Dün, Atatürk’ün Milli Mücadeleyi başlatmak için Samsun’a ayak basmasının 103. yıldönümüydü.
Dünyanın ilk antiemperyalist kurtuluş savaşının ilk adımı olan Atatürk’ün Samsun’a ayak basması, iki yıllık pandemi yasaklarının ardından büyük bir coşkuyla kutlandı. Türk milleti Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir’e aktı, Ata’sına olan özlemini ve minnetini gösterdi. Ülke çapında çeşitli etkinliklerle bayramımızı kutladık.
Türk milletinin 19 Mayıs coşkusunu hissetmeyenler de vardı elbet. Hemen herkes, öncelikle Erdoğan’ın gidip gitmeyeceğini merak ederek Anıtkabir’deki törenlere odaklandı. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni resmi törenlerde Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu temsil etti.
Erdoğan ise bayram etkinliği olarak sarayındaki Millet Kütüphanesi’nde gençlerle sohbet etmeyi tercih etmişti. 103 yıl önce sarayın yıkılması ve Cumhuriyetin kurulması ile sonuçlanan Milli Mücadele’nin ilk adımının atıldığı günün yıldönümünde Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulunmak yerine, gerçi kendisi bunu “sap gibi durmak” olarak tanımlıyordu, bu yıl da sarayından çıkmamayı tercih etmişti.
19 Mayıs kutlamalarını es geçen bir tek Erdoğan ve AKP değildi. Sol kesimler de 19 Mayıs kutlamalarını es geçmişti. Dün ve bugün Sol basında yer alan haber ve yazılar, 19 Mayıs kutlamalarının bu kesimler için de aynen AKP gibi zorla yapıldığı izlenimi veriyor.
Örneğin Evrensel gazetesinin dünkü manşeti, “Gençlik cenderede” idi. “Gençler, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını yoğun işsizlik, ağır sömürü, koyulaşan gericilik ve geleceksizlik kaygısıyla karşıladı” spotuyla verilen haberde özet olarak, bu şartlar altında bayram kutlaması yapılamayacağı mesajı veriliyordu.
Sol kesimlerin özellikle Milli bayramlardaki bu tavrını anlamak mümkün değil. Aynısını geçtiğimiz 23 Nisan’da da yaptılar. Tüm dünyada çocuklara armağan edilen tek günü çocuklara zehir etmek için ellerinden geleni yaptılar. Yok çocukların durumu şöyle kötüymüş, yok böyle beslenemiyorlarmış, bu şartlar altında neyin bayramını kutlayacaklarmış.
Bu kesimlerin çocuklar ve gençler ile ilgili bu söyledikleri doğru olmakla birlikte, bu sorunu dile getirecekleri 364 gün olmasına rağmen özellikle bayram günü gündeme getirmeleri, bunun altındaki sinsi düşünceyi gizlemeye yetmiyor.
Sol kesim de tıpkı AKP gibi ideolojik olarak millet kavramına karşıdır. Tam da bu nedenle Türk milletinin milli bayramlarına karşı bir alerjileri vardır. Ancak bunu AKP kadar açıktan yapamadıkları için utangaçça ve çaktırmadan yapmaya çalışırlar. O nedenle bayram günü çocukların veya gençlerin sıkıntılarını dile getirir, “bu neyin bayramı?” diye sorarlar.
Ama aynı şeyi mesela 1 Mayıs’ta yapmazlar. Türkiye’deki işçi sınıfının da durumu malum ama 1 Mayıs’ta “işçiler bu durumdayken 1 Mayıs kutlamak neyimize” demezler, coşkulu kutlamalar içir çağrıda bulunurlar. Aynı şeyi milli bayramlarda yapmamalarının sebebi ise yukarıda bahsettiğimiz ideolojik karşıtlık.
Bir taraftan milli bayramlar kutlanmasın diye ellerinden geleni yaparken, diğer taraftan CHP’li belediyelerden ilan almaya da bayılırlar. Madem çok dürüstsünüz, çok ilkelisiniz, kutlamadığınız bayramın ilanını da almayın!
Sol basınımız milli bayramları kutlamayacak kadar ilkeli olmakla birlikte kutlamadıkları bayramın ilanını alacak kadar da ikiyüzlüdür.
Ama hata ilanları basan gazetede değil. Hata o gazetelere o ilanları veren belediyelerde ve CHP yönetiminde. Hiç mi okumuyorsunuz o gazeteleri, 19 Mayıs’ı kutlamadıklarını görmüyor musunuz? Yandaş basın da 19 Mayıs’ı kutlamıyor ve CHP’li belediyeler, örneğin Akit’e ilan vermiyor. Aynı tavrı alan Sol basına neden ilan veriyorsunuz? Kamu kaynağını neden boş yere israf ediyorsunuz?
Peki, ya BirGün?
Logonun yanında “19 Mayıs Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun” yazan bir kutlama görseli. Hepsi bu. Tabi görselde Atatürk’ü kullandıkları için ayrıca tebrik etmek lazım, çünkü bunların Atatürksüz bayram kutladıkları da vardır.
Bir gün önceki (18 Mayıs) BirGün gazetesini hatırlıyorum, İbrahim Kaypakkaya anması vardı. Kaypakkaya için neredeyse yarım sayfa ayıran BirGün, dünyanın ilk antiemperyalist savaşını başlatan ve zafere taşıyan Atatürk için birkaç satırlık bir haber bile yazmıyordu.
Tamam, İbrahim Kaypakkaya BirGün tayfası için önemli bir isimdir, anmak haklarıdır. İsterlerse yarım sayfa değil gazetenin tamamını Kaypakkaya’ya ayırsınlar, mesele o değil. Mesele, Kaypakkaya için yapılan haberin son cümlesinden ibaret:
“En çok dikkati çeken, dönemin sosyalistlerinin büyük çoğunluğunun yer aldığı Millî Demokratik Devrim anlayışını savunan grupların görüşleriyle neredeyse taban tabana zıt duran bir Kemalizm karşıtlığıydı.”
İbrahim Kaypakkaya’nın Kemalizm karşıtlığını öne çıkararak anan BirGün, Atatürk’ü anma bayramında Atatürk’ü anmayarak ve CHP’li belediyelerden Atatürk’ü anma ilanları alarak ikiyüzlülükte çıtayı bayağı yukarılara çıkardı.
Dün 19 Mayıs’ın 103. yıldönümüydü ve Türkiye’deki Atatürk düşmanlarının hali pürmelali buydu. Bu aslında Atatürk’ün Samsuna ayak bastığı günden bu güne kadar süregelen ittifakın, İslamcı ve sözde solcu ittifakın, Türk milletine olan düşmanlığının yansımasından ibarettir.