Salı akşamı, Atina-Selanik demiryolunda bir yolcu treni ile yük treninin “kader” planı doğrultusunda çarpışması neticesinde en az 36 kişi yaşamını yitirmiş.
Adeta “asrın tren kazası” diyebileceğimiz bu elim hadise karşısında yapılacak tek şey tevekkül etmek ve Yaradana sığınmak. Ama Yunanistan tarihinde böyle bir kaza ne görülmüş ne de duyulmuş.
Bir Pamukova değil. Eh, Çorlu’dan da hallice.
Tabi, bizdeki gibi hızlandırılmış trenlerle “millete hizmet” noktasında yerli ve millî bir iktidarları yok. Adamların alnı haça değmiyor bir kere…
Çalışmıyorlar.
Çalışmadıkları için çalamıyorlar.
Çalamayınca da ölümlü kaza olmuyor.
Olunca da böyle kızılca kıyameti kopartıyorlar!
Baksınlar ya Türkiye’ye!
Burası ne Şili ne Meksika ne de Japonya… Öyle 8, 9’luk deprem pek görülmüyor. Bir 7.8, bir de 7.6 ile sallandık! En aşağı 45 binden fazla mümin, rahmet-i rahmana kavuştu!
Şehitler tepemiz boş kalmıyor elhamdülillah.
Dünyada bir kalemde bu kadar vatandaşını cennete yollayabilen başka bir ülke var mı?
Hayır yani, varsa gösterin. Beğenir kıskanırsak oraya gidelim. Yoksa karnından konuşmasın kimse. Bize mazlumların duası yeter!
Allah kuluna göre felaket verirmiş. Asrın liderine asrın felaketi! Kıskanmayın.
Aslında bu tren kazası yine haber maber olmayacaktı. Yunanistan küçük devlet. Öyle olunca Yunanistan’daki “asrın felaketi” de küçük oluyor. Bizdeki gibi memlekete taze kan olmuş, milletimizin gözbebeği mülteciler de yok. Ayasofya Cami-i Şerif’in şadırvanında bir haftada akan abdest suyuyla boğarız onları.
Olayı büyüten ne mi oldu? Bir ahlaksızın, şerefsizin, haysiyetsizin –bu kadar açık ve net konuşuyorum– evet, yaptığı alçakça hareket.
Bunların bir tane Ulaştırma Bakanı mıymış, neymiş… Kostas Karamanlis. İstifa ediyor.
Ulan sen kimsin? Ulemaya sordun mu bir kere? Seni görevden affeden oldu mu? Göklerden bir karar mı geldi?
Bir kabahati olduğundan değil, ölenlere saygısından ötürü istifa ediyormuş.
Sen saygı dersin, biz musallanın önünde hakkımızı helal eder, hepsinin Fâtiha’sını düzgünce okuruz, Karamanlis efendi! Maneviyatı senden mi öğreneceğiz?
Sen daha iki tane çadırı satamamışsın! Hani nerede sizin Kızılhaç’ınız?
Pennsylvania’dan, Washington’dan, Brüksel’den basılan düğmeler yetmemiş olacak ki…
Şimdi de suyun öte yakasından düğmelere basıyorlar. Mavi Vatan’da, Libya’da biz bunlara taviz vermedik, vermeyiz, şimdi de vermeyeceğiz evelallah.
Ve buradaki bir takım ahlaksızlar, bu yuvarlak masayı da peşlerine takmış, bunu şimdi ballandıra ballandıra anlatıyor. Bize de hadsizce, insafsızca ve izansızca istifa zilletini hatırlatıyorlar.
Yok artık öyle bir Türkiye…
Biz daha buradaki depremin, Allah’tan gelen rahmetin mevlüdünü okutmadık. Şimdilik bunu da not ediyoruz.