Tayyip Erdoğan’dan canlı yayında aldığı “Abdülkadir Bey köşenden gereğini yapacaksın. Ahmet Bey (Hakan) gereğini yapıyor.” talimatıyla gündeme gelen Abdülkadir Selvi, o gün bu gündür elinden gereğini yapmaya çalışıyor ama bu işte çok başarılı olduğu da söylenemez.
Selvi, bugün “Ülkücülerin lideri olan CHP’li milletvekili” başlığı altında 68’li yıllarda ülkücüler ve Solcular ile ilgili bir yazı yazmış. Kastettiği kişi İlhan Kesici. Kesici, o dönem ODTÜ’de ülkücülerin lideriymiş.
E, ne var bunda diyebilirsiniz. İlhan Kesici’nin sağcı olduğunu bilmeyen yok ki!
Böyle ‘çarpıcı’ bir bilgi vererek giriş yaptığı yazısına sonra şöyle devam ediyor; ODTÜ Solcuların Ankara’daki en önemli merkezlerinden biriymiş, zaten Amerikan Büyükelçisi Komer’in arabası da ODTÜ’de yakılmış. Hatta 12 Mart muhtırasından sonra idam edilen Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan da ODTÜ’lüymüş.
Evet, yanlış okumadınız, Deniz Gezmiş ODTÜ’lüymüş!
Peki, Abdülkadir Selvi’nin kaynağı ne?
Eski BBP’li, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yakın adamlarından Hakkı Öznur’un yazdığı Ülkücü Hareket kitabı.
Bir ülkücünün yazdığı kitap da bu kadar olur. Deniz Gezmiş’in bir dönem ODTÜ yurdunda kaldığı doğrudur ama Deniz Gezmiş, ODTÜ’lü değildi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiydi. Selvi de, Öznur’da bunu öncelikle bilsin.
Yine de Selvi’yi Yusuf Aslan’ın ODTÜ’lü olduğunu tutturduğu için tebrik etmeliyiz. Çünkü Selvi’nin yazdığı şeyler çıkmaz.
ODTÜ’lü Solcular Amerikan elçisinin arabasını yakarken, ülkücüler ne yapıyormuş dersiniz?
Panel düzenliyorlarmış!
İlhan Kesici’nin başında olduğu ülkücüler, Alparslan Türkeş’i panele davet ediyorlarmış.
Sadece bu mu? Erzurum’da İbrahim Tatlıses konseri düzenliyorlarmış!
Sizin de aklınıza ilk, İbrahim Tatlıses’in o dönem mağaradan çıkıp çıkmadığı sorusu takılmış olabilir. Ama bu tür şeylerin önemi yok. Zaten Deniz Gezmiş’in ODTÜ’lü olduğunu yazan Selvi, Tatlıses’in mağaradan çıkıp çıkmadığını mı kontrol edecek?
Hakkı Öznur, 9 ciltlik kitabında ülkücülük ve solculuk üzerine yalanlar sıkmış, Selvi de doğru mu, yanlış mı diye bakmadan aynı yalan yanlış bilgileri veriyor.
Merak edenler için Tatlıses’in Deniz Gezmiş’in yaşadığı dönemde mağaradan çıkmadığı söylemekle yetinelim.
Peki Abdülkadir Selvi, Hakkı Öznur’un yalanlarını niye sıralıyor?
68’li yıllarda Solcular yakıp yıkarken, ülkücüler panellerle, kültür sanat etkinlikleriyle uğraşıyorlardı demek için. Aklı sıra o dönem yaşanan çatışmalarda Solcuları suçlu gösterip ülkücüleri aklayacak.
Hakkı Öznur’a Türkeş “Milliyetçi hareketin tarihini yaz” demiş, Öznur da yalan yanlış bir şey yazmış. Abdülkadir’e kimin yaz dediğini de yazının ilk cümlesinde yazdım.
İşin aslı şu; o dönem Solcu öğrenciler yarattıkları toplumsal hareketle Amerikan emperyalizmine karşı çıkarken, Amerika’nın yarattığı sağcı hareket, üniversitelerde Solcu öğrencileri, hocaları öldürüyordu.
Hafızamız o kadar da kötü değil. Bahçelievler katliamını, ülkücülerin İstanbul üniversitesinden çıkan öğrencilerin üzerlerine bomba atarak gerçekleştirdikleri 16 Mart katliamını, Maraş, Çorum katliamlarını, Ümit Kaftancıoğlu’nu, Cavit Orhan Tütengil’i ve ülkücülerin işlediği cinayetler sonunda hayatını kaybeden daha nicelerini unutmadık.
Solcu öğrenciler Dolmabahçe’de 6. Filo’yu protesto edip Amerikan askerlerini denize dökerken; 6. Filo gemilerini kıble alıp namaz kılan sağcılar, Taksim’de “Kanlı Pazar”da Solcu gençleri öldürüyordu.
Abdülkadir Selvi, ne Hakkı Öznur’un kitabını okumuştur ne de yazısında geçen Emine Işınsu’nun romanını. Bir yerlerde bunları duymuştur, yalan yanlış duyduğu şeyleri bilgi olarak satıyor, bir tarafı suçlu, diğer tarafı da kültür sanat faaliyetleriyle uğraşan şirin gençler olarak sunuyor.
Şimdi Abdülkadir Selvi’ye desek önce oku o dönemi ondan sonra yaz, boşa çaba olacak. Doğrusunu yazdık, utanır mı derseniz, bunlarda utanma olmadığını, yüzlerini kızarmadığını hepimiz biliyoruz.
Ama kara çalmanın, geçmişi ters yüz etmenin o kadar kolay olmadığını herkes bilsin.