Zeytinli Rock Festivali’nin, İlim Yayma Cemiyeti’nin isteği ve Burhaniye Kaymakamı’nın da “talimatlarıyla” iptal edildi. Senelerdir düzenlenen ve yüz binlerce gencin katılmış olduğu bu festivali engellemek tipik bir Siyasal İslam dayatması.
Artık kimse kendisine kurtarılmış bölgeler ilan ederek, “Burası İzmir, burası Burhaniye, burası bilmem neresi, burada böyle şeyler olmaz!” diyerek kendisini tatmin etmeye çalışmasın ve kendi küçük dünyasına kimsenin dokunmayacağına dair hayaller kurmasın!
İşte dokundular! Burhaniye’de de dokunuyorlar, Eskişehir’de de dokunuyorlar yarın başka yerlerde de dokunacaklar. Siyasal İslam artık takiye dönemini bırakmış ve gemini azıya almış durumda. Zeytinli Rock Festivali’ne dokunmak sadece oradaki festivalle ilgili değil, “Her yere gireceğiz, her yeri bozacağız, artık hiçbir yerde rahat edemeyeceksiniz!” mesajı tüm Türkiye’ye veriliyor.
Bilenler bilir, Zeytinli Rock Festivali birçok genç için belki ilk defa ailesinden ayrı arkadaşlarla gidilen bir özgürlük alanıdır. Sadece bir festival alanı değildir; eğlenilen ama hesap kitap da yapılan, para harcamanın öğrenildiği bir yaşam tecrübesidir.
Elbette burada içki de içilir. Ancak burası hiçbir zaman İlim Yaymacıların iddia ettiği gibi “gençlerin içki içip etrafa saldırdığı, esnafla karşı karşıya geldiği bir yer” olmamıştır. Aksine esnafın da halinden memnun olduğunu söyleyebiliriz. Kabataş’ta deri pantolonlarıyla türbanlı kadıların üzerine işendiğini iddia eden zihniyet Burhaniye’de de “Alkolün, uyuşturucuların her türlüsünün kullanılıp, taciz, cinsel saldırı, fuhuşun aleni bir şekilde yapılıp, çıkan kavgalarda dükkanların, evlerin zarar gördüğü, yağmalandığı, alkolün etkisiyle kötü davranış ve hareketin sokaklarda yapıldığı” yalanını dolaşıma sokuyor.
Söz konusu Siyasal İslamın amacına ulaşmasıysa yalan mübahtır! Her türlü yalan arsızca söylenebilir. Ne de olsa “harpte düşmana karşı hile yapmak caizdir”.
Uyuşturucu ve cinsel saldırı meselesini ise iptal gerekçesi olarak kullanmak tam bir Siyasal İslamcı pişkinliği. Bunlar zaten yasalarda suç olarak tanımlanmış şeyler. Her festival yasağından sonra yapılan bu açıklamanın amacı festival ile eğlenceyi, eğlence ile de uyuşturucuyu eşitlemek. Eğleniyorsan kesin uyuşturucu kullanıyorsundur, uyuşturucu kullanıyorsan da her türlü cinsel sapkınlığı yapabilirsin!
Bunları sürekli tekrarlayanların Atatürk’ün de eğlenceye düşkün olduğunu, her yaştan birçok sevgilisi olduğu propagandasını yapmaları elbette tesadüf değil. Kemalistlerin ahlaksızlığın sebebi olduğuna, Kemalistlerde aile kavramı bile olmadığına dair üretilen söylemler senelerdir ilmek ilmek işleniyor.
Kimlerin ne kadar uyuşturucu kullandığına dair yapılan bir araştırma yok. Ancak İslamcıların her seferinde kendilerinden olmayanları işaret edip “uyuşturucu ve cinsel sapkınlık” demeleri muhtemelen kendi içlerindeki rezillikleri unutturma çabasından kaynaklanıyor.
Bu ülkeyi 20 senedir İslamcılar yönetiyor ancak uyuşturucu kullanan insan sayısı da kayıtlara geçen cinsel tacizlerin sayısı da çığ gibi artıyor. Uyuşturucu kullanma yaşı neredeyse ortaokul öğrencilerine kadar düşmüş durumda. Türkiye’nin en “muhafazakâr” kentleri bile rahatça ulaşılabilen fuhuş evleriyle dolmuş durumda.
Türkiye muhafazakârlaşmadı; modern olmayan ama İslamcı gibi de görünmeyen tuhaf çok kimlikli bir yapı oluşmuş durumda. Gazetelerin üçüncü sayfaları ve sabah kuşağı “Sodom ve Gomore”yi utandıracak hikâyelerle dolup taşıyor. Yasaklamaların asıl amacı da bu çürümüşlüğün üzerini bir süre daha örtmek.