Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın HDP’nin yeni partisi Yeşil “Sol” Parti’den aday olması üzerine tartışmalar kızışmıştı. Herkes bu iki ismin fırıldaklığına, siyasi hayatlarının ilkesizliğine ve aşırı Tayyipçi ve Fethullahçı geçmişlerine vurgu yaptı.
Hasan Cemal’i dün yazdık. Aynılarını Cengiz Çandar için de yineliyoruz. Bu iki isme yapılan siyasi eleştiriler, bu isimlere itibar ve iltifat niteliğindedir. Bu isimleri siyasi çizgileri veya fırıldaklıklarıyla değerlendiremezsiniz. Bu iki şahıs PKK-MİT-CIA üçgeninde faaliyet gösteren karanlık isimlerdir.
Nitekim Cengiz Çandar da eleştirilere yanıt verirken siyasi bir ifade kullanmamış, tıpkı hocası Doğu Perinçek gibi, “bize karşı operasyon yapılıyor” demiştir. İstihbarat dünyasına o kadar aitler ki…
Cengiz Çandar eklemiş: “… Ayrıntılarda şu ifade daha iyi olabilirdi dediğim konular olsa da siyasi doğrultuda pişmanlık duyduğum bir konu yok. Zaten başıma gelen belalar da ondan sonra oldu. Ondan önce gayet makbul Türk elitinin kabul gördüğü ‘Türkiye’nin bir mensubuydum’. Bu sıkıntılara girmeye hiç gerek olmayabilirdi.”
Bu cümleleri, kendi ifadesiyle “sürgün”den döner dönmez katıldığı HDP toplantısı çıkışında, Rudaw muhabirine sarf ediyor. Kendisine özellikle sol kesimlerden gösterilen tepki ile ilgili soruya yanıt olarak.
“Gayet makbul Türk eliti” tanımını not edelim. Çandar’ın bu tabiri kullanması, “sürgünden” dönerek siyasette “elit” konumuna geri dönmesinin Tayyip ve Apo tarafından istendiğinin işaretidir.
“Sürgün” konusuna tekrar odaklanalım. Cengiz Çandar, 15 Temmuz 2016’dan hemen önce İsveç’e “akademiden davet” alarak gidiyor. Güya çok önemli bir akademisyenmiş. Sonra 7 yıl boyunca dönmüyor.
Kendi ifadesiyle “sürgün” ama hakkında bir soruşturma yok. Neden sürgün o zaman? Bilemiyoruz. İddiasına göre, 2017’de PKK’lı bir kadın teröristi andığı bir tweetten dolayı hakkında “yakalama” kararı çıkarılmış. Bu da ilginç… Yakalama kararı soruşturmaya ve ardından bir tutuklama kararına da dönmemiş.
2016-2017 yıllarında savcılıklar ve mahkemeler nasıl çalışıyordu hepimiz biliyoruz… Cengiz’e sanki bir kıyak yapılmış. Komik bir “yakalama” kararı var. “Sürgünlüğünün” bahanesi. Ancak yurtdışından Türkiye’ye girerken bir sıkıntı yaşamadığını da biliyoruz.
“Yakalama” kararı, yineliyoruz tutuklama kararı değildir. İfadeye kolluk eşliğiyle çağrıdır. Ancak bu karar bile havaalanından giriş yaparken, kısa sürse de bir ifade verme işlemine yol açar. Bizim bildiğimiz Cengiz böyle bir şey olsa, dünyanın en büyük şovunu yapardı.
Teröristbaşı Apo’nun 12 Eylül’den hemen önce MİT tarafından uyarılması ve Suriye’ye geçişinin sağlanması hikâyesi geliyor aklıma.
15 Temmuz’dan sonra Avrupa’da ne yaptı Cengiz? Akademiden davet aldım diyor ama hangi dersleri, seminerleri verdi merak ettim. Son 7 yıl kelimenin tam anlamıyla “düşük profil” ile geçti. Sonra da bir baktık ki adam çıkagelmiş, eski pişkinliği ve özgüveniyle konuşuyor.
