Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından çalışmalarına ara veren kurumların başında TBMM geliyordu. En çok merak edilen konu ise TBMM’nin çalışmalarına ne zaman başlayacağıydı. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Meclis’in 21 Şubat’ta açılacağını duyurmuştu. Elitaş, geçtiğimiz gün Meclis’in açılış tarihinin değiştiğini duyurdu:
“Milletvekillerimizin büyük bir çoğunluğunun deprem bölgesinde olması sebebiyle siyasi partilerimizin mutabakatı ile TBMM çalışmalarına 28 Şubat 2023 tarihine kadar ara verilmesi kararlaştırılmıştır. Geçmiş olsun Türkiyem.”
Meclis, en basit ifadelerden biriyle, milletvekillerinin toplanıp kanun yapmak yoluyla sorunları çözmeye çalıştığı yer değil mi? Şu anda fiili olarak böyle bir işlevi olmasa da Meclis’in özü budur.
Peki Meclis neden kapalı? Çünkü milletvekilleri deprem bölgesindeler.
İyi de milletvekillerinin görevi deprem bölgesinde yardım dağıtmak mı, deprem bölgesinden izlenim aktarmak mı, yoksa milletin vekili olarak milletin meclisinde depremi enine boyuna konuşmak, eksiklerin, ihmallerin hesabını sormak ve bunun için gerekli yasaları çıkartmak mı?
Şimdi bu yazdıklarım birçok insana garip gelebilir. Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşanmış, milletvekili orada olmayacak da nerede olacak diyebilirsiniz. Yukarıda da belirttiğim gibi, milletvekilinin işi TBMM’dedir, afet bölgesinde değil. Yardım dağıtılacaksa, bunun için görevliler vardır. Enkaza girilecekse, bunun için de görevliler vardır. Mesele izlenim edinmekse, haber almak, haber vermek ise bu da gazetecilerin işidir.
Milletvekilinin tek bir işi vardır, o da Meclis kürsüsüne çıkıp depremi enine boyuna konuşmak, daha etkili müdahale için yasa çıkarmak, eksiği, ihmali olanlar için Türk milleti adına hesap sormaktır. Deprem konuşulmayacaksa o Meclis, milletin kürsüsü niye vardır?
Türkiye, tarihinin en kritik seçiminin arifesinde, en büyük felaketlerinden birini yaşamış, yaşamaya da devam ediyor; ancak Türk milletinin sesini vekilleri aracılığıyla duyuracak kurumu olan TBMM kapalı. Neden? AKP öyle istemiş ve Elitaş’ın açıklamasından anlaşıldığı kadarıyla muhalefet partileri de kararı desteklemiş.
E hani muhalefet Güçlendirilmiş Parlamento istiyordu? AKP’nin Meclis’i kapatmasını onaylayan bu muhalefet mi parlamentoyu güçlendirecek? Siz önce parlamentoyu açık tutun, işlevini sağlamaya çalışın.
AKP’nin Meclis kararından sonra baktım, Kılıçdaroğlu da, Akşener de herhangi bir açıklama yapmamış. Sosyal medyadan herhangi bir itiraz dile getirmemişler. Biri bile Meclis’in kapalı olmasının, deprem felaketinin Meclis’te sıcağı sıcağına dile getirilmemesinin, AKP’den hesap sorulmamasının AKP’nin işine geleceğini aklına getirmiyor.
AKP Meclis’i fiilen kapatmış, bugüne kadar Meclis’ten çıkmayan muhalefette bu fiiliyata dair en ufak bir itiraz bile yok. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” deyip Meclis’i açık tutamayan muhalefet, AKP yarın bir gün “seçim yapmıyorum” dese ne yapacak? Türk milletinin önüne sandığı nasıl koyacak?
…
1920’de İstanbul işgal edildiğinde işgalcilerin yaptığı ilk şey, haberleşmeyi kesmek olmuştu. İkincisi ise Meclis-i Mebusan’ı kapatıp milletvekillerini tutuklamak. Nasıl, AKP’nin deprem uygulamalarıyla neredeyse birebir aynı değil mi?
İşgale karşı direnişin lideri Mustafa Kemal Paşa’nın ilk yaptığı şey ise Meclis-i Mebusan’ın kapatılmasından 33 gün sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ni toplamak oldu. Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak 19 Mart 1920’de il idarelerine ve ordu komutanlarına telgraf gönderen Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi için 15 gün içinde seçimlerin tamamlanmasını tebliğ etmişti.
Günümüzün en önemli tartışma konularından biri malum seçimler. Seçim olur mu, olmaz mı, Anayasa’nın savaş hali maddesi çokça konuşuluyor. Bülent Arınç gibiler, Anayasa maddesini yok sayarak “böyle bir ayeti kerime mi var” diyor. Böyle bir ayeti kerime yok ama Türk milletinin ve Türk devletinin geleneği var.
Kurtuluş Savaşı sırasında bile Meclis açıktı ve olağanüstü koşullarda olsa dahi seçim yapılmıştı. Bugün kim ne hakla Meclis’i kapatıyor ve seçimler olur mu olmaz mı diye tartışıyor? Ve kim ne hakla bu uygulamalara sessiz ve hatta mutabık kalıyor?
Elbette ki Meclis’in kapalı olması da seçimlerin yapılamaması da AKP’nin işine gelir. Burada muhalefete düşen en acil iki görev var: Birincisi Meclis’i açmak, işler hale getirmek; ikincisi ise Türk milletinin önüne seçim sandığını koymaktır.