Putin’in “Rusya’nın Türkiye’ye gaz ihracat kapasitesini arttırabileceği ve böylece Türkiye’nin Avrupa’ya gaz tedariki için bir merkez haline gelebileceği, Türkiye’nin Avrupa’nın doğalgaz üssü olabileceği” açıklamasının, ABD Kongresi’nden çıkan ve Türkiye’ye F-16 satışına onay veren tasarının hemen ardından yapılması elbette bir tesadüf değil.
Dün yazdığım yazıda belirttiğim gibi Türkiye savaşın yarattığı şartlar dolayısıyla “istenilen ülke” konumunda ve gerek ABD, gerekse Rusya Türkiye’nin yakınlığını kaybetmek istemiyor. Putin’in Türkiye’ye böyle bir misyon yüklenebileceği açıklamasının arkasında da savaştan önce kapılarda bekleterek “mesaj verdiği” Erdoğan’ın siyasi konumunun güçlendirilmesi isteği yatıyor.
Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığı son yıllarda iyice artmış durumda ve bu durum iktidarın uluslararası diplomasideki yönelimiyle doğrudan ilgili. Putin’in iktidarı güçlendirecek bir siyasi koz verme hamlesinin arkasında, Erdoğan’ın siyasi geleceğiyle ilgili duyulan endişeler yatıyor.
“Avrupa’nın doğalgaz üssü olmak” söylemi tam da AKP’nin hoşuna gidecek bir söylem. Nasıl olacağının da çok fazla önemi yok, çünkü önemli olan bunun bir siyasi propaganda malzemesi olarak kullanılması. “Üs olmak” AKP’nin gururunu okşayan bir söylem.
Ancak geçmişte Avrupa Birliği’nin “Türkiye’nin göçmen üssü olacağına” dair söylemleri hatırlandığında “üs” olmanın her zaman güzel bir şey olmadığı ortada. Üstelik böylesine bir gerilim döneminde “enerji üssü” olmak, parti devlet açısından siyasi imkanlar yaratsa da, Türkiye’nin geleceği açısından farklı sıkıntılar yaratabilir.
Meselenin diğer bir yanı ise Putin’in aynı konuşmasında Kuzey Akım 2 boru hattı üzerinden Avrupa’ya gaz sevkiyatını yeniden başlatmaya hazır olduğu dile getirmesi.
Türkiye’nin bir “dağıtım üssü haline gelmesi” her şeyden önce Avrupa Birliği’nin Rusya’dan yeniden doğalgaz almak istemesiyle ilgili bir durum. Avrupa ise Rusya’yla diplomasi yolunu tamamen kapatmış durumda. Rusya’dan doğalgaz tedarikinin sıfırlanmış olmasının Avrupa’nın geleceğine mutlaka bir etkisi olacak. Ancak diğer taraftan böyle bir alıcıyı kaybetmiş olması da Rusya açısından çok büyük bir kayıp.
Avrupa Birliği’nin keskin siyasi tavrına rağmen Putin’in doğalgaz tedarikinin yeniden başlayabileceğini açıklaması da Rusya açısından büyük bir ekonomik sıkıntı yaşanacağını gösteriyor.
Rusya umutlarını Avrupa içinde ekonomik sebeplerle oluşacak bir muhalefete bağlamış durumda. Doğalgaz mesajları aynı zamanda böylesine bir muhalefeti harekete geçirmek için de veriliyor. Konfora fazlasıyla alışmış bir Avrupa’nın böylesine bir şantaja ne kadar direnebileceğini zaman gösterecek.