunu çözdüğü yeni bir tiyatro hazırlığı mı var?
Sorular gerçekten birilerine verildi mi? Bu soruları alan kişiler kendilerini zora sokacak biçimde bu alışverişi neden ispatlamak istesinler? Birileri şu olay üzerinden “FETÖ’nün çok güçlü olduğuna dair” bir senaryo mu üretmek istiyor ilerleyen günlerde bu ortaya çıkacak.
Ancak kesin olan tek şey var, iktidar bu olayın mağduru değil bizzat sorumlusu. İddialar birilerine havale edilemeyecek kadar somut. AKP’nin insana sağladığı ayrıcalıklar olmadan soruların seçildiği soru bankasını görmek, matbaalarda basılan kitapçıklardan haberdar olmak imkansız. 1 tane soru kitapçığına bile sahip çıkamayan ama çok güçlü olduğunu, dünyanın ülkemizi kıskandığını iddia eden bir iktidar var ortada.
Kozmik odaya sahip çıkamayan, sınırlarını korumaktan aciz bir iktidar sınav kitapçığına mı sahip çıkacaktı?
Görevden alınan ÖSYM Başkanını oraya kim atadı peki, kimsenin tanımadığı bir şahsı “hak etmediği bir makama atayan” şahsın sorumluluğu ve ortaklığı yok mudur ortaya atılan iddialarda?
Çalınan sadece sorular değil. Türkiye artık sınava olan inancını kaybetmiş durumda. Bunun da böyle olması son derece doğal çünkü iktidara olan yakınlığın her şeyi çözebileceğine dair güçlü bir düşünce oluşmuş durumda. Bir tane günah keçisi bulup kurban etmek birilerinin gününü kurtarabilir ancak her olaydan sonra suçu başkasına atmak inandırıcılığı tamamen sıfırlıyor.
Bu iddiaların somut sonucu şu olacak. Artık kamuoyuna bir iddia yansısa da yansımasa da soruların önceden verildiği düşüncesi toplumun kafasında yer etmiş durumda. Tıpkı seçimlerde parmak boyası tedbirinin kaldırılmasının ne amaçla yapıldığının bugün iyice anlaşılması gibi, sınav sorularının seçilmesi ve basılması aşamalarındaki değişiklikler de birileri için yapıldı. Hatırlatalım, AKP’li senelerden önce soruların basıldığı matbaaların kapısı 1 hafta kilitlenir, oralarda bulunan işçiler dışarı bile çıkamazlardı.
Artık her sınav sonrasında yeni iddialar ortaya atılacak. Bu güvensizliğin faili AKP iktidarıdır. Kendilerini “mağdur” göstermeye çalışmaları pişkinliklerindendir. Peki sorular “çalınmasa” ne olacaktı? Emeğiyle, hakkıyla sınavda birinci olanlar, derece yapanlar iktidarın mülakat odalarında elenecekler ve sosyal medyadan yardım çığlıkları atacaklardı. Bu olaylar artık sistemin yeni normali haline gelmiştir. İstedikleri şey kurdukları düzenin “adil” olduğuna inanmamız ve itiraz etmememiz.