Geceyi İslâhiye’nin girişinde geçiriyoruz. Şehre yardıma gelen herkes burada buluşmuş adeta.
Ülkenin dört bir yanımdan gelen çeşit çeşit insanlar.
Farklı arka planları, hayata farklı bakış açıları olsa da herkesin anlaştığı bir nokta var:
Biz buradayız, devlet nerede?
Günün ilk saatlerinde şehre giriyoruz. Daha doğrusu şehirden geri kalanlara…
İslâhiye’de büyük bir yıkım var.
***
Diğer afet bölgeleri gibi burası da hayalet şehre dönmüş durumda. Her köşede polis ve asker var. Hem asayişi sağlıyor, hem de kurtarma çalışmalarında görev alıyorlar. Zaman zaman hırsızlık olayları olsa da bir yağma durumu yok. Dükkânlar yerli yerinde. Hatta bir kısmının vitrin camları olmamasına rağmen içlerine giren olmamış.
***
Bir hırsızlık olayıyla biz de karşılaştık. Vatandaş hırsızı yakaladı, adamı darp etti, Suriyelilerin nasıl yağmacı olduğunu bağırdılar suratına ama hırsız Türk çıktı.
İnsanların kaybı var ve acıları büyük. Tepkilerini doğru yere yönlendiremiyorlar. Umarım o da olur.
***
Sonraki durağımız Nurdağı… Orada da farklı bir manzara yok. Evleri yıkılmış, boynu bükük insanlar enkaz başında mucizelerin gerçekleşmesini bekliyor. Zaten şehirde pek de kimse yok.
Olanlar ya enkaz başında ya da enkaz altında…
***
Daha sonra Antep’teyiz. Ürkerek geldiğimiz bu şehir umutlarımızı yeşertiyor adeta. Yıkılan bina görmüyoruz. Hayat normal seyrinde ilerliyor gibi görünüyor. Fakat bu sadece görünen yüzü. Burası da bomboş. Yıkım olmasa da sarsıntının yarattığı tedirginlik şehri sarmış durumda.
***
Sırada depremin merkezi Pazarcık var. Burada da yıkık binalar bizi karşılıyor. Ama artık binaların büyük kısmında çalışmalar durmuş. Çünkü artık çıkarma ümidi kalmamış.
***
Bugün AKP’nin kalesi sayılan yerleşim yerlerindeydik. Bölgenin atmosferini tek kelime ile özetleyebiliriz: Sessizlik.
Canından, malından olan bu kitle, tüm bunların ötesinde bir şok yaşıyor adeta. Kendisine yıllardır dayatılan bir gerçekliğin yalan olduğu öğreniyor: Güçlü Türkiye yalanı. Üstelik bu yalanı öğrenmenin bedelini canıyla ve malıyla ödüyor.
Karşılaştığımız bu sessizlik sanki bir karar aşamasının öncesindeki sessizlik. Bundan sonra olacakları da yaşayarak öğreneceğiz.
HAZAR ARISOY