Pera Palas’ta Gece Yarısı, Netflıx’in yeni Türk dizisi.
Adı üstünde Pera Palas’ta geçen, başta Atatürk olmak üzere Pera Palas’ın ünlü konuklarının da geçtiği fantastik bir hikâye anlatılıyor dizide.
Aslında Atatürk ve Milli Mücadele’nin merkezinde dönen bir senaryo etrafında şekillenmiş bir dizi Pera Palas’ta Gece Yarısı.
Özellikle başrol oyuncusu Hazal Kaya’nın Atatürk’ü canlandıran oyuncuya sarılma sahnesiyle gündeme gelmişti.
Hepimizin yapmak istediğini, kurgu gereği dahi olsa yapan, o duyguyu, o heyecanı bize yaşatan ve yerinde olmak için gıpta ettiren bir sahneydi.
Herkesin dikkatini de bu sahne çekti ve dizi ile ilgili tartışmalar da bu sahne etrafından döndü. Ta ki Ahmet Hakan’ın Hürriyet’te “Hazal Kaya’nın oyunculuğundan nefretimin 5 sebebi” başlıklı bir yazı yazana kadar.
Yazıdan anlaşılıyor ki Ahmet Hakan, Hazal Kaya’dan gerçekten nefret ediyor. Yoksa oyunculuğu ile ilgili bir durum olsa, eleştiri sınırlarını geçmeden de oyunculuğunu eleştirebilirdi. Hazal Kaya ile ilgili Ahmet Hakan’ın kişisel bir nefreti var. Yemin edebilirim ama ispatlayamam denir ya, öyle işte.
Ancak burada Ahmet Hakan’ın nefretini tetikleyen bir şey daha var; o da dizide işlenen Milli Mücadele ve Atatürk konusu, Hazal Kaya’nın oynadığı karakterin de kurgu gereği Mustafa Kemal’e yardım etmesi.
Ahmet Hakan’da o kadar büyük ve derin bir Atatürk nefreti var ki, senaryo icabı bile olsa bir oyuncunun Atatürk’e yardım etmesini kaldıramıyor ve en alçak şekilde saldırmaya başlıyor.
Hazal Kaya ise sosyal medya hesabından isim vermeyerek “Senin fikrinin ne önemi var vasat herif” diyerek Ahmet Hakan’a cevap verdi.
Hazal Kaya’nın oyunculuğu eleştirilemez mi, eleştirilebilir. Ahmet Hakan’a düşmez falan da demeyeceğim, çünkü bugünlerde herkes her konuda ahkam kesmeye pek hevesli. Ahmet Hakan bunların içinde en pervasızı, en kibirlisi, en kendini bir şey sananı belki.
Ahmet Hakan açısından söyleyecek olursam, nefret başlığı altında eleştiri yapmazsın, ancak nefretini kusarsın, ki Ahmet Hakan da bunu yapmış. Ancak nefretini kustuğu bir kadın ve bir sanatçı olarak Hazal Kaya değil sadece. Atatürk’e ve Milli Mücadeleye olan kinini de kusmuş.
Hazal Kaya’nın Atatürk’e sarıldığı sahne, milyonlarca Türk’ün özlemine ve isteğine tercüman oldu. O sahneyi izleyen herkes gözyaşlarını tutamadı, kendini Atatürk’e sarılan Hazal Kaya’nın yerine koydu ve onun nezdinde Atatürk’e sarıldı. İşte Ahmet Hakan gibilerinin asıl hazmedemediği de Türk milletindeki Atatürk’e olan bu sevgi ve özlem.
Hazal Kaya’nın oyunculuğunu nefretle karşılayan Ahmet Hakan’ın yazısı ile ilgili sosyal medyada binlerce yorum yapıldı. Bunlar genellikle de Ahmet Hakan’ın her devrin gazetecisi, iktidar yandaşı olmasıyla ilgiliydi.
Elbette ki bu yorumların hepsi doğrudur ancak burada tartışılması gereken Ahmet Hakan’ın gazeteciliği değildir. Çünkü Ahmet Hakan gazeteci değildir.
Aslında Ahmet Hakan da bir oyuncudur. Gazeteci rolünün altında binbir kılığa giren ama hangi role girerse girsin Atatürk düşmanlığı baki kalan bir oyuncu.