6 Şubat günü sabaha karşı 04.17’de gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden günler geçti. Her geçen gün, AKP iktidarının eksiklikleri, ihmalleri, çok acı bir şekilde ortaya çıkmaya devam ediyor.
İlk günlerde depremin yıkıcı etkileri, tepkilerin tamamen AKP’ye odaklanmasına sebep olmuştu. Sonraki günler ise tepkiler bambaşka mecralara çekilmeye çalışıldı. Bunların en başında, ülkece iki gündür konuştuğumuz Suriyeli yağmacılar konusu var.
Konunun başka mecralara çekilmesi, elbette ki AKP’nin işine gelecek bir şey. Tepkilerin Suriyelilere yönlendirilmesi, bu açıdan AKP için bulunmaz bir nimet. Özellikle sosyal medya üzerinden yaratılan yağmacı Suriyeliler gündeminin yaratıcılarından biri Tayyip Erdoğan.
Günler önce yağmacılar konusu ilk gündeme geldiğinde Süleyman Soylu, münferit hadiseler deyip geçiştirmişti. Erdoğan ise bölgeye yaptığı ziyaretteki her durağında, OHAL’in yağmacılar için ilan edildiğini söyledi.
Yağmacı Suriyeliler gündeminin oluşmasında parmağı olanlardan biri Erdoğan, diğeri de Ümit Özdağ. Özdağ, son günlerde yayınladığı bazı videolarla Türkler ile Suriyeliler arasında gerilimin tırmanmasına sebep oldu. Ancak sonradan ortaya çıktı ki, Ümit Özdağ’ın yaydığı görüntüler gerçeği yansıtmıyordu. Ümit Özdağ, yalan yanlış paylaşımlar yaparak, bilerek ya da bilmeyerek AKP’nin değirmenine su taşıyordu.
Yağmacı Suriyeliler gündeminin yaygınlaşmasının sonucu ne oldu peki?
Birincisi, askerin, polisin deprem bölgesinde yakaladığı hırsızları döverken görüntüleri yaygınlaşmaya başladı. İşte Erdoğan’ın OHAL’le yaratmaya çalıştığı şey tam olarak bu. Bugün hırsıza, uğursuza kalkan o el, yarın bir gün iktidar aleyhine bir şey söylediğinde veya yazdığında senin başına inecek.
İkincisi ise, deprem bölgesinde sıradan vatandaşın yağmacı avına çıkması ve bulduklarını linç etmeye kalkmaları. Hukuku tamamen ortadan kaldıran bu tarz davranışlar, tam da AKP’nin kabile düzenine yakışan davranışlar, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına değil.
O linç görüntülerini gördüğümde, aklımda 15 Temmuz’da Boğaziçi Köprüsü’nde yaşananlar canlandı. Aynı güruh, aynı kin ve öfke… Boğaziçi’nde Türk askerinin kafasını kesen güruh yenirden hortlamıştı. Üstelik yağmacı diye linç edilmeye kalkılanlar, yağmacı da değil, Suriyeli de değil. AKP eliyle kendi insanımızı linç eden bir kitle yaratılıyor.
Madem hırsızdan, yağmacıdan bu kadar rahatsızdılar, memlekette 20 yıldır hırsızın da yağmacının da kim olduğu belli. Oy vereceklerine tepki gösterselerdi.
Depremin yıkıcı etkilerinin tek bir sorumlusu var, AKP ve Erdoğan iktidarı. AKP’nin ve Erdoğan’ın sorumluluğunu örtecek her türlü gündemden uzak durmalı, AKP’nin gündem saptırma tuzağına düşmemeliyiz.
Ha, deprem bölgesinde Suriyeli sorunu yok mu? Elbette var. Ama burada da sorumluyu yanlış yerde aramayalım. Sorun olan Suriyelileri de Türk milletinin başına bela eden yine AKP ve Erdoğan’dır. Bu konuda tepki gösterecek olanlar, tepkilerini doğru yere göstersinler.
Suriyeliler ile ilgili önümüzdeki bir yıl içinde daha büyük bir sorunla karşılaşacağız. Erdoğan, deprem bölgesinde gittiği her yerde yıkılan şehirlerin yeniden inşası için 1 yıl süre istiyor. Üniversiteleri de kapatıp yurtları depremzedelere tahsis etti. Demek ki 1 yıl boyunca deprem bölgesindeki şehirler boşaltılacak.
Peki, boşalan şehirler 1 yıl boyunca boş mu kalacak? Tabii ki kalmayacak. Buralar Suriyelilerle doldurulacak. 1 yıl sonra evine, yurduna dönmek isteyenler döndüklerinde, evlerinde Suriyelileri bulacak. Burada AKP’nin demografik bir kurnazlığı olduğunu görmek gerekiyor.
Suriyeli meselesi bugün konuşulacak mesele değil. Bugün AKP’nin Türkiye’yi nasıl bir yıkıma uğrattığını konuşmak gerek.
İlla Suriyeliler meselesi konuşacaksak da, buyurun bunu konuşalım.
NOT: Yazıda kullanılan fotoğraf, Fenerbahçe yardım tırını yağmalayanlar olarak dolaşıma sorulmuştu. Ama birkaç saat sonra olayın asılsız olduğu ortaya çıktı.