Selahattin Demirtaş, yakın zamana kadar AKP’nin ortak siyaset yaptığı, şimdilerde sürekli “PKK’lı”, “terörist” olarak nitelediği ve uzun süredir hapiste tuttuğu bir isim. Özellikle son zamanlarda Demirtaş’ın açıklamaları, Türkiye’nin gündemine her geçen gün artan bir sıklıkta geliyor.
Demirtaş ve onu destekleyenler Demirtaş’ı “siyasi rehine” olarak tanımlıyor. Ancak nasıl bir rehinelikse bu, her gün bir gazeteye yazı yazıyor, hatta dünkü yazımda belirttiğim gibi, 29 gazeteciye ortak röportaj bile veriyor.
Hepimiz AKP dönemini yaşıyoruz. AKP döneminde “terör örgütü üyeliğinden” ceza alacaksın ve neredeyse her gün bir gazeteye röportaj vereceksin, gazetelerde yazıların çıkacak. Bu ancak tek bir şekilde olabilir, AKP’nin izin vermesiyle.
Şimdi kimse yanlış anlamasın; Demirtaş tecrit edilsin, işkenceden geçirilsin falan diyen yok. Ama size de tuhaf gelmiyor mu ya da “AKP, Demirtaş’ın konuşmasına neden izin veriyor?” sorusu hiç aklınızdan geçmiyor mu?
Güya Demirtaş ile AKP birbirlerine karşılar değil mi? Güya Demirtaş en AKP muhalifi! Muhalif gazetecilerin, aydınların hatta Ergenekon döneminde askerlerin ne şartlar altında tutulduğunu hepimiz hatırlıyoruz.
Türk Solu‘nun başyazarı Gökçe Fırat tutuklandığında mektup yazması için aylarca kağıt kalem bile vermeyen AKP, Demirtaş’ın her gün bir gazeteye yazı yazmasına, bir gazetenin sorularını cevaplamasına izin veriyor.
Demirtaş’ın nasıl bir proje adamı olduğunun bundan iyi ispatı olur mu? Bazı basın kuruluşları ve gazeteciler de bu projede bilerek ya da bilmeyerek yer alıyorlar.
Hapishane, Demirtaş için adeta bir lütuf. Hapiste olmasaydı dikkate alınmayacak bazı sözleri bile sırf hapiste diye gündem oluyor. Bu elbette AKP’nin de işine geliyor. Sürekli AKP’ye “yeniden açılım yapalım” diye yalvaran, dün gündeme gelen açıklamalarında olduğu gibi hendek çatışmalarından AKP’yi aklayıp FETÖ’yü suçlayan bir “muhalif” Demirtaş.
Demirtaş’ın hapishane günleri demişken, birden aklıma Hitler’in hapishane günleri geldi. Hitler, 1923 yılında gerçekleşen Birahane Darbesi’nden dolayı vatana ihanet suçuyla yargılanmış, 5 yıl ceza almış, 9 ay yatıp çıkmıştı. Ama ne yatmak!
263 günlük hapislikte 400’e yakın ziyaretçi, 30-40 kişiyle doğum günü kutlamak, en yakın adamlarını yanına aldırtmak… Kavgam kitabını bile orada, yanına aldırttığı Hess’e yazdırttı.
Bu yakın adamları yanına aldırtma bir yerlerden tanıdık geldi mi? Açılım günlerinde Apo’nun belirlediği bazı isimler de İmralı’ya nakledilmişti. Demirtaş için böyle bir durum, şimdilik yok.
3 Ciltlik Nazi İmparatorluğu kitabının yazarı William L. Shirer, Hitler’in hapishane günleri ile ilgili şunları yazar:
“1924 yılının o yaz mevsiminde Lech nehri boyundaki eski Landsberg şatosunda şeref konuğu muamelesi gören, kendisine güzel manzaralı bir oda tahsis edilmiş bulunan Hitler, saygılarını sunmak ve hediyeler vermek üzere gelen bir sürü ziyaretçiyi ağırlıyordu. Münih’e dönmüş ve bir hüküm yemiş olan sadık Hess’i de yanına alıp orda ona, bölüm bölüm, bir kitap yazdırmaya başlamıştı.”
Hitler’in hapishanede kaldığı ikinci kattaki kanada “feldherrenhügel” (alm. komutanın tepesi) deniyormuş. Hitler’in hapishane günleri o kadar “zor”muş ki, Ernst Hanfstaengl, ki Hitler’in yakın dostudur, şöyle anlatıyor:
“Bir şarküteriye girmiş gibi hissettim, meyveler, çiçekler, şarap ve diğer alkollü içecekler, jambon, sosis, kek, kutu kutu çikolata ve daha pek çok şey vardı.”
Hitler’in hapislik günleri aslında başka birininkine daha çok benziyor ama o kişi şu an konumuz değil. Hitler, tiyatro gibi bir mahkeme sonunda aldığı, suçuna göre küçük bir cezanın beşte birini yatmadan çıkıp kahraman olmuştu ve Nazilerin yükselişi böyle başlamıştı.
Velhasıl Demirtaş da Hitler gibi gayet “rahat” bir hapislik geçiriyor. İstediği gibi propagandasını, siyasetini yapıyor. Hem de bir anlamda dışarıda olduğundan daha özgür bir biçimde yapıyor. Düşünsenize, Demirtaş dışarıda olsaydı, PKK’yı bu kadar rahat eleştirebilir miydi?
Bazı insanların hapislikleri onların yükselmesi için fırsattır. Demirtaş’ın tutukluluğu da bu çeşit bir tutukluluk. Demirtaş ile ilgili çok ciddi bir parlatma çalışması var. Bu çalışmanın içinde AKP’den bazı “muhalif” basın kuruluşlarına kadar çok büyük ve farklı kesimler de var.
Bu parlatmanın sonu nereye varır, Demirtaş ne zaman çıkar, çıkınca hain mi ilan edilir kahraman mı bilemeyiz ama Demirtaş’ın yükselişinin arkasında AKP var, onu söyleyeyim.