Dün akşam itibarıyla yeni bir skandalla başbaşayız. MEB’in ayın başından beri 20 bin sözleşmeli öğretmen alımı için yürüttüğü mülakatlar bitmeden, sonuçları e-devlet üzerinden “sehven” paylaşıldı.
1 Ağustos’ta başlayıp 13 Ağustos’a (yarın) kadar planlanan aday mülakatlarının sonucunun 16’sında açıklanması bekleniyordu. Sistem üzerinde mülakat sonuç gösterimi bir link üzerinden açık bırakılınca mülakat sürecini takip eden adaylar sonuçları görmeye başladı ve gece vakti e-devlet sistemi tıkanıp kilitlendi.
Bu, aslında AKP devrinde hiç şaşırtmayan bir skandal. Söz konusu kadro, ihale, imar rantı olunca adam kayırmanın ve liyakatsizliğin bir başarısızlık, hata, leke bile olmadığını bilelim. Liyakatsizlik Erdoğan rejimi için vazgeçilmez bir stratejik tercih. Bu açıdan bakınca buna skandal demek zor.
Tam bu noktada, çok yakın tarihte gündeme gelen ÖSYM soru kitapçığı soruşturması akla geliyor. İşin kriminal boyutu bir yana, siyaseten en doğru tespiti ilk defa Türk Solu olarak bizler ortaya koymuştuk. AKP’nin bir tiyatro gösterisi gibi devam ettirdiği bu sınav ve mülakat sahtekarlığı, gelinen noktada artık Türkiye’de kızışmakta olan tarikatlar iç savaşının bir sahnesi.
Kaya Ataberk’in 5 Ağustos’ta kaleme aldığı “Tarikatlar savaşı ÖSYM’ye mi sıçradı?” yazısında kaydettiği gibi,
“Çünkü sınav demek kimin gelecekte nerede olacağının belirlendiği an demek. Bu üniversite sınavı açısından böyle olduğu gibi kamu personeli seçen yani devlete görevli yönlendiren KPSS açısından daha da geçerli. KPSS ve mülakat süreci kimin elindeyse o cemaat devleti ele geçirme hedefine daha yakın demek.”
Dün akşam ortaya çıkan ve bugün medyada yer alan sözleşmeli öğretmen mülakatlarıyla ilgili rezalet bu açıdan bakınca çok daha büyük bir olay. Zira iş mülakatta bitiyor. Yani KPSS soruları ile ilgili soruşturmanın ne şekilde sonuçlandırılacağı bile burada önemsiz.
Konuyu ilk haberleştirenin tamamen iktidarın kontrolü altındaki Türkiye Gazetesi olması ilginç. Muhabir Mahmut Özay’ın aktardığına bakılırsa sonuçların afişe edilmesi konusunda devreye giren, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, yani mülakatı yapanlar olmuş. Top, e-devlet yetkililerinin kucağına atılmış oluyor.
Bu noktada bazı soruları gündeme getirmek zorundayız.
Mülakat bitmeden mülakatın sonuç linkini e-devlet sisteminde açık bırakan kim?
Her mülakatın sonucu düzenli olarak sisteme girilirken, aynı anda e-devlet’te görünür hale gelecek şekilde linkler açık mı unutuldu? (Bu bile yeterince şüphe uyandırıcı.) Yoksa birileri bir anda mı açtı?
Kırk değil, elli değil, yirmi bin sözleşmeli öğretmenin ataması söz konusu. En basit haliyle kurumlar arası koordinasyonsuzluk gibi görünen bu hadisenin arka planında tarikatların rolü ne? Birbirlerine tuzak mı kuruyorlar? Yoksa tüm bu olanlar çok daha büyük çaplı bir hazırlığın işaretleri mi?