Cengiz Çandar da Doğu Perinçek’in PDA’sından yetişme değişik bir tip. Hasan Cemal orada çömezken, Cengiz Çandar neredeyse Doğu ile yarışacak düzeyde, kendi ifadesiyle, “operasyonların” içindeydi.
Cengiz Çandar 50 yıl önce Doğu Perinçek’in liderliğini yaptığı illegal örgüt TİİKP’nin itibarlı Merkez Komite üyesi. Doğu, Bora Gözen ve arkadaşlarını gerilla eğitimi almaları için Filistin’e gönderirken başlarına da Cengiz Çandar’ı sorumlu olarak atıyor.
Sonra Cengiz Çandar, Lübnan’daki kamptan ayrılıyor. Ardından kampa İsrail nokta operasyonu düzenliyor. Boraz Gözen ve yedi arkadaşı katlediliyor.
Bu kanlı olay ile ilgili Doğu Perinçek, Cengiz Çandar’ı suçluyor. Cengiz Çandar ise Doğu Perinçek’i. Cengiz Çandar kendisinin daha Şam’dayken Doğu hakkında uyarıldığını, Doğu’nun aslında ABD’ye çalıştığı bilgisinin verildiğini ima ediyor. Doğu ise Cengiz’in kampı MOSSAD’a ihbar ettiğini, sonra da kamptan ayrıldığını ima ediyor.
Çok karanlık olaydaki çok karanlık isimler… Ve kesinlikle karanlıkta kalmış bir katliam… Böyle karanlık olayları aydınlatmak çok zordur. Kaç kere yazsam daha acaba? Karanlık. Tıpkı Hasan Cemal gibi. Cengiz Çandar da karanlık! Doğu’yu belirtmeye gerek var mı ki?
Bir tek elimizdeki belgelerle konuşabiliriz. Doğu tarafı, Cengiz’i sorumlu tutuyor ve hatta ihbarcılıkla suçluyor. Ama Cengiz’den önce kendisinin yaptığı bir ihbar zaten var.
Elimizde 24 Mayıs 1972’de gözaltına alınan Doğu Perinçek’in ünlü polis sorgusu tutanakları var en azından. Bunlar basıldı. 1980’den önce basıldı. Sonra da basıldı. Filistin kampındaki katliamın tarihi ise 21 Şubat 1973.
Cengiz Çandar ihbar etti mi etmedi mi bilemiyoruz ama Perinçek polis ifadesinde bu kamptaki isimlerle ilgili çok detaylı bilgiler veriyor zaten. Perinçek’in bazılarını kod adlarıyla birlikte verdiği isimler şu şekilde: “Şahin Alpay, Cengiz Çandar (Zekeriya Ebu İhsan), Atıl Ant, Ayhan Özer, Ali Mercan, Bakırköylü İsmet (Kasım), Fuat, Kerim Öztürk, Halit Sait, Cafer Topçu (Kod Adı Veli Kasım)” (Doğu Perinçek’in 50 Yılı (1965-2015), Özgür Erdem, sayfa 454-456.)
Bu ifadede ayrıca Doğu Perinçek, Bora Gözen’in sağlık durumuyla ilgili detaylı bir rapor veriyor: “Daha sonra giden Bora Gözen ise kara sarılık hastalığına tutularak üç dört ay hasta yatmış ve verimli bir çalışma geliştirememiştir.”
Ve çok önemli bir bilgiyi de aktarmış Doğu polise ve MİT’e. Ekibin başına sorumlu olarak gönderdiği Cengiz Çandar’ın Şam’daki adresini vermiş:
“Bu arkadaşlar Filistin’e Şam’daki Demokratik Cephe Bürosu’na gittiler. Büro adresi hatırımda kaldığına göre; El Ezbekiye Halfalipik Şam’dır. Bu adresten Zekeriya Ebu İhsan’ın bulunması suretiyle oraya intikal ediliyordu.” (sayfa 468.)
