Fatih Camii’nde gerçekleşen bıçaklama olayı, iktidar cephesini tetiklemiş görünüyor. Hepsinin ağzında ortak bir provokasyon iddiası.
TRT Haber, “Fatih Camii’nde provokatif saldırı” diyerek kesin hükmü verenlerin başında geliyor. Takvim, “Önce yumruk, şimdi bıçak” vurgusuyla olayı geçen haftaki sözde Filistin yürüyüşündeki yumruklu olaya bağlamaya gayret etmiş. A Haber ise, dün dakikalarca elde hiçbir bilgi olmaksızın görüntüleri çevirip çevirip “provokatif saldırının perde arkasını” sorup duruyordu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, saldırının “çok yönlü” incelendiğini belirtirken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da saldırıyla ilgili soruşturmanın “hassasiyetle” sürdürüldüğünü belirtiyordu.
Bu arada Devlet Bahçeli, sosyal medyadan “provokasyon iklimi oluşturmanın arayışında olan mihraklara asla fırsat verilmeyeceğine yürekten inandığını” dile getirerek sebebi halen tam anlaşılamamış olayı zorla provokasyona çevirenler arasına katıldı.
Fatih Camii zaten İsmailağa Cemaati’yle ve cinayetlerle anılan bir cami. Hatta bu olayda bıçaklanan imam Galip Usta’nın İsmailağa’nın işlettiği bir Kuran kursunda hocalık yaptığı da ortaya çıktı.
Bıçaklayan şahsın yaralamadan sabıkası var. Aile düzeni bozuk. İki kere evlenip boşanmış. Son boşandığı karısının ortağıyla ilişkisi olduğunu öğrenip hepten kafayı bozuyor. Görünüşte kendini dine veriyor ama yatsı namazından sonra “Bu putları buradan çıkarın” diye bağırması, ruhsal durumundaki vahameti anlatmaya yeter de artar bile.
Esas sorun, camideki güvenlikçilerin bu haldeki adamın imamla görüşme isteğini kabul edip onu imamın odasına götürmesi. Zaten ne oluyorsa burada oluyor.
Aslında provokasyon iklimine gerek yok. Türkiye’de toplu histeri iklimi AKP eliyle çoktan yaratıldı. Filistin diye bağıra bağıra Kuveyt sermayesine ait Starbuckslara dadanan zırdeli serseri takımı baktı engel olan yok, cam çerçeve indirmeye, sonra da pompalı tüfekle mekân basmaya başladı.
Müslüman Kardeşler ve Taliban’dan sonra Hamas terör örgütünün de en yetkili ağızlardan normalleştirildiği; tevhid bayraklarıyla Cumhuriyet’e ve Atatürk’e meydan okuyanların ortada gezindiği bir tımarhaneye çevirdiler ülkeyi.
Bu ortamda, hele hele istatistik olarak en belalı camide böyle bir saldırı olması için provokasyona gerek var mı? Göğsünden ve boğazından bıçaklanan imamın hayati tehlikeyi atlatması büyük şans!
Şimdi yandaşlar, Mossad’a çalışanların yakalandığı haberleri üzerinden başka bir senaryoya işaret ediyorlar. Tüm bunlar İsrail’in ve Batı’nın planıymış.
İsrail ve Batı niye camide cinayet kurgulasın? Bunların böyle bir dert ve özlemleri var mı sanıyoruz? Hadi var diyelim. Peki, bunun için uğraşmalarına gerek var mı? Otursunlar evde çekirdek çitleyip İslam dünyasını izlesinler yeter!
Dünyada İslamcılardan, İslami yobazlardan, hilafetçilerden ve şeriatçılardan daha çok Müslüman katleden, daha çok camiye saldıran kim var? Açıkçası bu konuda Uygur soykırımını devam ettiren Çin’den başka rakipleri yok!
Şöyle bir hafızamızı kontrol edelim mi? Elimizde evinde Kur’an okurken katledilen Hz.Osman, sabah namazında hançerlenen Hz. Ömer ve yine mescitte ibadet ederken hançerlenen H. Ali var. Yani ibadete ve mabede saygısızlık, coğrafyanın ve Arapların geleneğinde var. Üstelik siyasal İslam, Araplık üzerinden tam da bu kahpe geleneği sahipleniyor. Şii fanatikler sünnilerin camilerini, sünni fanatikler şiilerin camilerini bıçakla, tüfekle basıyor, bombalıyor, yakıyor. Namaza durmuş komşularını bile çocukları ile birlikte katletmiyorlar mı? Mezarlıklar bile bu “kardeş” terörizminden nasibini almıyor mu?
Olağan şüpheli diye gösterdikleri “dış mihraklar”, bu vahşetten kurtulalı yüz yıllar oldu. Batı dünyasında en son mabede saldırı ne zaman görüldü peki? Almanya’da Türklerin hedef alındığı ama asla hoş görülmeyen tek tük saldırılar. Başka? Ha bir de neo Nazi serserilerin hedef aldığı üç beş sinagog. Daha da geride belki 2000’lerin başına kadar İskandinavya’da. En kuzeyde birkaç Black Metal grubunun kundakladığı üç beş ahşap kilise… Başka yok ki…
Kur’an yakmak gibi son derece zavallıca ve sembolik birkaç harekette bile Avrupalı meczupların yerini İran asıllı Bahrami Marjan ve yine İran’a bağlı Haşdi Şabi bağlantılı Salwan Momika gibi Ortadoğulular almaya başlamadı mı?
Birkaç densizin karikatüründen sonra bile trajikomik bir şekilde Ortadoğu sokaklarında Müslümanları katleden, yine Müslümanların sebep olduğu izdiham değil mi?
Mabede ve ibadet edenlere saldırmak, İslam dünyasının pençesinden kurtulamadığı bir Ortadoğu kahpeliğidir. Batı’da olduğu gibi istisnaî bir durum değildir. Sıradandır, gelenekseldir. O kadar ki toplumda travma bile yaratmaz! Ve bu geleneğin bayrak tutanı da siyasal İslamcılardan başkası değildir. İktidar ve çevresi, Fatih Camii’nde provokatör arıyorsa aynaya baksın.