Şair Ataol Behramoğlu geçtiğimiz hafta sosyal medya hesabından Fransa kralı 14. Louis’nin “devlet benim” sözünü paylaştı ve bu paylaşımın ardından sosyal medyadaki AK trollerin hedefi haline geldi.
Çok kısa sürede organize olan binlerce trol hesap “Behramoğlu tutuklansın” tweetleri atarak bir linç girişiminde bulundu.
Behramoğlu’nun hedefinin Erdoğan olduğunu söyleyen güruhun asıl amacı Türkiye’de popüler olan insanların siyasi bir mesaj vermesinin önüne geçmek.
Yaklaşan seçimlerden önce hedef sadece Behramoğlu değil, muhalefet etme potansiyeli olan tüm “ünlü” isimlere gözdağı vermek.
Tıpkı geçmişte Sedef Kabaş’a ve çok yakın zamanda Prof. Dr. Ahmet Ercan’a yapıldığı gibi.
Örnekler o kadar çok ki…
Türkiye uzun zamandır somut delillerin aranmadığı bir “algı Cumhuriyeti”ne dönüşmüş durumda. Tarihten örnekler vermek ya da bir atasözünü bile tekrarlamak iktidara yönelik bir “tehdit” olarak algılanıyor.
Fransa kralına bile gitmeye gerek yok; bugün koalisyon ortağı olan Devlet Bahçeli’nin geçmişte Tayyip Erdoğan’a söylediği sözleri paylaşmak bile suç unsuru gibi gösterilebilir.
Erdoğan’ın yakın zamanda kullandığı “sürtük, adi, ahlaksız” gibi ifadeleri tekrarlamak hiç şüphesiz yeni hakaret davalarının konusu olacaktır.
Böyle bir düzende iktidarın 14. Louis örneğini bile kendi “bekasına” yönelik bir tehdit olarak algılaması son derece doğal.
AKP’yi sıra dışı kılan şey ise bu tarz “masum örnekler” üzerinden bile çok kısa sürede harekete geçirdiği bir trol ağına sahip olması.
Koparılan gürültüye bakıldığında, tutuklanması sağlanan kişi başına trollere prim ödendiği hissine kapılıyor insan.
İktidar, Behramoğlu gibi örnekler üzerinden kendi “gücünü” ispatlamanın peşinde koşuyor.
Oysa gösterdikleri şey, Türkiye’nin demokrasi konusunda 16. Yüzyıl Fransa’sından bile daha geride bir durumda olduğu.