Zekeriya Ebu İhsan yani Cengiz Çandar! Bu kod adlı kişinin Cengiz Çandar olduğunu ifadesinin başka yerinde belirtmiş Doğu Perinçek.
Kim haklı? Doğu mu Cengiz mi? Mantık ikisinin de haklı olduğuna işaret ediyor. Doğu’ya göre Cengiz olay yerinden tüymüş İsrail baskınından önce. MİT’teki ihbar niteliğindeki ifadeyi MOSSAD’tan mı öğrendi yoksa bizzat MİT’ten mi? Kim bilebilir?
Perinçek’in çıkardığı Şafak gazetesini satarken, gözaltına (!) alınıp salıverilen Abdullah Öcalan… Perinçek’in verdiği görevle Lübnan Kamplarında güya “Kızıl Ordu çekirdeği” kuran Cengiz Çandar… Cengiz’in ve gerillaların Suriye’deki irtibat adreslerini bile “ezberden” polise bildiren Doğu Perinçek…
Ve katledilen 8 Türk genci… Sonra Cengiz Çandar’ın CIA merkezlerinden Stockholm Enstitülerine, Humeynicilikten Apoculuğa, AKP’lilikten HDP’liliğe her dehlize uzanan fantastik yolculuğu.
Cengiz tıpkı Doğu gibi… Her durağa uğramış. Tek sıkıntıları aynı durakta aynı anda bulunmamaları. Yoksa birbirlerinin gittiği durakları sık sık ziyaret etmişler. Saatler tutmamış.
PKK ve MİT hep bir şekilde var ama duraklarının aralarında. Teröristbaşı Apo da çok seviyor bu tür adamları. PKK’lılara ve HDP’lilere sorsan “Başkan Apo diplomasi yapıyor” derler. Uğur Mumcu tarafından açığa çıkarılan Apo’nun MİT elemanlığını bile böyle savunuyorlar zaten.
“Diplomasi” zamanı geldiğine göre, Apo, AKP ile arasında kuryelik yapması için eski tanıdıklarını, eski meslektaşlarını istemiş olabilir. Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibi dinozordan öte fosilleşmiş MİT kuryelerinin vekil yapılmak istenmesi bundandır. Zaten “açılım artık Meclis’ten yürüyecek” demiyorlar mı?
Çandar, ayağının tozuyla hemen provokatif bir açıklama yapmış. Onu da not düşelim. Kendisi önümüzdeki dönem hapislerin boşaltılacağını ve Apo’yu da kast ederek herkesin dışarı çıkacağını savunuyor. “Peki ya Kılıçdaroğlu gelirse” diye Rudaw muhabiri soruyor. Yanıt:
“Mecbur. Mecbur, çünkü sayın Kılıçdaroğlu seçilirse de bugünkü işaretler öyle gösteriyor ki Yeşil Sol Parti ve Emek ve Özgürlük İttifakı Türkiye’nin geleceğinde anahtar rol oynayacak. Anayasanın değişmesi lazım, bazı adımların atılması için. Kemal Kılıçdaroğlu’nun güçlü bir muhalefete de ihtiyacı olacak o muhalefet de burası. O bakımdan tekrar dönersek mecbur öyle olacak…”
Çandar’ın sevdiği ifadeyle söylersek, kendi çapında “operasyonuna” başlamış. Seçime kadar “Kılıçdaroğlu, Apo’yu bırakmaya mecbur” der, Tayyip için puanları toplar.
Seçimi Tayyip kazanırsa; Tayyip ve Apo güzellemeleri başlar, MİT için kuryelik görevi kaldığı yerden devam. Yok, Tayyip kaybederse “bizim sayemizde kaybetti, hadi beni müzakere için İmralı’ya gönderin…”
Apo boşuna istemedi Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ı. Demek ki PKK açılıma AKP ile devam etmeye kararlı.